Sorduğum soruyla o da bana döndü. Cevap vermeyip sadece bana bakmasıyla sorumu yineledim. "Kral Jeon size bir soru sordum. Neden sevmediğiniz halde bir sürü prenses içinden bir prensi seçtiniz?"
"O prenseslerden birini seçseydim onları da sevmeyecektim."
Gerçekten bu adam sinirlerimi bozmaya başladı. "Gerçekten takıldığınız yer burası mı?" hayret edercesine gülüp saçımı karıştırdım. Arkama döndüm balkondan çıkacağım sırada Kral yine beni durdurdu. Bu sefer adımı seslenerek değildi.
Kolum tutup beni kendine doğru döndürmesiyle durmak zorunda kalmıştım. Aramızda az bir mesafe vardı. Şaşkınca yüzüne bakıyordum.
"Oradaki prenseslerin hepsi Kral Jeon'a eş olmak için orada ama ben Jeon Jeongguk'a eş aynı zamanda Jeon Yeosang'a annesinin yokluğunu hissettirmeyecek birini arıyorum."
Ne demeye çalıştığını anlıyorum ve bu da bazı şeyleri benim için daha da zor duruma sokuyor.
"Benim size eş olabileceğim ve Yeosang'a annesinin yokluğunu hissettirmeyeceğim kanısına nasıl vardınız? "
"O gün kardeşinle yemeğe geldiğiniz de sen ve Yeosang'ı birlikte gördüm. Yeosang annesi öldüğünden beri içine kapandı ve onu açan ilk kişi sen oldun. Ben de bir erkekle evlenmeye meraklı değilim ama Yeosang benim tek çocuğum onun için her şeyi yaparım."
Hala kolumda olan kolunu çekmemişti ve konuştukça canımı acıtmayacak kadar sıkıyordu. Gözlerimin içine öyle sert bir şekilde bakıyordu ki konu oğluna gelince nasıl acımasız bir kral olduğunu kanıtlamaya çalışır gibiydi.
"Yeosang için elimden geleni yapmak isterdim ama böyle bir şeyin olması mümkün değil. Neden anlamamakta ısrarcısınız?"
"Asıl anlamamakta ısrarcı olan sensin. Düşünüyorum da sen de kardeşin için her şeyi yapabilecek birine benziyorsun. Sen kabul etmediğine göre Kim Krallığına yeni bir mektup daha göndermek gerek."
Galiba Prens Min Yoongi ve kardeşimin durumunu biliyor. Üstü kapalı bir şekilde beni tehdit etmeye çalışıyordu. Normalde bu numaraları yemezdim ama Eunji'ye söz verdim.
"Jeongguk beni tehdit etmeye çalışarak istediğini alamazsın." ismiyle seslenmeme şaşırmış gibi bakıyordu. "Evlenmek istediğin kişinin sana adıyla seslenmesini niye bu kadar garipsedin." Memnuniyetle gülümsedi "Evlenme fikrine hemen alışmana sevindim ve garipsemedim. İsmim ilk defa bu kadar özel hissettirdi."
Hemen yüzümü buruşturup kollarımı iki yanıma birleştirdim. "Tabi kral olduğunuz için size hiç adınızla seslenen yoktur. Zaten ben de tam adınızı siz söyleyince öğrendim."
Onu sinir etmek için söylemiştim ama kıkırdamaya başladı.
"Şu an senle dalga geçiyorum canımı almak yerine neden gülüyorsun?"
"Söylediklerin doğru da o yüzden gülüyorum kral olduğumdan beri hepsi saygıdan 'Kralım, Efendim...' tarzı şeyler söylüyorlar. Bildiğin üzere Jeon krallığında tahta geçen en genç kişi olarak adımı duymayalı uzun zaman oldu. Biliyor musun bazen ben de unutuyorum."
Söylediği şeyle boşluğuma geldi küçüçük güldüm ama gerçekten küçücüktü.
"Gerçekten sohbetine doyum olmuyor ama izninle uyumaya gidiyorum." Balkondan çıkarken sesi kısık çıksa da Jeongguk'un "Sana da iyi geceler, Taehyung." deyişini duymuştum.
Sinirini bozmak amaçlı "Ama ben sana iyi geceler dilemiyorum Jungkook-ah." diye bağırdım.
onun sinirini bozdum sanarak ama onu gülümsettiğimden habersiz odama girdim.
_Gece yoğun bir düşünme seansından sonra uykuya dalmıştım. Sabah perdeden içeri giren güneş ışıkları yerine yüzümdeki minik ellerle uyandım.
Uyandığım halde gözlerimi açmadım. Eliyle ağzımı açıp kapatıp ben konuşuyormuşum gibi yapıyordu. Sesini kalınlaştırıp "Merhaba, ben Kaplan Kim Taehyung." diyip kaplan sesleri çıkarmasına daha fazla dayanamadım. Hala bir şeyler demeye devam ediyordu bir an da dudağımın yakınındaki parmağını ısırınca korktu.
Telaşla yataktan kalktı. Başını eğip elleriyle oynamaya başladı. "Şey... P-prens, ben senin burada olduğunu duyunca hemencecik seni uyandırmaya geleyim demiştim." Şu an o kadar tatlıydı ki onu ısırmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Yeosang!" seslenip bana bakmasını sağlayınca yatakta yanımda yer açıp oturması için pat patladım. Ben hala yatar pozisyonda olduğum için yanlış anladı. Yanıma yatıp boynuma sokulmasıyla şaşırsamda hoşuma gitmişti. Hemen bende kollarıma ona doladım.
Beni kendine yakın hissediyordu. Jeongguk'un 'onu açan ilk kişi' olduğumu söylemesi aklıma gelince istemsizce göğsüm kabarıyor.
Saçlarını okşarken "Yeosang-ah bana prens demek yerine hyung diyebilirsin." Hemen başını kaldırıp yüzüme doğru kocaman gözleriyle bakıp tatlı bir şekilde "Gerçekten mi?" diye sormasıyla kafamı sallayıp alnına bir öpücük kondurdum.
Dakikalarca o yatakta birbirimize sarılı şekilde konuştuk. Mesela ikimizinde en sevdiği yemeğin jajangmyeon ve en sevdiği rengin mor olduğunu ögrendim. Ve Yeosang'ın en sevdiği kişinin "Kaplan Hyung" olduğunu öğrendim. Bana bu ismi taktı söylerken o kadar tatlı oluyordu ki hep söylemesini isterdim.
Biz hala yatakta yatarken aniden kapı sertçe açılınca ikimizde ürkmüştük. Gelenin Jeongguk olduğunu görünce hızla yerimden doğruldum. Yeosang'ın Jeongguk gelmeden olan huzurlu yüz ifadesi silinip yerine sinirli bir ifade geldi. Minicik bacaklarıyla koşarak uzaklaştı. Neden böyle olduğunu anlayamamıştım.
Kral Jeon'la arasının iyi olmadığı belliydi ama neden peki?
_
valla ben de neden iyi olmadığını bilmiyorum :/
artık evlenin de fic bitsin yeter aq
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom Come, Taekook
FanfictionKral Jeon kaybettiği eşinden sonra kendine yeni bir eş arıyordu.