geciktiği için üzgünüm daha fazla gecikmesin diye öylesine bir şeyler yazdım ama kötü oldu özür dilerim😔
"Babanla birlikte sana yosun çorbası yaptık tadına bak lütfen." ayağa kalkıp Yeosang'a çorbasını servis ettiğimde şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Bu sefer noonalar hazırlamadı mı?" gözleri ve tavşan dişleri gözükecek şekilde ağzı açılmış bana bakıyordu. Tatlılığına dayanamayıp yanaklarını sıktım. "Hayır Jeongguk ve ben kendi ellerimizle yaptık." parmağımla Jeongguk'u işaret ettim.
Yeosang'ın yüzünde anlık bir gülümseme oluştu ama Jeongguk'a dönünce yüzünü düz bir hale getirmeye çalıştı."Teşekkür ederim kralım." Yeosang Jeongguk'tan mutluluğunu saklamaya çalışıyordu ama yüz ifadeleri ve gülmemek için birbirine bastırdığı dudakları onu ele veriyordu.
Bana dönüp yanağıma bir öpücük bıraktı. "Teşekkürler kaplan hyung." hemen ona sarıldım. Kulağına fısıldayarak "İyi ki doğdun Yeosang." dedikten sonra ondan ayrıldım. Kısa zamanda Yeosang'a bu kadar alışmama anlam veremiyordum.
Ayrıldıktan sonra neşeli bir sesle "Hadi soğumadan tadına bak." diyip tabağını işaret ettim. "Tamam hyung-nim." dedikten sonra Yeosang'ın karşısına oturdum. Masanın en başına oturmuş bizi izleyen Jeongguk bana doğru eğildi.
Fısıldayarak "İşte bu yüzden sen." dedikten sonra yemeğini yemeye devam etti.
Yediğim yemek boğazıma kaçması öksürüklere boğulmam ve bana bakan iki çift endişeli göz gibi saçma anlardan sonra bende yemek yemeye devam etmeye çalıştım.
...
Akşama doğru hep birlikte kutlama yemeğine katıldık. Yeosang tek veliaht olduğu için herkes onu krallığın geleceği olarak görüyordu. Yemek bir kaç kral, prens, prenses ve soylulardan oluşuyordu.Buralara gelmelerinin amacı doğum günü kutlamak olmadığı belliydi.
Upuzun masada en uçta Jeongguk'la yan yana oturan Yeosang'a baktığımda canının sıkıldığı anlaşılıyordu. O veliaht prens olsa bile hâlâ bir çocuktu sıkılması doğal bir şey ki ben bile bu işlerle ilgili olduğum halde sıkılmıştım. Doğum günü için verilen hir yemekte iş konulması kadar sıkıcı bir şey yok.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca ayağa kalkarak Jeongguk'un yanına gittim. "Kralım affedersiniz ama Yeosang'ın eğitimleri vardı. Onu oraya götürmem gerek." Jeongguk böyle bir şey beklemediğinden şaşkınca baksa da Yeosang çok sevinmişti.
Jeongguk boğazını temizledikten sonra "Tabiki gidebilirsiniz, Prens Kim." dedi. İstediği şey olmadığı için dilini yanağında gezdirerek bana sinirle bakmasından korksamda canım çok sıkılmıştı ne yapabilirim?
Jeongguk'un önünde eğildikten sonra Yeosang'ı yanıma alıp diğer misafirlerin önünde eğildim. "Yemeği böldüğüm için özür dilerim ama bilirsiniz 'kraliyet işleri' işte." yüzümdeki samimiyetsiz gülümseme ile misafirlere son kez selam verip Yeosang'ın omuzlarına ellerimi koyarak onunla birlikte odadan çıktım.
"Ah, gerçekten çok sıkıcılar." diyerek isyan ederek yürümemle Yeosang kıkırdadı."Hyung seninde onlar gibi sıkıcı olman gerekmiyor mu?" Küçük yaşında böyle mantıklı sorular sormasına hayran kalmadan edemiyorum.
Yürürken bir anda durunca o da durdu. "Yeosang-ah." eğilip onla aynı boya geldim."Diğer herkes nasılsa sende öyle olmak zorunda değilsin.Hayat tercihlere bağlıdır. Yani sıkıcı kokuşmuş biri olup olmamak senin elinde."Büzdüğü dudakları ile kafasını salladı."Kaplan hyung her şeyin en iyisini bilir." diyip kıkırdadı.
O şirin kıkırtısına dayanamadım. "Yeosang-ah çok tatlısın." yanağını sıkıp bol bol öpüyordum.Tam o sırada "Bölüyorum ama Yeosang'ı alabilir miyim?" diyen sesle ikimizde o tarafa bakakaldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kingdom Come, Taekook
FanficKral Jeon kaybettiği eşinden sonra kendine yeni bir eş arıyordu.