Ateş'in gittiğini görür görmez Kerem'in yanından aniden kalkıp Ateş'in peşinden gitmek üzere koşmaya başladım ama ben onun durduğu yere vardığımda çoktan gitmişti bile.
Onun durduğu yerde sadece yarısı kumlara gömülmüş küçük bir kutu vardı.
Kumların içindeki kutuya eğilip yavaşça baktım ve onu yerden aldım.
İçini ne kadar açmak istesemde bir anlık bir dürtüyle kutuyu da alıp Ateş'in odasına doğru gitmeye başladım.
Odaya yaklaştığım sırada odanın yakınında bir çimenlik alanda olan karaltıyı fark ettim ve adımlarımı yavaşlatıp o yöne doğru yöneldim.
Biraz daha yaklaştığımda Ateş'i çimlerin üzerine sırt üstü uzanır biçimde buldum.
Yavaşça Ateş'in yanına gittim ve yanına oturdum.
Ateş sanki ben gelmemişim gibi gözlerini gökyüzünden ayırmayınca ben,
"Neden birden kumsaldan gittin?" dedim sessizliği bozarak.Ateş,
"Çok güneş vardı." dedi ve kafasını bana doğru döndürüp sırıttı.Ateş'in yüzündeki gülüş, hafif çukurlaşan gamzeleri ve parıldayan gözlerine karşın bende gülümsemeden edemedim.
Ben,
"Güneş kremini de yolda düşürdün sanırım." dedim ve yerde bulduğum kutuyu ona uzattım.Ateş gülerek yerinden doğruldu ve kutuyu elimden alıp,
"Teşekkür ederim." dedi.Ateş'e dönüp,
"Son zamanlarda fazla sakinsin. Bir şeyler mi oluyor?" dedim.Ateş sanki soruyu sormamışım gibi,
"Senden bu haftaki isteğimi isteyebilir miyim?" dedi sakince iddaayı hatırlatarak.Birden suratımın düşmesiyle birlikte,
"Off tamam söyle." dedim.Ateş aniden biraz daha bana yaklaşıp,
"Bana sarılır mısın?" dedi fısıltı ve sakinlik arası bir ses tonuyla.Ateş'in beklentilerimin çok dışında bir şey söylemesine karşın kendi içimde şaşkınlık yaşıyordum.
Birden Ateş hiç düşünmeden bana atıldı ve bana sıkıca sarılıp yüzünü saçlarıma gömdü.
O anki şaşkınlıkla bende ne kadar ona sarılmaya çalışırsam çalışıyım elim ayağım tutmuyordu sanki.
Sonunda Ateş'e bende sarılabildiğimde,
"Ateş sen iyi misin?" dedim merakla.Ateş,
"Şu an iyiyim." dedi boğuk sesiyle.Tahminen ne kadar öyle kaldık bilmiyorum ama kosa olmayan bir süre sonra Ateş beni bıraktı ve arkasındaki ağaca yaslandı.
Bende Ateş'in yanına oturdum ve,
"Ateş sen hiç ilk günlerdeki gibi değilsin. Ne oldu sana?" dedim.Ateş,
"Ailevi meseleler, ben, sen, biz, siz... Her şey üst üste geldi sanırım ama merak etme, hala yarın sizi yenecek gücüm var." dedi ve güldü.Bende ona gülerek,
"Görürüz yarın o zaman." dedim.Bir kaç dakika geçmeden merakıma yenik düşüp,
"Bulduğum kutunun içinde ne vardı?" dedim meraklı gözlerimle.Ateş,
"Özel birine vermek istediğim özel bir şey... Ama tam zamanı değilmiş sanırım." dedi.Kimdi ki bu özel kişi?
Yoksa Ateş birinden mi hoşlanıyordu?
Yoksa Ateş'in sevgilisi mi vardı?
'Varsa var sana ne?' diyen iç sesimi susturup kendi içimde küçük çaplı bir kıskançlık krizine girerken Ateş gülerek,
"Biraz daha kırmızılaşırsan ilk yardım çağıracağım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Okullar: YAZ KAMPI
Novela JuvenilBütün yaz tatili planlarının suya düştüğü o mistik gün... Saçma bir yaz kampı planı ve saçma insanlar... 'Feu' fransızca da ateş demekti, ve herkes Ateş ve Barut'un yan yana gelmemesi gerektiğinide bilirdi.