Merhaba Aras.
Birazdan söyleyeceklerimi sana yüz yüze söyleyebilmek için çok uğraştım. Ama..Aras sen, benim ilk sevdiğim adam.. Sen ilk suç ortağım. İlk rengim..
Sen, bu hayata alışmamı sağlayan, güzel gözlü adam..
Bir çok şeyin bu şekilde olmaması için hep dua ettim.
Seninle, ailemden kaçmak zorunda olduğumda,
seni o havalimanında bırakmak zorunda olduğumda,
Beş sene boyunca senden başka hiçbir şey düşünmediğimde..Biliyorum. Her şey çok yanlış anlaşılmaya müsaitti. Uras'la nişanımız, ailelerimizin bizi çoktan şirketin başında görmesi gibi..
Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Bunlarım hepsi bi planın parçasıydı. Sonunda seninle olabilmek gibi hayallerimin olduğu bi plan.
Bu planı Uras, Melisa ve ben yaptık. Her bir parçasında sana dönmek vardı.
Ta ki aşkı tanıyana, yaşayana kadar.
Ona baktığımda karşımda sadece onu değil, birlikte geçireceğimiz anıları gördüğümde.. Onu düşünürken aptal aptal gülmeye başlayınca.. Ve onunlayken sonsuzluk istediğimde.. İlk defa aşkı tanıdığımda.. Senin aşık olduğum adam olmadığını anladım.
Özür dilerim. Seni hep sevdim. Ama aşk değildi. Ve biliyorum. Sen de beni sevdin, ama aşk değildi.
Şimdi bunları yaşamak beni üzse de seni suçlamıyorum. Umarım sen de beni affedebilirsin."Kestiiik!" diye bağırdı Açelya. "Nasıldım?" diye sordum hafif tebessüm ederek. "Güçlü ve samimi bakışlar, içten cümleler.. Ve Uras'ı tanımlamana bakıyorum da? Aslı!" deyip kahkaha attı Açelya. Ben de gülmeye başladım. Aklımda sadece bir kaç cümlelik bi tanımı yoktu aslında Uras'ın. Ama Aras'a, Uras'ı sevdiğimi tanımlamam için yeterli cümlelerdi.
Uras demişken.. Ayrılalı bir kaç saat olmuştu ama sonsuz gibi geliyordu. "Aslı iyi misin?" dedi Burak.
"İyiyim." deyip gülümsedim. İkna olmamış gibi baktı.
"Burak, sence Uras'a aşık olmam yanlış mı?" dedim ciddi bi sesle. Aras'a yaptıklarım düşünülürse ona aşık olmamam gerekirdi. Sonuçta Uras, Aras'ın abisiydi. Aras'a yeterince acı çektirmemişim gibi bir de bunu yapmak zalimlik değil miydi?
Korkuyordum. Berbat bi insan olmaktan korkuyordum.
"Aslı. Aptallık etme."deyip göz devirdi Burak. "Ne?" diye bağırdım şakacı bi tavırla. "Senin sorunun ne biliyor musun küçük tırtılım?" deyip oturduğum tek kişilik koltuğa gelip oturdu. Nazik davranışlarla kaymamı sağladı. "Neymiş kelebeğim?" dedim.
"Sen, mutlu olduğunda insanların üzüleceğinden korkuyorsun. Sonra da aptal aptal triplere girip, kendini bu Siyah dünyaya hapis ediyorsun. Ama hayır tırtılım. Bundan sonra her üzüldüğınde ağzına acı biber sürücem." dedi komik bi aksan yaparak.
Belki de haklıydı.
Ama öyle ya da böyle, her ihtimalde bu planın bi sonu olacaktı. Her şeyin sona erdiği, özgür bi dünyamız olacaktı. Uras Londraya gidecekti. Tıpkı plandaki gibi, bense.. Ben ne yapacaktım ki.. Hep plandaki gibi, yeni özgür dünyamda Aras'ı bulmak, ona onu sevdiğimi söylemek vardı. Özür dilemek vardı. Ama artık ne onu seviyordum, ne de görmek istiyordum. Boşluğa düşmekteyim sanırım. Özgür diye adlandırdığım dünyada ne aşık olduğum adam, ne de arkadaşlarım.. Hepsini kaybedecektim. Sona doğru yaklaşıyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
RomantikHerkes içinde duygular besler. Ve her duygu bi rengi temsil eder. Sarı kadar umutlu, pembe kadar mutlu olmak gibi. Peki siyah kadar kötü olmak? Hayatının dönüm noktasını yaşayan Aslı, taşındıktan sonra, arkasında bıraktığı insanları kırdığı için k...