17.BÖLÜM

156 14 0
                                    

"Ongu? N.. Ne işin var burada?" sesim titreyerek çıkıyordu şaşkınlıktan.
Ongu gülümseyerek etrafa göz gezdirdi. "Açelya saç tokasını unutmuş, sanırım incili ve uzun bi tokaymış." deyip yürüdü yavaşça.
Açelya'nın haberi var mıydı Aras'dan sonra hoşlandığım tek çocuğun şu an burada olduğundan? Hem de benim yanıma mı göndermişti?

Aklıma bahsettiği inci toka geldi. "Sanırım yerini biliyorum." deyip arkamı döndüm. Hala onudan hoşlandığımdan değil tabii ama beni bitik halde gormesini istemedim.
"Ne zaman geldin?" dedim beni dinlediğini umarak.
"Bi kaç gün oldu. Diplomamla ilgili bi sorun çıktı."dedi.
"Ya. Demek öyle." Saçmalama Aslı. Salak salak sorular sormayı kes!
"Peki sen ne zamandır buradasın? Şu ada evinden taşındın mı?"

Ada evi çok meşhur olmuştu. Neredeyse yağmurlu ve fırtınalı günler dışında her gün oraya gidip geliyordum. Günümün büyük çoğunluğunu yolda yorularak geçiriyordum. Ama tekne sürmeyi öğrenmiştim, gemici düğümü de atıyordum. Artik daha dakik bi insan bile olmuştum.

"Evet. Orası, pek benlik değildi." dedim utanarak. "Bunu 5 sene orada yaşadıktan sonra anlaman biraz tuhaf." dedi dalga geçen bi ses tonuyla. Haklıydı.

"Peki adanın sahibi?" diye sordu. Arkamı yavaşça dönüp ne yapıyor diye baktım. Elbiseleri karıştırıyordu. Lanet toka da sanki yok olmuş gibiydi. Hiçbir yerde yoktu.
"Adanın sahibi de ada gibi benlik değilmiş." dedim. Artık sinir olmaya başlamıştım çünkü dalgacı ses tonu sanki benden intikam almak istiyor gibiydi.

"O zaman belki kapanmayan davaları kapatmaya şansımız olabir." deyip içten bi gülümseme attı. "İstanbul'a gitmeyecek misin?"
"Acelem yok." dedi sinsi bi bakışla.
"Bu arada," deyip hızla askıda duran kiremit rengi askılı bi elbise çıkarıp görebilmem için kaldırdı. "Bu iş görür." dedikten sonra göz kırptı.

Kapı bi anda aralandığında ikimiz de oraya döndük. Gelen Açelya'ydı. "Selam! Sanırım tokam saçımdaymış. Ongu ha.. Hadi çıkalım da Aslı rahatça giyinsin." ürkek sesi her an üstüne atlayacağımı biliyor gibiydi.
Bilerek buraya gönderdiğine neredeyse emindim. Ölümcül bakışlarımı atarken sinsice "Daha iyi bi bahane bulsaydın bari." dedim.

Açelya bakışlarını kaçırarak odadan çıktı. Onun çıkışını izlerken Ongu göz devirip gülmeye başladı. "Her neyse. Sıkıcı olacağı şimdiden kesinleşti." dedikten sonra bana doğru yürüyüp elbiseyi elime tutuşturdu. Sonra da yüzüme bile bakmadan çıkıp gitti.

Nasıl bi yere düşmüştüm.. Nasıl bi gece beni bekliyordu.. Korkuyla elimdeki elbiseyi incelemekten başka çarem yoktu.

Elbise tam üzerime oturmuştu. Beli ince düz ve parlak bi kumaştan yapılmış elbiseden gözlerimi alamadım.
Ongu'nun tarzına her zaman bayılırdım. Onu şık ya da rahat olmayan bir şeyle görmek imkansızdı. Dolabı bol tişört ve sweat lerle doluydu.
Bunları nereden mi biliyordum?

Ongu ve ben üniversitenin ilk yılında, Açelya'nın Tezcan diye bi arkadaşı sayesinde tanışmıştık.
Tabii ki hayatımı kararttığım için hiçbir şey beni mutlu etmiyordu. Sadece mutlu rolü yapmaya çalışan biriydim.

Yıllar geçtikçe Ongu'yla daha da yakınlaşmıştık. Neredeyse onun saçma sapan esprileri beni kahkahalara boğuyordu. Ondan hoşlanmıştım. Bi gün, fırtınalı bi günde, adaya gidemeyecek kadar hırçın dalgalar vardı. Açelya'nın evinde kalmam gerekti. O gün de diğer çoğu akşam içki, film günü yapıyorlardı -ki asla katılmazdım-, o gün, içkiyi fazla kaçırmıştım. Ongu'yla mısır patlatmak için mutfaktaydık, yanlız ve sarhoştuk. Düşündüğüm tek şey Ongu'yla geçirdiğim her vaktin, Aras'a bi ihanet olduğuydu.
Ongu çok ciddi biri değildi, her şeye bi esprisi olabilirdi. Her şey dalga konusuydu onun için.
O gün mısırlar patlarken, beni sevdiğini söylemişti. Beni öpmüştü. Ona tokat atıp, "hayatımda bi başkası var." demiştim.
"Benden hoşlandığını düşünmüştüm, özür dilerim." demişti mahçup bi sesle.
O gün o kadar berbat bi gündü ki.. Hiç kapanmamış bi dava açılmıştı.
"Özür dilerim. Senden hoşlanıyorum, ama bi başkası var, ona ihanet edemem." demiştim.
O günden sonra ne gördüm, ne de hakkında haber almıştım.. Sadece İstanbul'a, ailesinin yanına taşındığını biliyordum.. Ta ki bu güne kadar.

SİYAH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin