"Merhaba güneş,
Merhaba ay
Sana da merhaba rüzgar.
Bu gün bir yaş daha büyüdüm.
Bu gün aşık oldum.
Bu gün, öldüğüm ve dirildigim gün.
Hoşçakal güneş, ay ve rüzgar.
Bu gün büyüdüm." dedi Jade Vine. Ve sonsuza kadar büyük bi kız olarak yaşadı. Yanında aşık olduğu adam, Bucky ve bir tutam güçlü aşk poleniyle. Bir daha güneş, ay ve rüzgar ona selam vermedi."Nasıl yani!" dedim sinirle elimdeki hikaye kitabını fırlatırken. Sinirle yattığım yerden, Uras'ın omzundan kafamı çekip kalkarken saçma sapan biten hikayenin sununa sinirimden ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum.
Sinsice gülen Uras'a "Gülme!" diye bağırdım.
"O kadar tatlısın ki, engel olamıyorum." dedi Uras.
"Haksızlık!" dedim üzüntüyle.Bahsettiğim hikaye, Uras'ın kitaplığında, köşede duran yüz sayfalık kısa bi hikayeydi. Uras'ın hazırladığı akşam yemeği planında kesinlikle bu hikayeyi okumak yoktu. Ama merakıma yenik düşüp okumaya başladığımda Uras'da bana katıldı. Hatta bana sesinden hikaye dinlemek güzel fikir gibi dediğinde düşüp bayılmamak için kitaplığın raflarına sıkıca tutunmuştum.
Hikaye, Jade Vine adında, 7 yaşına yeni basmış bi kızın, 30 yaşında aşık olup aşık olduğu adama benzemeye çalışmasına kadar güneş, ay ve yıldızlarla en yakın arkadaş olmasını anlatan sürükleyici bi hikayeydi.
"Jade Vine neden onu o yapan şeylerden vaz geçti ki!" dedim sinirle
"Çünkü onu daha güzel birine dönüştürdüğüne inandığı biriyle tanıştı."dedi.
"Ama kalbi kırıldığında kime anlatacak?"
"Aşık olduğu adama."
"Ama o da kalbini kırarsa?"
"Kırmaz." dedi kendinden emin bir şekilde Uras. Sonra elimden hikaye kitabını aldı ve ortalardaki bi sayfasına geldi hızla. Bi kaç sayfa kurcaladıktan sonra heyecanla okumaya başladı."Bu.. Bu nasıl bir kız?" diye düşündü Bucky en değerli şeyi olan bahçesi için uzun zamandır aradığı, ve uzun uğraşlar sonra bulduğu mavi Jade Vine çiçeğinin küçük saksısına sıkıca tutunurken. Hayatı boyunca pek kadın görmemiş biriydi Bucky. Hatta tanıdığı tek kadın bi kaç kapı ileride oturan yaşlı Blair Teyzeydi.
Bucky heyecanlıydı. Böyle bir kadınla nasıl konuşulurdu ki?
Yanına yaklaştı yavaşça. Mavi çiçeğinin narin yaprakları, sahilin hırçın rüzgarı yüzünden bir ileri bir geri gidiyordu. Bu sırada, Jade Vine ona doğru yaklaşan Bucky'i fark etmişti. Elindeki mavi çiçeğin yapraklarına değen rüzgar Jade Vine'ı korkuttu. Böyle güzel bir çiçeğin, rüzgara kurban gitmesini istemezdi.
Hızla ayağa kalktı, omuzlarına aldığı mor plaj havlusunu tek hamlede çekti ve neredeyse yapraklarını kaybetmek üzere olan çiçeğe doğru tek hamlede atıldı. Çiçeğin köküne tutturduğu havlu sayesinde artık çiçek daha az sallanıyordu.
Şaşkın Bucky, hayatı boyunca gördüğü bütün kadınlardan, bütün çiçeklerden güzel olan bu kadına bakakalmıştı, çiçeğin farkında bile değildi.
"İşte böyle. Artık çiçeğiniz varacağı adrese kadar daha güvenli olur." dedi güler yüzlü Jade Vine.
Bucky narin, mavi çiçeğine döndü. Onu neredeyse unutmuştu. "Jade Vine." dedi çiçeğine bakarken.
"Tanışıyor muyuz?" dedi Jade Vine.
"Çiçeğimin türü, Jade Vine."
Jade Vine bunu duyduğunda gözleri parlamıştı.
"Çok nadir bir çiçektir. Onu uzun zamandır bahçeme eklemek için arıyordum. En son Arizona'lı bi tüccardan biraz tuzlu bir fiyata aldım. Ama değdi." dedi genç adam çiçeğiyle gurur duyarak.
"Ah! Demek öyle."dedi Jade Vine elini uzatark.
" Ben Bucky. "dedi bu kadının uzun siyah kirpikleri, siyah gözleri ve derin köprücük kemiklerinden büyülenen Bucky.
Jade Vine, adının anlamını hiç öğrenememişti. Ona bu adı Teyzesi vermişti, ama çok küçükken tıpkı annesi ve babası gibi onu da kaybeden güzel kadın, hiç adının anlamını öğrenme fırsatı bulamamıştı, ta ki bu esmer, yakışıklı adamla tanışana kadar."Ben Jade Vine." dedi.
Bucky şaşkınlıkla bir karşısındaki bu güzel kadına, bir elindeki nadir çiçeğe baktı. "Adınız Jade Vine mi?" dedi.
Jade Vine o eşsiz gülümsemesiyle Bucky'i etkilemeye devam ederken neşeyle konuştu. "Bu adı ben küçükken ölen Teyzem koymuş. O bi botanikçiydi." dedi.
"Öyleyse teyzenin oldukça zeki bir botanikçi olmalı. Çünkü sizin gibi bir kadına, anca bu kadar özel bir isim verilebilirdi. Lütfen, bu çiçeği alın, sizin pencere önünüze daha çok yaköşacak. " dedi Bucky. Artık Jade Vine da bu yakışıklı adamdan etkilenmişti.
"Ama bu çiçek size ait. Onu uzun uğraşlar sonucu bulduğunuz söylediniz." dedi Jade Vine.
"Onu bi tüccardan tekrar bulabilirim. Ama sizin gibi bir kadını, ne bir tüccar, ne güneş ne de ay gösterebilir bana bir daha. O yüzden, lütfen alın bu çiçeği." dedi Bucky. Bütün bunları diyebiliyordu. Çünkü ilk defa hayatında kayde değer bir şeyler oluyordu ve ikisi de aynı gün başına gelmişti.
Bucky zeki bir adamdı. Nadir olan şeyleri bilirdi, ve onları sonsuza denk mutlu etmek için elinden geleni yapardı. Ve biliyordu, sonuza denk hayatının aşkı olacak bu kadın, Jade Vine, bu çiçeği aldığında, onun da Bucky'den en azından hoşlandığını anlayacaktı.
Jade Vine narin elleriyle küçük saksıya uzandı.
Bucky, bi tüccardan aldığı bu narin çiçeği kaybetmişti, onun yerine hiçbir yerde bulamayacağı güzeller güzeli Jade Vine'ı kazanmıştı.Uras cümleleri sona erdirirken bana bakıyordu. "Hala anlayabilmiş değilim."deyip doğruldum, göz mesafesine geldim.
"Bucky'nin sırf nadir bir çiçekle aynı ada sahip diye etkilendiği bir kızı üzmeyeceği ne malum?" dedim.
Uras gülümsedi, gözlerime bakıyordu.
"Nadir bulduğu şeyin değerini daha iyi bilir insan. Bu yüzden adı aşktır. Sadece bir kez olur. Değerini bilmezsen, sahilin hırçın rüzgarları değen narin bi çiçek gibi, uçup gider."Kalbim hızlı atmaya başlıyordu. Ne yapmış olabilirdim ki? Böyle bi adamı hak edecek ne yapmış olabilirdim? Bilmiyorum. Ama iyi ki bu adam, benimle.
Uras dudaklarımdan nazikçe öperken, gözlerimi huzurla yumdum.
"Senin için güneş, ay ve rüzgarımdan vaz geçerdim." fisiltiyla ve boğuk boğuk çıkmıştı sesim.
"Geçme. Sadece her şeyinle, beni sev."dedi. Onun da sesi boğuk çıkmıştı.
"Kalbimle, beynimle, parmaklarım, kulaklarım ve tüm hücrelerimle, seni seviyorum." dedim.
Tatmin olmuş gibi gülümserken daha çok öpmeye başladı, ki ben de o dakikalardan sonra kalbimin çıkıp çıkmadığına emin olamazdım.#####
Tatlılar tatlısı bi bölüm olduuu!
Aslı 👇🏼👇🏼
Uras 👇🏼👇🏼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
RomanceHerkes içinde duygular besler. Ve her duygu bi rengi temsil eder. Sarı kadar umutlu, pembe kadar mutlu olmak gibi. Peki siyah kadar kötü olmak? Hayatının dönüm noktasını yaşayan Aslı, taşındıktan sonra, arkasında bıraktığı insanları kırdığı için k...