İkinci ders başlayalı çok olmuştu. Ve Rose'nin acayip derecede sıkıldığı belliydi. Uçlu kalemi ne havaya attığında yere düşüyordu ve uçları kırılıyordu. O yüzden bir kutu uç harcamıştı Rose. Acaba diğer ders firar etsem mi diye düşünmedim de değil. Olabilir aslında çok mantıklı bir çözümdü bu.
Sosyal dersindeydi. Ve sonraki derste sosyaldi. Günde üç ders görüyorlardı. Onun son dersi işlerken 1. sınıfın dersleri bitmiş evlerine dağılıyorlardı. O yüzden onu göremeyecekti.
Ölen kişinin arkasından konuşulmaz diye isyanını dile getirdi kız. Yanında oturan Lisa bacağıyla hafifçe dürttü. Çünkü bunlar öğretmenin kulağına giderse kötü azar işiteceklerini biliyordu o.
Zil sesini ikinci defa duyan Rose çantasını sırt dadığı gibi aşağıdaki boks rengine doğru ilerlemeye başladı. Oraya çoğu zaman okuldan sonra giderdi ama derslere daha fazla katlanamıycağı için şimdi gitmenin daha yararlı olacağını düşündü kendi için.
Aşağı doğru indiğin zaman çantasında bir köşeye fırlattı ve eldivenlerini giymek üzere yola koyuldu. Bu eldivenler onun minik ellerini biraz bol gelse de daha küçük bir eldiven bulamadı kendine. Hemen ringe çıktı ve karşısında duran koca boks torbasını minik elleriyle yumruklamaya başlamıştı.
Birkaç dakika sonra alnından sırtından aşağı inen tel ile eldivenlerini çıkarıp çantasının yanına gitti. Suluğunu aldı ve suyunu yudumlamaya başladı. O anda kapının başından geldiğini tahmin et diye alkış sesleriyle kafasını o yöne çevirdi. Ama bunun burada ne işi vardı. Park Jimin'in burada ne işi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTİCE ME ~ JİROSE ~
Romance- En sevdiği renk mordur. Pek kızmaz ama içten kırılır. Herşeyini içine atar. Birine bağlandı mı kopamaz. Çok utangaçtır. O yüzden bazı şeyleri söyleyemez Kaç yıl oldu ama sen onu fark etmedin. Lütfen Jimin. Artık onu fark et. ...