"Soo Bin beni korkutuyor, Ji Dam daha çok korkutuyor. Bu ikisi yüzünden rahat uyku uyuyamıyorum ya!"
Yüzümdeki gülümseme ile sandviçimden bir ısırık aldım. Resmen hayallerimi gerçekleştiriyordum. Soo Ah ile öğle yemeğini birlikte yemek... Hemde kendi yaptığım sandviçler ile!
"Resim olayına Ji Dam çok sinirlenmiş mi?"
"Yani... Biraz çocukça buluyor ama sanırım derdi başka."
Onu dinliyordum ancak şişmiş yanağını görünce gülesim geliyordu. Gerçekten bir gün bu kızın yanaklarını ısırmak istiyordum.
"Neymiş derdi?"
"Bilmiyorum ama Soo Bin'den bahsedince artık o kadar sert bakmıyor gibime geliyor."
"Belki de artık onu umursamıyordur?"
"Olabilir..."
O karşıya bakmaya devam ederken güneş ışığının yüzüne vurması ile kalp atışlarım hızlandı.
Tablo gibi duruyordu.
Tereddüt etsem de telefonumu çıkarıp hızlıca en güzel açıdan bir resmini çektim. Lokmasını çoktan yuttuğu için sanki poz vermiş gibi duruyordu.
"Ne fotoğrafımı çektin ki şimdi?"
"Güzel görünüyordun... Hep öyle görünüyorsun."
Siktir, ne demiştim ben?
Ya boş boğazıma tüküreyim!
Dudağımı ısırarak korkuyla tepkisine bakarken hafifçe gülümsemiş olması beni biraz rahatlatmıştı. Yanakları mı kızarmıştı onun?
"Ver bende seni çekeyim." diyerek telefonumu alınca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Telefonu bana doğru tuttuğunda elimle kamerayı kapattım.
"Ah, istemiyor musun?"
"Hayır, y-yani evet... Şey, beraber çekinelim mi?"
Dudaklarını birbirine bastırıp gamzesinin ortaya çıkmasını sağladı. Başıyla onaylayıp ön kamerayı açtı ve bana yaklaşarak V işareti yaptı.
Kalbimin sesini duymamasını ümit ederek gülümsedim kameraya.
Sonra tüm gecemi o iki resime bakarak geçirdim... Onun tarif edilemez güzelliğini ezberleyerek.
Bölümler hazır ve kısa olduğundan sizi bekletmeden atıyorum günde bir iki tane :) Umarım bildirimlerden rahatsız olmuyorsunuzdur.💛
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
