~Kwon Soo Ah~
Aynanın karşısında yüzümü inceliyordum. Yaralarım neredeyse geçmişti. Sadece burnumun biraz üstünde ufak bir çizik, morarmış elmacık kemiğim yeşile doğru renk değiştirmiştş. Artık ilk zamanki kadar acımıyordu dokunduğumda.
Kollarım ve bacaklarımdaki yaralar zaten gözükmüyordu.
Bugün de iyiyiz çok şükür.
Lavabodan çıkıp sınıfa gittim. Sırama oturduğum gibi Yeonjun yanımdaki yerini aldı. Artık bunu garipsemiyordum çünkü alışmıştım.
Hatta bana ilgi göstermesi güzeldi diyebilirim.
Çantamı omuzlarımdan indirip yere bırakırken hareketlerimi izliyordu. "Bugün geç mi kaldın sanki?"
"Gelir gelmez lavaboya gittim, ondan. Yaralarıma bakmak istemiştim."
"Canın acımıyor değil mi?"
"I-ı" gülümsedi. Arkama yaslanıp kafamı cama çevirdim. Hava bugün biraz karanlıktı, yağmur yağabilirdi.
Yağmurlu havada uyumakta ne güzel olurdu be...
Gerçi ben her havada uyuyabilirdim sanırım. Şimşek çaksa bana ninni geliyordu. Esnediğim sırada omzumda bir ağırlık hissettim. Sağıma döner dönmez yüzüme değen saçlar yüzünden burnum gıdıklanmıştı.
Burnuma çikolata kokusu dolmuştu. Yeonjun'un kafası omzumdaydı. Bu erkek olan taraf gibi hissettiriyor, birazdan futbol konuşup tesbih sallayabilirdim.
"Yeonjun."
"Hm?"
"Orada mı uyuyacaksın?"
"İzin verirsen evet."
"Ama benim omzum çok serttir bak söyleyeyim."
"Hayır rahat."
"Kaya gibidir, boynun tutulur."
"Hayır, pamuk gibi."
"Hem kulağın acır, kemiklerimi çok çıkıntılı benim-"
Birden kafasını kaldırması ile yüzlerimiz arası bir santim kalmış ve ben lafımı yarıda bırakmıştım.
"Omzun benim için dünyanın tüm yastıklarından daha rahat. Şimdi susacak mısın susturayım mı?"
Susturayım mı mı?
Bir şey diyemeden gözlerimi kırpıştırıp yüzüne baktım, o sırıtıp kafasını yeniden omzuma gömdü. Ben laklak olsun diye cânım omzumu kötülemiştim. Böyle yüz kızartıcı şeyler söylemeye gerek var mıydı?
~Kwon Ji Dam~
Salak Soo Ah, Yeonjun enayisi ile romantik dakikalar geçiriyor diye onu almaya girdiğim sınıftan çıkmıştım.
Ancak bir ders sonra geldiğimde onları yine aynı pozisyonda bulunca yüzümü buruşturup tekrar sınıftan çıktım, koridorda aylak aylak dolaşıp önüme gelene atar gider yapıyordum.
Bunlar ne ara bu kadar samimi olmuştu?
Her şeyden önce... Soo Ah uyuklamayı bırakmıştı. Başımıza taş yağacak!
"Sizi hergeleler! Koşmayın!"
Song Mae hoca koridorda koşanları azarlarken aralarından bir ikisi beni fark etmeden üstüme doğru koşuyordu. Korku ile gözlerimi sıkıp başımı eğdim ve darbeyi bekledim.
Belimden kavranmış ve sağ tarafa çekilmiştim. Canım acımıyordu, şaşkınlıkla gözlerimi araladım.
"Aptal, neden öylece bekliyorsun?"
Soo Bin ile burun buruna olduğumuz farkına varınca geri çekilmek istemiştim ama engellemişti.
"Senden intikam almam gerekiyordu Ji Dam-shi... Resmen hayatını kurtarıyorum. Yakışıklı olmamın yanında bir de yardımsever olmam diğerlerine haksızlık değil mi?"
Peki senin benim kalbimi güp güp attırman haksızlık değil mi?
Ah kendine gel Ji Dam, kendine gel. Çocuğa içine düşecekmiş gibi bakmayı da kes!
"Ş-şey..." yavaşça belimdeki kolunu uzaklaştırıp bir adım geri gittim. Ben ona bakamıyordum ama o kafasını eğip görüş açıma girmeye çalışıyordu. Çığlık atabilirdim ama yerküre bunu kaldıramazdı.
"Ya, utandın mı Ji Dam-shi? Kızarıyorsun."
Nasıl da eğleniyordu pezevenk.
Yutkundum ve hiçbir şey demeden yanından ayrıldım.
Benden intikam alması için fazladan bir şey yapmasına gerek yoktu. Ayak üstü kalp krizi geçiriyordum...Neler yapıyorsunuz Soobin-shii~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gudetama! | Choi Yeonjun
Fiksi PenggemarHoşlandığım kız tam olarak Gudetama'nın beden bulmuş hali! Nasıl bir zevkim var anlamıyorum... -Choi Yeonjun ©adoyyakli 07.30.2020 💛