Bölüm 13

3.9K 212 20
                                    

Sevgili okurlarım, merhabalar!

Şimdi öncelikle hikayemi okuduğunuz için, beğendiğiniz ve yorum yaptığınız için çoookkk teşekkür ediyorum. Destekleriniz her zaman benim için güçlendirici bir güç oldu. Zaten buraya dönme nedenim de sizlersiniz. İyi ki varsınız. 🖤

Diğer bir konumuz ise benimle ilgili. Hikayeye seri bölümler veremediğimi ve kısa yazdığımı biliyorum ama inanın elimden geldiğince aktif olmaya çalışıyorum. Öte yandan telefondan yazabilecek vakit buluyorum. Telefondam yazmak tam bir işkence. Bazrn otomatik düzeltme yapıyor ve kelime başka bir şeye dönüşüyor. Bazen ise düzeltmiyor ve kelime yanlış veya eksik kalıyor. Kontrol etme şansı bulamayıp paylaşınca ise bunları okurken fark ediyorum ama azıcıkta üşengeçlikten dolayı tekrar girip düzeltemiyorum. Ek olarak hikayeyi notlar tutmadan devam ediyorum. Çünkü not tutabilecek bir defteri her zaman bulamıyorum. Bu yüzden birbirini tutmayan bilgilere denk gelebilirsiniz. İşte mesela yan karakterlerden biri için baita mavş gözlü deyip sonraki bölümde yeşil demem gibi. Öyle bir durumda beni lütfen uyarın ki bende hemen düzelteyim çünkü inanın bazen unutuveriyorum.

Evet, sanırım diyeceklerim bu kadardı. Okuduğunuz için teşekkür ederim. 🤗🤗

Gizem sabah çalan telefona gözlerini açmadan uzamaya çalıştı. Komidinin üzerinde durmadan titreyerek çalan telefonu kavramaya çalışırken yere düşürünce dudaklarından küçük bir küfür savruldu.

Başı deli gibi ağrıyordu ve gözleri yanıyordu. Dün gece uyuyana kadar Karahan'ı ve onun yaptıklarını düşünmüştü. Başta sinirden çok ağlamıştı. Gözyaşları artık akamayacak duruma gelince ağlamasını durdurabilmiş ve düşüncelere dalmıştı. Düşünceleri onu uyutmamış resmen tüm gece eziyet etmişti. En son saate baktığında dörde geliyordu ve uyuması daha da vaktini almıştı.

Karahan çok kaba davranmıştı. Çok kırıcı konuşmuştu. Gizem ne kadar düşünürse düşünsün onun mantıklı bir açıklaması olamayacağı sonucuna varıyordu. Evet, Tolgayla konuşmuştu. Evet, onunla arkadaşlık kurmuştu. Ama bu konuşma hiçbir zaman flörtlüğe dönmemişti. Samimi iki arkadaş gibi konuşmuşlardı. İlgi görememiş olmak Karahan'ın canını sıkmıştı, bu belliydi. İçten içe Gizem'in de gururu okşanmıştı. Zira ilgi görmeyince sıkılan tek kendi değildi ama yine de böyle konuşması gerekmezdi. Ayıp etmişti, Gizem'i çok kırmıştı. Evet, Gizem de vakti zamanında onu kırmıştı ama asla şahsına böyle bir kabalıkta da bulunmamıştı.

Yatağın kenarıma düşen telefonu tek gözü yarım açık bir şekilde bulabilmişti. Ekranda yazan ismi okuyamadan arama sonlandı. Sonlanan aramaya bir küfür daha savuracakken tekrar çalmaya başladı.

Kızıl bela...

Açmamalıydı.

Açmasa süper olurdu.

Hatta telefonu sessize almalıydı.

Ama uyku sersemiydi.

Ve açmış bulundu.

"Efen-"

"Bana bak küçük bücür! Sen iyice zilli oldun başıma ha! Neden haberim yok?! Nasıl haberim olmaz?!"

Daha ilk kelimesiyle kulağından uzaklaştırmıştı telefonu Gizem. Bir saniye daha geç kalsaydı kulağını kaybedebilirdi!

"Ya ne yap- ver şunu!"

Telefondan bir anda Bade'nin sesi duyuldu. "Gizem çok özür dilerim ama geldiğinden beri tutturdu sende bir şey var bir şey var! Yok diyorum, dinleyemiyorum derken gece her saat başı uyandırdı beni Gizem! İşkenceler etti! Yüzüme sular döktü, kuş tüyüyle kaşıdı her yanımı! Çok acı çektim Gizem, ço-"

Zor Kadın (Zoraki Evlilik 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin