Bölüm 6

4.4K 224 10
                                    

"Gizem Hanım, bugün gelmenizi beklemiyorduk." diyen Levent Bey'e ters bir bakış attı. "Ama geldim. Son çıkarttığımız ürünün satışları nasıl gidiyor."

Levent, Gizem'in hızlı yürüyüşüne ayak uydurmaya çalışıyordu. "Gizem Hanım, satışlar beklediğimizin %10 üzerinde. Ürünümüzü bugün internet satışına sunduk. Şu anlık yoğun bir ilgi var. Önde gelen güzellik ürünü satan mağazalardan ürün için teklifler geldi. İncelemeniz için masanıza bıraktık."

"Teşekkürler Levent. Yarım saat sonrası için bir toplantı ayarla. Ekimizin tüm üyeleri katılacaklar bu toplantıya. Satış dökümanlarını, internetteki inceleme ve satın alma oranlarını da çıkartın, mağazalar için gerekli evrakları ben getireceğim."

Levent başıyla onaylayıp hızla yanından ayrıldı. Gizem odasına geçip kendini çalışma sandalyesine bıraktı. Önünde üç ayrı dosya duruyordu. Yarım saat içinse bunları iyice incelemiş ve notlarını tutmuş olması gerekiyordu. Acele etmeliydi ama önce bir kahveye ihtiyacı vardı.

Masasının üzerindeki telefona uzandı, çay ocağının numarasını çevirdi. "Fikret Bey, bana sade türk kahvesi lütfen. Double olsun."

"Tabi Gizem Hanım, hemen."

Telefonu kapattıktan sonra çekmeceden siyah dosyasını çıkarttı. İçine birkaç boş sayfa koydu. Okunmayı bekleyen dosyalardan birini çekip çıkarttı. Kahvesi gelene kadar başlasa iyi olacaktı.

***

"Öncelikle bu ürünün internetteki durumunu konuşalım."

"Gizem Hanım, ürün şu anlık sadece bizim internet sitemizde yüklü. Sizin istediğiniz gibi ürün yüklemeden yirmi dört saat önce geri sayımı başlattık. Böylece meraklı bir kalabalığı sitemizde toplamış olduk. Geri sayım altında 'Yeni ürünün ne olmasını isterdiniz?' isimli anketi başlattık. En çok istenenleri sizin için sıraladık. Bunlara sonra değineceğim. Ve ürünü yüklediğimiz anda tıklanması ilk dakikada iki yüzü buldu. Şu anda ise 4360. Toplam aldığımız sipariş 1655.  Şimdilik iyi durumdayız."

"Teşekkür ederim Sevinç Hanım. Peki stantlarda işler nasıl?"

"Gizem Hanım, ürünü anlaşmalı olduğumuz üç alışveriş merkezinde kalıcı stant, iki alışveriş merkezinde ise geçici stantla satışa sunduk. İlk gün umduğumuz gibi gelen müşteri çok ama alan sayısı hemen hemen yarı yarıyaydı. İkinci gün satışlarımızda artış oldu. Neredeyse gelen her müşteri aldı. İki günde toplam 1365. Ürün sattık. Beklentilerimizin üstündeydi. Yaza özel far paletimiz cidden yoğun ilgi gördü."

"Güzel. Peki internette makyaj yapan fenomenlere incelemeleri için gönderdiniz mi ürünümüzü?"

"Bugün hepsi kargoya verildi Gizem Hanım."

"Anladım Levent Bey. Peki şu anket sonuçları nasıldı?"

"%25 oranında ruj serisi, %21 oranında ise mat ruj serisi, %17 oranında kapatıcı, %15 oranında far, %12 oranında eyeliner, %10 oranında da maskara beklentisi vardı. Tabi bunlar daha spesifik yazılmıştı. Biz daha genişleterek oranlamış olduk."

"Demek far beklentisi sadece %15'ti."

"Evet Gizem Hanım."

"Tamam Sevinç Hanım. Demek sıradaki ürünümüz ruj serisi olacak. Bunun için ileride bir toplantı ayarlarız. Şimdi sıra mağazaların sözleşme şartlarına geldi. Öncelikte Gold mağazasının sözleşmesinden başlıyorum. Şartlardan biri ürünün sadece kendi mağazalarında satılması. Bunun bizim açımızdan imkanı yok. Kendi stantlarımızda ve internette ürünümüz iyi satılıyor. Bu pazar alanlarından ürünü çekmek ve satışlarını kaybetmek istemiyorum. Direkt eledim. Wendy mağazaları sözleşmesinde ise şartlarında ürünün internet satışı yapmama şartı vardı. Bunun üzerine biraz düşünebiliriz."

"Gizem hanım."

"Evet, Kadir Bey?"

"Açıkçası interneti kaybetmeme taraftarıyım. İnternet ağı son derece geniş. Şu anlık sadece bizim sitemizde satışı yapılıyor olabilir ama ilerleyen zamanlarda büyük internet mağazalarında satışa çıkarabiliriz. Sadece ülke içinde kalmayız, aynı zamanda yurtdışına da satış gerçekleştirebiliriz."

"Size katılmıyorum Kadir Bey. Evet, internetle yurtdışına açılabiliriz ama bu uzun sürer. Oysa Wendy mağazasının yurtdışında da kolları var. Sözleşmeyi kabul edersek daha hızlı açılabiliriz yurtdışına Gizem Hanım."

"Başka fikri olan var mı?" diyerek sordu Gizem hepsine tek tek bakarak.

"Aslında şöyle ki Wendy mağazası evet, geniş kollara sahip ama ülkenin her ilinde bir mağazası yok. Yurtdışında da sadece iki ülkede kolları var. İnternet ise ülkenin en ücra köşelerine bile ulaşabilir. Herkesin mağaza gezecek vakti olmuyor, internet çoğu kişi için alışverişte büyük bir kolaylık sağlıyor. Bunu kaybetmek bizim için karlı olmaz diye düşünüyorum."

"Bende Levent Bey'e katılıyorum. Başka fikri olan var mı?" Kimseden ses çıkmayınca son mağazaya geçti Gizem. "Son teklif ise Quality mağazasından geldi. Şartlarda tek istediği mağaza bazında sadece onlarla çalışmamız. Stant ve internet satışlarımızla ilgili bir kısıtlama yok. Quality, Wendy ve Gold kadar geniş kollara sahip değil, biliyorsunuz ama mağaza anlamında bize yetebilir diye düşünüyorum. Ne dersiniz?"

Kimse söz almadan sadece başıyla onayladılar.

"O zaman ben Zafer Bey'in yanına uğrayıp toplantıdaki kararı ona bildireceğim. Hepiniz çok iyi çalıştınız. Ellerinize sağlık."

Gizem toplantı odasından ayrılıp bir üst kata çıktı. Zafer Bey'in sekreterine selam vererek odaya girdi. Zafer Bey, telefon görüşmesi yapıyordu. Eliyle koltuğu işaret etti ve konuşmasına devam etti.

"Tabi, lütfen elinizden geleni yapın. Kolay gelsin. "

Telefonu kapatır kapatmaz Gizem'e döndü. "Satışlarımız çok iyi gidiyormuş. Fabrikayla görüştüm. Üretim hızını artıracağız."

"Evet, şu an beklediğimizden daha iyi durumdayız. Az önce toplantı yaptık. Mağazaların sözleşme şartlarını da konuştuk. Gold, Wendy ve Quality mağazaları arasında Quality'de karar kıldık. Buyurun bu da sözleşme. İmzalamanız gerekiyor. Lütfen bugün içinde halledin."

"Tabi, hemen imzalar yollarım."

"Önce okumayı ihmal etmeyin."

"Size güveniyorum. Siz müdür olarak geldiğinizden beri her şey çok iyi gidiyor. Sıkı çalışıyorsunuz!"

"Teşekkür ederim Zafer Bey. Sıradaki ürün için karar vermiş sayılırız. Önümüzdeki haftalarda onun için hazırlıklara başlayacağız."

"Onun için çok acele etmeyin. Sermayemiz bu ürünün ilk yapımı sırasında oldukça azaldı. Para kazanmadan bu mümkün olmayacak gibi. Yatırımcı bulmak gerekiyor."

"Bu konuyu size bırakıyorum. Şimdilik işimin başına dönmeliyim."

"Kolay gelsin Gizem Hanım."

"Size de Zafer Bey."

Gizem odasına döndüğünde masasının üzerindeki sarı lale demetine bakakaldı.

"Temmuzun üçü ne çabuk geldi."

Laleleri eline alıp boş vazonun içine dikkatle yerleştirdi. Köşesinden yarıya kadar suyla doldurdu. Masasının sağ köşesine yerleştirdi ve onları seyretmeye daldı.

On beş yaşından beri her temmuzun üçünde birisi ona sarı laleler yolluyordu. Doğum günü değildi, özel bir gün değildi. En azından onun için değildi. Ama gönderen için önemli olduğu aşikardı. Bu çiçeği ilk aldığında yanlış gönderildiğini düşünmüştü. Üzerinde gönderen yazmıyordu. Sadece Gizem'e yazan ufak bir kağıt vardı. Anlamsız bir hediye olduğu için yanlış Gizem'e gönderildiğini düşünüp kenarda bırakmıştı çiçeği. Üçüncü yıldan sonra artık bu çiçeği bekler olmuştu. Onu aldığında kendini çok mutlu hissedip ona büyük bir ilgiyle bakıyordu. Yaşatabileceği en uzun süre onu yaşatmaya çalışıyordu ama elbet sonunda kuruyup gidiyordu. Neden hiç saksıda göndermediğini merak ediyordu. Eğer onun kim olduğunu bilseydi soracağı ilk şeylerden biri bu olurdu.

Çiçekten cevap almayı umarak sordu. "Kimsin sen?"

Zor Kadın (Zoraki Evlilik 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin