Bölüm 4

5.2K 250 9
                                    

Gizem zilin ısrarla çalması yüzünden duşunu yarım bırakarak üzerine bornozunu geçirdi. Kim olduğu aşikardı. Böyle ısrarla kapıyı çalan başka kim olabilirdi ki?

"Patladın mı Şebnem?"

Hızla içeri dalış yapan Şebnem "Şu gözleri görüyor musun gözleri? Dün seninle konuştuğumuzdan beri bir gıdım uyku girmedi valla! Buraya gelene kadar nasıl dayandım bilmiyorum!" diye söylenmeye devam ediyordu.

Kapının eşiğinde bitkin duran Bade "Ben biliyorum..." dedi bitik sesiyle. Anlaşılan kendi uyumadığı gibi Bade'yi de uyutmamıştı. Onlarla yaşamayı seviyordu Gizem ama bu hallerini gördükçe ayrı eve çıkmakla doğru karar verdiğini tekrar görüyordu.

Şebnem çok tatlı bir insandı ama bazı anlar çekilmez olabiliyordu. Heyecanlıyken çok konuşurdu. Meraklıyken etrafına huzur vermezdi. Öğrenene kadar kendisi de huzur bulamazdı. Mutsuzken depresyon dönemlerine girerdi. Bir yandan ağlar bir yandan çikolataya kaşık banardı. Acıklı film serisini baştan sona defalarca izlerdi. Kendini daha da mutsuz ederdi. Mutluykende bir enerji bombasına dönerdi. Kimse ona ayak uydurmazdı. Hayatı hep uçlarda yaşardı.

Bade... Aksine sessiz sakin bir kızdı. Gizem onun hala Şebnemle beraber yaşayabiliyor olmasına hayret ediyordu. Bade simsiyah upuzun dalgalı saçlara sahipti. Teni kendinden bile daha beyazdı. Kahverengi gözleri bademi andırırdı. Göründüğü gibi bir kızdı. Uysal, ılımlı, sevecen... Onu sinirli gördüğünü hiç hatırlamıyordu Gizem. Her zaman küçük ama içten bir gülümseme olurdu dudaklarında.

Şebnem kendini rahat kırmızı koltuğun üzerine atıverdi. "Kapıyı kapatıp buraya gelin hemen! Çıldırmak üzereyim." Bade yüzünü ekşitti. Sessiz olmaya çalıştı. "Dünden beri bin bir senaryo kurdu kafasında. Hepsini bana anlattı. Düğün için planlar kurdu. Elbise modelleri aradı internetten. Hepsi için yorum yapmamı istedi. Öleceğim sandım. Kurtar beni Gizem..."

Gizem, Bade'nin bu haline resmen acıdı. Onu da içeri alıp kapıyı kapattı. İkisi oturma odasına geçtiler. Bade, Şebnem'in yanına otururken Gizem bornozuna dikkat ederek tekli koltuğa oturdu.

Boğazını temizledi Gizem hafifçe. Sırtını koltuğa yaslayıp ikiliyi gözlemledi. Şebnem hevesli gözlerini onun üzerine dikmişti. Avını bekleyen bir avcıdan farksızdı. Bade ise zorlukla ayakta duruyordu. Birkaç dakika sonra uyuyacak gibiydi. Zavallı Bade diye düşündü genç kız.

"Aslında çok bir şey olmadı." sözünü kesti kendini durduramayarak Şebnem. "Nasıl çok bir şey olmadı?! Koca dedin. Müstakbel dedin. Tanışma dedin. Müstakbel kocayla tanışma! Hepsi birleşince çok bir şey olmuş gibi geliyor insana."

Gizem gözlerini devirdi. "Lafımı kesmezsen anlatacağım." Şebnem iki eliyle ağzını kapadı. Bu susmak için çabalayacağı anlamına geliyordu. İyi bir şeydi.

"Yani açıkçası babam beni ısrarla çağırınca bir şeyler olduğunu anladım ama konunun benimle ilgili olacağını tahmin etmemiştim. Eve girince akşam yemeği için misafirimiz olduğunu söyledi. İşle alakalı olabileceğini düşündüm. Gelen adam genç biriydi. Neredeyse iki metre boyu, kocaman omuzları olan siyah saçlı esmer tenli bir delikanlıydı karşımdaki. Daha hakkında bir şey düşünemeden babam müstakbel eşinle tanış demesin mi!?" Reaksiyon beklediği bu bölümde bakışlarını ikisi arasımda gezdirdi. Bade'nin uykusu açılmıştı. Meraklı bir şekilde devamını bekliyordu. Şebnem ise sürekli oturma pozisyonunu değiştiriyor, heyecandan yerinde duramıyordu. Konuşmamak için çabalıyor ama çok zorlanıyordu. Daha fazla bekletmedi Gizem onları.

"Tabiki de bu duruma karşı çıktım. Fikrim alınmamıştı. Bu evliliğe zorlanacak halim de yoktu. Net bir şekilde reddettim. Babam bin bir laf etti. Adam da biraz konuştu. En sonunda, beni etkilemek için elinden geleni yapabileceğini ama eğer hala cevabım hayırsa bu işin olmayacağını söyledim. Bu konuda da anlaştık."

Şebnem daha fazla dayanamadı. "Bu ne biçim anlatış be! Ayrıntı ver ayrıntı!" demesiyle beraber Bade onu destekledi. Gizem derin bir nefes çekti. Anlaşılan her cümleyi tek tek söylemesi gerekecekti.

***

"... İşte böyle oldu."

Şebnem kendini tatmin olmuş gibi sırt üstü bıraktı. "Gizem gelin olacak..."

Gizem'in kaşları çatıldı. "Hayır, olmayacağım. Sanırım yanlış anladın. Anlaştık gibi görünmüş olabilir ama cevabım o ne yaparsa yapsın değişmeyecek. Birkaç çabalamasından sonra ona yine hayır diyeceğim."

Şebnem inatla başını iki yana salladı. "Hayır, ev-le-ne-cek-sin! Bak şuraya yazdım. Aha da yazdım. Seve seve evleneceksin hem de!" Kafasına gelen yastık darbesiyle sarsıldı. "Ya! Gizem! Doğruyu söylemek ne zaman suç oldu?"

"Götünden hikayeler uydurmayı kes! Sanki beni tanımıyorsun!"

"Tanıdığım için söylüyorum zaten." demesiyle Bade söze girdi. "Neden böyle düşünüyorsun Şebnem?"

Umursamıyor gibi dursa da Gizem de cevabını merak ediyordu. Tamam, cevabı hayır olacaktı ama arkadaşının neden inatlaştığını anlamaya çalışıyordu.

"Bizim Gizem'e şimdiye kadar kaç çocuk açıldı sayısını bilemem. Ama hiçbirini böylesine ballandıra ballandıra anlatmadı. Hatta dış görünüşünü anlatma gereği duymadı. Bu adamı ise en ince ayrıntısına kadar anlattı. Bir etkilenme olmuş ki bu kadar net hatırlıyor. Sadece görünüşünü değil, kelimelerini bile hatırlıyor. Gizem umursamadığı şeyleri hatırlamama konusunda bir uzmandır. Siler direkt hafızadan. Değil dün söylenenleri hatırlamak, yarım saat önce söyleneni bile unutabilir. İşine gelince balık hafızalıdır, bilirsiniz. Ama ne hikmetse noktasına virgülüne hatırlıyor bunları!"

Gizem daha fazla devam etmesine izin vermedi. "Dış görünüşünü hatırlıyorum çünkü cidden dikkat çekici biriydi. Böylesi bir konuda detay isteyeceğinizi biliyordum. O yüzden unutmamaya çalıştım ama bu umursadığım anlamına gelmez. Aha şimdi bile unutmaya başlıyorum. Ne demiş, nasıl demiş, nasıl bakmış hiç aklımda değil!"

Şebnem inanıyormuş gibi yalandan kafa sallayınca bir yastık daha yedi kafasına.

"Ben Şebnem kadar kesin konuşamam ama bir noktada haklı olduğu kesin. Sen eğer cidden umursamasaydın dün telefonda bile söylemezdin bunu. Buraya hemen bizi çağırmazdın. Herhangi bir buluşmada öylesine anlatır geçerdin. Biraz önemsemiş olabileceğini düşünüyorum."

Gizem öfkeyle saçlarını geri ittirdi. "İyi de alelade benden hoşlandığını söyleyen biri değil ki! Babamın uygun gördüğü damat adayı. Bu kadarcık önemseyip anlatmam normal değil mi?" Bade bu sefer de ona hak verdi.

Yastık yeme sırası Bade'deydi. "Yanar döner seni! Kim ne derse ona hak veriyorsun! Pis hain. Koynumdaki öteki yılan! Ama görün siz. Ben haklı çıkacağım!"

Gizem'in içini ufak bir ürperti sardı. Titremesiyle kapının çalması bir oldu. Kimdi ki?

"Beklediğin biri var mıydı?" diye sordu Bade. Gizem başını iki yana salladı. Kalkıp kapıyı açacak kadar uygun durumda değildi. Şebnem ayağa fırladı. "Ben bakarım!"

Gizem merakla kimin geldiğini öğrenmeyi beklerken Bade başını eğerek kapıyı görmeye çalışıyordu. Birkaç saniye sonra tiz bir ses yankılandı.

"Aaa enişte!"

Gizem bakışlarını Bade'ye çevirdi. "Neden geldi seninki?" Bade iki yana salladı başını. "Yarım saat önce derse girdi. Gelmiş olamaz. Hem Şebnem ne zaman Faruk'a enişte dedi ki şimdi desin..." Son cümlesini söylerken yüzü düşmüştü. Gizem ona destek olmak istercesine gülümsedi. "Sen Şebnem'i boşver de bu gelen kim o zaman?" derken merakı artmıştı.

Gizem kim diye bakmak için ayağa kalktığında Şebnem "İçeri girsene." diyordu kapıdakine. Gizem öfkelenmişti. Gelen kimdi ki Şebnem lap diye içeri alıyordu. Hem de üzerinde bornozu olan biri vardı bu odada! Sinirle üzerini toparlamaya çalışırken birkaç adım sesi duydu. Hemen sonrasında ise kocaman bir cüsse doldurdu odayı. Kim olduğunu anladığı an kocaman büyüdü gözleri. Bu olamazdı!

"Karahan!!"

Zor Kadın (Zoraki Evlilik 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin