Merhabalar, ben geldim. Doğrusu bu kitaba bir omegaverse'ten ne bekliyorum diye sorarak başladım. Artık hiçbiri beni tatmin etmemeye başlamıştı fakat omegaverse işini de çok seviyordum.
Umarım sizin de beklentilerinizi karşılayabilir. Yorumları gördükçe çok fazla hevesleniyorum, bu yüzden yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen. Elimden hızlı bir şekilde bölüm yükleyeceğim ama bu biraz da sizin teşviğinize bağlı.
İyi okumalar, ben kaçtım.
"Kaç gibi burada olur, Yoongi?"
Hep beraber Yoongi'nin evinde toplanmış, gizli bölmelerden tartakladığımız abur cuburları yiyerek salonun dört bir yanında yayılıyorduk. Yoongi'nin çocukluk arkadaşı Daegu'dan Seul'a taşınmıştı ve Yoongi tanışmamız konusunda oldukça ısrarcıydı. Tabii ki bu fikri seve seve kabul etmiştik çünkü hepimiz oldukça arkadaş canlısı insanlardık ve kalabalıkken çok daha güzel eğleniliyordu. Bu yüzden hepimiz Yoongi de toplanmış, çocukluk arkadaşının gelmesini bekliyorduk. Pekâlâ hafızam biraz kötüydü ama isminin Tae ile başladığını net bir şekilde hatırlıyordum. Taemin ya da Taehyun gibi bir şeydi sanırım. Yoongi belirsiz bir cevap verdiğinde sıkıntıyla gözlerimi kırpıştırdım ve bizimkilerin ne yaptığına bir göz attım. Önündeki paketteki ketçaplı cipsleri tüketmekte olan Jimin'e takıldı bir an gözüm. Jimin'in çok çiçeksi, tatlı bir kokusu vardı. Elbette bunun kaynağı omega olmasıydı, Jimin aramızdaki tek omegaydı. Bu her zaman en çok hoşuma giden şeylerden birisi olmuştu. Ufak farklılıkları çekici bulurdum ve arkadaş ortamımızı övüp durmamdaki yegane nedenlerden birisi belki de bu ufak farklılıklara olan zaafımdı, tıpkı baskın kokuların arasına karışmış o şekerli koku gibi.
"Jimin-ah."
Bakışlarının bana dönmesiyle kanepeye iyice yayılıp yanağımı koluma yasladım. Kokusu normalden daha yoğundu.
"Kızgınlığa mı gireceksin?"
Bir an kaşlarını çatmış, ardından tarihe bakmak adına telefonunu eline alıp tuş kilidini açmıştı. Gördüğü şeyle gözlerini devirip memnuniyetsiz bir şekilde başını sallamıştı. Kaşlarımı uyarmak ister gibi kaldırdım hafifçe.
"Aklından çıkmasın."
Söylediğim şeye karşılık yalnızca tembihlenen bir çocuk gibi mırıldanmıştı. Omegaların kızgınlık dönemleri daima biz alfaların kızgınlıklarından daha şiddetli geçerdi. Gerçi pek bir farkı yoktu, kızgınlık her türlü bok gibi bir şeydi fakat omegalar genel olarak kızgınlığın etkilerini daha yoğun yaşarlardı. Bu yüzden bu dönemin takibi çok önemliydi çünkü bu dönemde dışarıda olmak harbiden dünyanın en zor şeylerinden biri falandı. Ve Jimin görüp görebileceğiniz en salak insan olabilirdi ki bu tarihleri daima unutuyordu. Daha önce dışarıdayken kızgınlığa girmesi sonucu yürüyemeyecek kadar fenalaşmış ve ağlayarak Namjoon'u aramıştı. Pekâlâ, bu tarz durumlarda yardımınıza gelecek kişinin kendi türünüzden olması kesinlikle çok daha iyiydi fakat beş en yakın arkadaşı da alfa olduğu için pek bir seçeneği yoktu. O günden sonra sürekli olarak bu konuda Jimin'i sorgulayıp hatırlatıyorduk çünkü korkmuştuk. Yürüyemeyecek kadar kötü olmasını geçtim, iradesiz beta ya da alfalar yüzünden başına bir şey gelebilirdi. Bu yüzden onu sorgulamamız hakkında hiçbir şikayette bulunmayıp usulca baş sallıyordu daima.
O sırada çalan zille beraber bakışlarımı koridora doğru çevirdim. Yoongi mutlulukla ayaklandığında elimi kanepeye yaslayarak doğruldum. Herkes oturuşunu az çok düzeltmiş olsa da kimse etraftaki paketlere dokunmamıştı. Yani, bizim böyle bir yaşam tarzımız vardı. Dağıtırdık, dağıtırdık ve sonra biraz daha dağıtırdık ki toplamaya değsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
james joint ;; taekook
FanfictionDelta Kim Taehyung ve Alfa Jeon Jeongguk'un deli divane âşık olurken birbirlerinin hayatlarını nasıl mahvettiklerinin hikâyesi.