Deltalar, cinsiyetlerden oluşan bu kast sisteminin en üstüydü. Buna kast sistemi demek kesinlikle en uygun tanımdı. Yüzyıllar boyunca yaratılışları sebebiyle güçsüz olan omegalara güçlenmeleri için şans tanınmamış, bunun yerine bu güçsüzlüklerini kabul etmelerini sağlayabilmek adına ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı. Betalar onlardan daha şanslıydılar ve dolayısıyla pek ayrımcılığa uğrayıp toplum içerisinde küçümsenmemişlerdi. Alfalar, her ne kadar sistemin en üst basamağı olmasalar dahi pek çok insan tarafından öyle kabul edilirlerdi, bu da onlarda, yani bizlerde, her şeyi yapabilmeye hakkımız olduğunu düşündürtmüştü. Bu yüzden alfalar tarihin pek çok sayfasında zulümlerle dolu paragraflarda yer alırlar. İnsanların alfaları en üst basamak olarak varsaymalarının temel nedeni, bu yerin asıl sahiplerinin çok seyrek olmasıdır. Deltalar, şüphesiz bu kast sisteminin en üstüne aitlerdi. Fakat milyonda bir ortaya çıkan bu tür, onların otorite kuracak bir birlik oluşturmalarını engellediğinden dolayı yönetim gibi konularda büyük rol oynamamışlardı. Tabii bu, onların etkisiz eleman olduğu anlamına gelmiyordu. Tarihteki ayaklanmalarının yarısından fazlasının sebebi deltalardı. Belki bir grup oluşturacak kadar bir nüfusa sahip değillerdi fakat buna ihtiyaçları da yoktu. Milattan önce bile deltalar daima girdikleri ortamdaki insanları kolayca manipüle edebilmiş, onları kendi taraflarına çekerek büyük bir kalabalığı destekçileri hâline getirebilmişlerdi. Bu onların doğasında olan bir şeydi. Liderlik ve yöneticilik en çok deltalara aitti.
Zaman geçtikçe kast sistemi önemini ve etkisini yitirmeye başlamış, cinsiyetler arası farklar azalmıştı. Hukuki açıdan tüm cinsiyetler eşitti, yalnızca toplumsal açıdan bazı problemler vardı. Bazı insanlar hâlâ alfaların üstünlüğünü savunuyor ve omegaların ev dışında yerlerde kendilerini göstermelerinden büyük rahatsızlık duyuyorlardı. Yaratılışlarımız dolayısıyla bazı özelliklerimiz açısından çok farka sahip olsak da, bilinçli aileler çocuklarını her konuda eğitmeye çalışıyorlardı. Eşit doğmasak dahi bu istediğimiz şeyleri yapamayacağımız anlamına gelmezdi, kendimizi geliştirmek bizim elimizde değil miydi?
Dediğim gibi yılların geçmesiyle bu sistem özelliklerini kaybetse de, bu deltalar için tam olarak aynı sayılmazdı. Sayıca pek fazla olmadıklarından dolayı bu cinsiyet insanların alıştığı ve kabullendiği bir şey değildi. İnsanlar alfaların öfkelerine, güçlerine alışmış ve buna karşılık ne yapacaklarını öğrenmişlerdi fakat aynı şey deltalar için söz konusu değildi. Onları genelleyebilecek kadar iyi tanımıyorduk, sadece geçmişte çok zarar verdiklerini biliyorduk. Zekalarını iyilikten yana kullanmak istemedikleri çok açıktı. Dolayısıyla deltalara güvenmek her zaman kolay olmazdı.
Gözlerimi birazcık ileride durmuş, Yoongi ile sohbet eden Taehyung'a çevirdim. Herkes onu çok sevmiş ve onunla harika anlaşmaya başlamış olsa da, ben kendimde en ufak bir istek dahi bulamıyordum. İmrenilesi bir insandı. Kim Taehyung, her şeyiyle bir harikaydı ve bu bende onu tanıma isteği uyandırıyordu fakat bu düşündüğüm gibi kayboluyordu zihnimden. Bize doğru ilerlemeye başladıklarını görünce sigaramdan derin bir nefes alıp dumanı üfledim havaya doğru. Muhabbete dahil olmak, onunla konuşmak istemiyordum fakat görünüşe göre çoktan bizim gruba dahil olmuştu bile. İçimdeki rahatsızlık hissiyle bir nefes daha çekip, yeni yeni gelmeye başlayan insanlara bakıyordum. Saat dokuz civarıydı, rahatlatıcı bir karanlık hakimdi. Birkaç hafta önce One Ok Rock'un Seul konserine bilet almıştık. Taehyung da şanslı bir piç olduğu için dün akşam birinden bilet bulabilmişti ki bunu cidden pek istediğim söylenemezdi.
Fakat bulmuştu ve bizimleydi. Bu saate kadar keyfim oldukça yerindeydi. Ne giyeceğimi seçerken keyifliydim, evden çıkarken keyifliydim, arkadaşlarımı görünce keyifliydim, ayakta bir saat boyunca beklerken bile keyifliydim ama onu görünce suratım asılıyor, arkadaşlarımın hiç alışık olmadığı biri hâline geliyordum. En azından onu gördüğüm bu toplam iki seferde de böyle olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
james joint ;; taekook
FanfictionDelta Kim Taehyung ve Alfa Jeon Jeongguk'un deli divane âşık olurken birbirlerinin hayatlarını nasıl mahvettiklerinin hikâyesi.