merhabalar, nasılız?
saat 2.41, beklediğimden daha çok uzadığı için bu kadar gecikti. eminim bir sürü hata vardır ama uyumam lazım yarın denemeye gireceğim çünkü. muhtemelen yarın akşam kontrol etmiş olur ve düzenlemesini yaparım.
iyi okumalar.
Taehyung, birkaç saatlik yolculuğunun sonuna gelerek sevgilisinin yurduna vardığında derin bir nefes aldı ve heyecanla atan kalbini görmezden gelerek sevgilisini aradı. Onun bugün evde olacağını biliyordu, zira okulu henüz bugün başlamıştı ve ilk günden doğum gününü edinecek arkadaşlar edinmesi mümkün değildi. Üstelik yarım saat önce mesajlaştıklarında Jeongguk ona odasında olduğunu ve sıkıldığını söylemiş, hatta oldukça sevimli fakat bir o kadar da üzücü bir fotoğraf atarak onun bu düşüncesini desteklemişti.
Saat gece on ikiyi vurduğunda Taehyung onun doğum gününü mesajla kutlamıştı, fakat elbette bu fazlasıyla kuru bir doğum günü kutlamasıydı ve Jeongguk'un morali fazlaca bozulmuştu. En azından telefonda ya da görüntülü konuşmalarını beklemişti, bir ses kaydına veya fotoğrafa bile tamamdı fakat ikisini de elde edememişti. Elbette Taehyung bunu bilerek yapmıştı, işin sonunda onun mutlu olacağını da biliyordu fakat yine de içi acıyordu işte.
"Efendim?" Telefonun ucundan buruk sesi duyuldu genç olanın.
"Hazırlanıp aşağı inmek için yarım saatin var, şık bir şeyler giyin."
"Hassiktir oradan," diye mırıldandı ve hızla yatağından çıkarak pencerenin önüne ilerledi, fakat görünürde hiçbir şey yoktu. "Burada mısın?"
"Çabuk ol, yarım saati geçerse giderim. Ayrıca," az daha unutuyordu. "Yurda haber ver, bu gece dönmeyeceksin çünkü."
Jeongguk bir şey söyleyemeden telefon kapandığında hızlıca hazırlanmaya başladı. Yarın okula gitmesi gerekiyorken nasıl başka bir yerde kalabilirdi hiçbir fikri yoktu fakat sorgulayabilecek durumda değildi çünkü sevgilisini görecek olmanın hevesiyle doluydu yüreği.
Yirmi beşinci dakikada hazır bir şekilde odadan çıktı ve koşa koşa kendini yurttan dışarı attı, fakat tıpkı az önceki gibi, sokak bomboştu. Kalbi heyecanla çarparken hızlıca az önce konuştuğu numarayı aradı ve ceketinin ucunu sıkıca tutarken çağrıyı cevaplamasını bekledi.
"Efendim?"
"Aşağıdayım, neredesin?" Taehyung, bunu duyar duymaz kendini arabadan dışarı attı ve kapıya yasladı bedenini.
"Arka tarafta bekliyorum seni-" çağrının bir anda sonlanmasıyla Taehyung telefonu indirdi ve boş boş ekrana baktı bir iki saniye boyunca, ardından tatlı bir tebessümle beraber telefonu cebine yerleştirdi. Kendisine doğru yaklaşan koşma sesiyle başını kaldırmış ve anında kendine sarılan bedeni sarmıştı kollarıyla. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, Taehyung küçük sevgilisinin bir haftada hasret kaldığı bedenini görmeye fırsat bile bulamamıştı fakat umursamadı, sevgilisi boynunda soluklanırken yüzünü saçlarına daldırdı ve derin bir nefes çekti ciğerlerine.
"Geldiğine inanamıyorum," diye mırıldandı alfa yüzünü onun boynundan bir an olsun uzaklaştırmadan. Onsuz geçirdiği bir haftada kokusunun değerini daha iyi anlamıştı ve şimdi ondan hiç uzaklaşmamak istiyordu çünkü biliyordu ki uzunca bir süre bu kokuya muhtaç kalacaktı.
"Güzeller güzeli sevgilimi doğum gününde yalnız bıraksaydım ben nasıl bir sevgili olurdum?"
Jeongguk, güldü ve hafifçe geri çekildi âşık olduğu yüzü görmek için. Birini görünce bu kadar mutlu olabilmek, heyecanlanabilmek herkesin sahip olabileceği bir şey değildi, bu bir lütuftu ve Jeongguk'un kalbi hızla çarparken onun da düşündüğü şey bu ve ne kadar şanslı olduğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
james joint ;; taekook
FanfictionDelta Kim Taehyung ve Alfa Jeon Jeongguk'un deli divane âşık olurken birbirlerinin hayatlarını nasıl mahvettiklerinin hikâyesi.