18 | stay

8.4K 921 446
                                    

Taehyung, Jeongguk'un elini sıkıca tutmayı bir an bile olsun bırakmadan adımlarını kafeye doğru attı.

Jeongguk'un, Taehyung'ın kucağında ağlamasının üzerinden iki gün geçmişti. Jeongguk, Jimin'in ölümünden bu yana yapılan hiçbir buluşmaya katılmamış, dostlarının hiçbir mesajına da doğru düzgün cevap vermemişti. Yaptığının yanlış olduğunu elbette biliyordu lâkin iyi değildi işte, bunun herkes de farkındaydı. Birkaç saat önce grupta bir buluşma planlanmıştı ve Taehyung, küçüğüne sormaya tenezzül bile etmeden evine damlayarak onu hazırlanması için zorlamıştı. Eski düzenine geri dönmesi gerektiğinin ikisi de farkındaydı fakat elbette Jeongguk bu konuda pek istekli olmadığından ötürü Taehyung bu işe bir el atmaya karar vermişti. Küçük olan evde kalmak için çok ısrar etmişti zira o kadar görmezden gelme olayından sonra arkadaşlarının yüzüne nasıl bakacaktı bilmiyordu. Üstelik, Jimin'siz bir buluşmaya gitmek istediğinden emin değildi. Evet, uzun zamandır onsuzlardı ama şimdi farklıydı. Artık Jimin hiçbir zaman onların arasında olamayacaktı.

Sonunda masaya vardıklarında kısaca diğerlerine selam vererek sandalyelere yerleştiler. Her zamanki sıcak karşılama yoktu, belli ki kimse henüz o moda geçememişti. Yalnızca takılıyorlardı, böylece içten içe birbirlerine destek olabilmeyi umuyorlardı.

Jeongguk, kısa bir an gözlerini dostlarında gezdirdi. Hepsinin nasıl yorgun olduğunu görebiliyordu, muhtemelen kimse doğru düzgün uyuyamıyordu fakat özellikle bir kişi dikkatini çekmişti beyaz tenlinin.

Namjoon, hiç olmadığı kadar kötü görünüyordu.

Saçları oldukça uzamıştı ve gözleri eskisi gibi parlamıyordu. Hem, hep orada olan gamzelerini de göstermemişti selam verirken. Jeongguk onları çok seviyordu, Jimin de çok severdi. Hatta Jimin bir aralar Namjoon ne zaman gülse o gamzelere dokunmayı huy edinmişti ve Jeongguk, Namjoon'un sırf o dokunsun diye sürekli güldüğüne yemin dahi edebilirdi. Bu düşünceyle kalbi kırıldı küçük olanın, belki de Namjoon bu yüzden gamzelerini saklıyordu şimdi. Artık dokunacak kimsesi olmadığından...

Namjoon, üzerindeki bakışların yoğunluğunu hissetmiş olacak ki Hoseok'ta olan gözlerini en küçüklerine çevirdi. Çok kısa bir bakışmaydı, Jeongguk buna bile dayanamamış, hızla gözlerini başka yöne çevirmişti. Doğrusu, Jimin dışında kimseyle duygusal şeyler paylaştığı pek olmamıştı. Bunun sebebi de kimsenin, Jeongguk'un ne kadar duygusal biri olduğunu anlayamamasından kaynaklanıyordu. Birisi onu anlamadığında kendisini açmak küçük olan için hiç kolay değildi ve bu yüzden arkadaşlarına aslında ne kadar kırılgan bir yanı olduğunu hiç gösterememişti. Bunun sebep olduğu bir soğukluk vardı aralarında. Beraber çok güzel eğlenseler de, Jeongguk sorunlarını direkt olarak onlara açmayı hiç sevmezdi. Zaten genelde Jimin'le konuşurdu, diğerleri hep daha sonradan haberdar olurdu ve Jeongguk her ne kadar bundan memnun değilmiş gibi görünse de, arkadaşları onu rahatlatmak için çaba sarf edip ona sarıldığında hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu kendini.

Diğerleri, Jeongguk'un pek konuşma yanlısı olmadığını fark etmişlerdi; bu yüzden onu zorlamıyor, direkt olarak ona sorular sormamaya çalışıyorlardı. Aslında konuşmak istedikleri şeyler başkaydı, Jeongguk'un kendine ulaşmalarına izin vermemiş olması gibi fakat hepsi sırası olmadığının farkındaydı. Jeongguk'un buraya gelmiş olması bile mucizeydi ve pek tabii bunı sağlayan kişinin Taehyung olduğunu anlamamaları için salak olmaları falan gerekiyordu.

Jeongguk, çevresindeki kimseyi umursamadan hafifçe Taehyung'a yanaştı ve başını, geniş omzuna yasladı. Taehyung, Yoongi'yle ettiği sohbetin arasından gülümsedi ve nazikçe alfasının belini kavradı. Küçüğünün nasıl hissettiğini az çok anlayabiliyordu Taehyung, bu sebepten ötürü yalnızca tensel temasla onu rahatlatmaya çalışıyordu.

james joint ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin