Normalde 70k olmamızı kutlayacaktım ama ben bu bölümü atana dek 76k olduk! İlk defa bir bölümden diğer bölüme bu kadar büyük bir artış oldu, kocaman teşekkür ederim hepinize. Yeni bölüm zamanı gibi tüm güncellemelerden haberdar olabilmek ve bana destek olabilmek için takip ederseniz çok mutlu etmiş olursunuz beni. Notlarla beraber 3klık uzun bir bölüm oldu, umarım okurken zevk alabilirsiniz.
İyi okumalar!
Kim Taehyung, gerçekten de inanılmaz bir adamdı. Size bundan defalarca bahsetmiştim, o akıllardaki delta kimliğine uyan biri değildi. Uymak da istemiyordu zaten; o Taehyung olmayı seviyordu, delta olmayı değil. Kibarlıktan, sevgiden, uyumdan, güzel şeylerden hoşlanıyordu Taehyung. Böyle görmüştü o, babaları ona böyle öğretmişti. Jeongguk hayatına girene dek böyle devam etmiş, hiçbir şekilde olduğu kişiyle ilgili bir sorun yaşamamıştı lâkin gelin görün ki her şeyin bir ilki vardı. Taehyung'un bu konudaki ilki de Jeongguk'a âşık olmasıyla gerçekleşti.
Sinirleri alınmışçasına sakin bir adam olan Taehyung, konu Jeongguk olduğunda aniden parlayabiliyordu. Aniden duygularına kapılıp hiç düşünmeden hareket edebiliyordu, feromonlarına sahip çıkmayı beceremiyordu, deltalığını kullanmaya çalışıyordu. Bunlar kötü şeyler değildi, yanlış anlamayın. En başından size bu sistemden bahsetmiştim. Yönetmek için doğanlar ve yönetilmek için doğanların olduğu bir dünyada her ne kadar tabular yıkılmaya çalışsa da, içgüdü denilen şeyin varlığı görmezden gelinemezdi. Bu kadın-erkek eşitliğinden çok daha farklı bir durumdu, kadınlar yönetilmeye yatkın doğmazlardı lâkin omegalar böyle doğarlardı.
Taehyung da içgüdülerini görmezden gelerek büyümüş, içindeki asıl kişiyi derinlere gömmüştü ve şimdi bu yüzden kendini kontrol etmekte zorlanıyor, bunu beceremiyordu. Sorun değildi, zamanla buna biraz daha alışabilirdi ama senelerce olduğu kişiden sapıyor olması onu her seferinde korkutuyor, strese girmesine sebep oluyordu.
Jeongguk, parmak uçlarını boynundaki mühür izine sürterken titrek bir nefes çekti ciğerlerine. Birkaç dakika olmuştu sevdiği adamla mühürlü olduğu bir sabaha uyanalı. Tuhaftı, iz hâlâ hafif acıyordu fakat sorun değildi. En azından sorun bu değildi, Jeongguk dün geceyle ilgili hiçbir şeyden pişman değildi. Evet, elbette mühürlenmenin böyle olmaması gerekiyordu. Bu ciddi bir olaydı, kırılması mümkün değildi ve ikisinin de sonsuza dek birbirlerine bağlandıklarının işaretiydi. Fakat kızamıyordu işte, Taehyung'un bilinçli bir şekilde onu kendisine mühürlemeyeceğinin farkındaydı. Mühür, bozulmayan bir nişan gibiydi. Teklife ya da pekçok şeye lüzum yoktu artık, çünkü bu ısırık tüm bunları atlamalarına neden olmuştu.
Bilmiyordu, nasıl anlatacağını bilmiyordu fakat hayatı boyunca tatmadığı bir histi bu. Sanki üzerinde oldukça tatlı bir ağırlık, bir fazlalık vardı artık. Zihni, kalbi artık yalnızca kendisine ait değilmiş gibiydi, ki değildi de. Artık üzüldüğünde içi sıkılan tek bir kişi olmayacaktı. Onların tüm duyguları artık birdi, onlar artık birdiler. Taehyung ve Jeongguk değillerdi, Taehyung veya Jeongguk'lardı zira artık birinden bahsetmek diğerinden bahsetmek demekti.
Güzel bir histi. Sıcacıktı ve tamamlanmış gibi hissediyordu işte, daha önce hiç böyle hissetmemişti. Dudaklarında minik bir gülümseme oluştu, fakat mutluluk barındırmıyordu bu ifade. Farkındaydı, gece yaptığı şeyi tam olarak idrak edemeden uyuyakalmış sevgilisinin uyandığında nasıl davranacağını az çok biliyordu. Taehyung'un kontrolü kaybetmekten ne kadar korktuğunu biliyordu işte, bu yüzden oturup mühür hakkında düşünmeye fırsatı yoktu. Bununla ilgili ne hissettiğini bile tam olarak bilmiyordu, gelecekleri hakkında düşünmesi gerekiyordu fakat zamanı yoktu, çünkü yattığı yerde hafifçe doğrulan sevgilisi şu an daha önemli bir sorunun olduğunun habercisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
james joint ;; taekook
FanfictionDelta Kim Taehyung ve Alfa Jeon Jeongguk'un deli divane âşık olurken birbirlerinin hayatlarını nasıl mahvettiklerinin hikâyesi.