crush ☆ﾐ kang minhee

🦋1

✨
sejin okula gelmek zorunda olduğu her günden, okul kelimesinin geçtiği her cümleden nefret ediyordu.
derslerinin kötü olduğu yetmiyormuş gibi, bir de aptal öğrencilerle yüz yüze geliyordu. henüz 17 yaşındaydı, ancak nefret edecek çok şeyi vardı.
sıra arkadaşı minhee gibi.

bu sene sınıflarına yeni katılmıştı minhee, ve bir anda tüm sınıfın gözdesi oluvermişti. her sınavın değişmez birincisiydi, her zaman gülümserdi, ne olursa olsun, sınıfın sürtük kızlarına bile iyi davranırdı.
işte sejin, en çok bundan nefret ediyordu. teneffüslerini uyuyarak geçirme gibi bir şansı varken, sırasının başına sırf minhee ile sohbet edebilmek için üşüşen onca kız her zaman sejin'i görmezden geliyor, minhee'ye ulaşmak için üstünden geçmekten bile çekinmiyorlardı.

kız nüfusunun ortalamadan fazla olduğu, ancak akıl seviyesinin böylesine düşük olduğu bir sınıfta hayatta kalmaya çalışıyordu sejin, bir de kendini minhee'yi görmezden gelmeye zorlayarak.

ödevleri yapmazsa başı belaya girecekti ama tabii ki yine bunu ertesi güne bırakmış ve minhee'nin bir kez daha ondan almasına izin vereceğini ummuştu -evet arada minhee'yi sevdiği de oluyordu- . ödev konusunun hallolduğunu düşünerek bilgisayarını açtı ve victon'un yeni şarkısının klibini izlemeye başladı. fangirllük yaparak kendini eğlendiriyor, aynı zamanda da bir uğraş bulmuş oluyordu. dans ve şarkı konusunda berbat olsa da bunu umursamayarak çalan şarkıya çılgınca eşlik etmeye başladı. tüm bu dansın üzerine fazlasıyla terlemişti. banyoya girip saçını yarın nasıl yapması gerektiğini düşünmeye başlamıştı.

okul başladı başlayalı, ki tüm bu süre içinde sıra arkadaşı hiç değişmemişti, minhee ile doğru düzgün sohbet etmemiş, sadece gerekli cümleleri kurmuşlardı birbirlerine karşı. arada bakışları buluşunca ya direkt kafalarını çevirirlerdi, ya da başka yerlere bakıyor gibi yapmaya başlarlardı.
bu durum ikisi için de fazlasıyla garip olsa da ne sejin, ne de minhee bunu aşmak için çabalıyorlardı. sejin için minhee sadece ümitsiz bir crushtı.

sejin'in bunu kendisine itiraf etmesi fazlasıyla zor olsa da durum bundan ibaretti. minhee hayatına gireli üç ay olmuştu, ve bu üç ay içerisinde sejin'in pembe rüyalarını süslemeyi başarmıştı. o, o sadece fazlasıyla mükemmeldi. tatlı gülümsemesi, parlayan gözleri, iyi kalpli ruhu onu mükemmel kılıyordu. kimseyi incitmeyen, öğretmenlerin sevgili öğrencisiydi. sejin'in ise imkansız olduğunu düşündüğü crush'ı.

sejin gece 2'de şiddetli bir karın ağrısıyla uyanmış, hayatına güzel uykusunu böldüğü için bir kez daha içinden saydırarak zorla yataktan kalkmış ve her kızın belası, o acılı günlerinin başladığını anlamıştı.
derin bir nefes alarak temizlenip üstünü değiştirdi. uykusu tamamen kaçmıştı, ne yapacağını bilemez halde bir süre yatakta yuvarlandı.

içi eriye eriye, çiftin tatlılığını kıskana kıskana okuduğu fanfictionu saat 4'te bitmişti ve kendini uykunun kollarına bırakmıştı. sabah alarmın sesiyle kalktığında gözleri onu hiç de şaşırtmamıştı. az uyuduğu için moraran göz altlarına kaç kat kapatıcı sürse de kapanmayacağını ne yazık ki bilse de denemeye değer olduğunu düşündü. ortalamanın üstünde bir kızdı. küçük yüzü, biçimli dudakları ve yuvarlak gözleriyle güzel olarak tanımlanabilirdi. kendisi asla kabul etmez ve aksini düşünürdü. kapatıcı ile işi bittiğinde kirpiklerini kıvırıp biraz dudak parlatıcısından sürdü. kısa, kaküllü saçlarını tarayıp giyindiğinde artık hazırdı.

ders ingilizceydi. yani sejin'in asla anlamadığı, bunak hocanın sesine katlanamadığı dersti. tahtada yazanları hızla bir karalama şeklinde defterine geçirerek arkasına yaslandı ve minhee'nin güzel yüzünü incelemeye başladı. o minhee'ye bakıp hayallere dalmışken bir sesle kendine gelmesi bir oldu.
"bu kadar incelemek istiyorsan bir fotoğrafımı imzalayıp verebilirim." dedi minhee'ye ait olan ses. sejin bu söylediği karşısında utanmak yerine resmen bozulmuştu. minhee'nin egoist söylemlerini ilk duyuşu değildi.

oysa minhee egoist değildi, sadece sejin ile konuşabilmek için küçük bir şaka yapmıştı.