10. Bölüm:Hediye

2.9K 67 14
                                    

Uygar:
Daha önce hiç hissetmediğini gibi hissedittiriyordu bu kız bana ilkleri yaşatıyordu. Daha önce bir kadına yaklaşırken hiç bu kadar garip hissedememiştim. Dudakları dudaklarıma değeceği an içimi garip bir heyecan alırken Rosa hızla başını yana çevirdi. Dudaklarım onun şeker kokulu yanağına değmenin mutluluğunu yaşarken bir yanımda onun tadını alamadığım için üzülüyordu.

Dudağımı istemesem de yanağından çekerken bana bakmadan kapıyı eliyle açmaya çalışıyordu onun üstünden kolumu uzatıp kapıyı açtım.
Fakat Rosa kapıya yaslıydı geriye doğru düşerken hızlıca belinden yakalayıp onu kendime çektim.

Yine burunlarımız çarpışmıştı. Ve Rosanın dudağı benim dudağımın kenarına değmişti. Anın büyüsüyle ürperirken yavaşça elimi belinden çekip inmesine izin verdim. Koşarak giderken arkasından bağırdım.

"Akşam sekizde hazır ol olmazsan eğer seni kaçırırım." dedim. Sonra durup bana döndü ve dil çıkardı.

Gülerek camı kapattım ve ilerledim.

***

Uygar gittiğinden beri yanağımı tutup sırıtıyorum.

"Noldu kız ne sırıtıyon?" dedi Selin. Bense ona daha çok sırıtmayla karşılık verdim.

"Ben o ****** çocuğuna yapacağımı bilirim." diye söylenen koltuktaki burnunda pamuklar olan Batuya döndüm.

"Hadi kalkın ahali gidioz." dedim bağırarak.

Selin Batuya beni göstererek.

"Buna bi haller olmuş." diye mırıldandı. Bende odama gidip kıyafetlerimi inceledim. 8'de hazır ol demişti. Dolaptan mavi beyaz şeritli askılı şortlu tulumumu giydim. Hafif makyaj yapıp saçlarımı topladım. Kapıdan zıplayarak çıkıp kollarımı iki yana açıp.

"Ben hazırım." diye bağırdım. Selin telefondan başını kaldırıp.

"Oo taş." dedi. Bende sinsice güldüm.

"Bu ne kızım?" dedi Batu biraz kıskanç bir erkekdi. Ama bi zararı yoktu.

"Nene" dedim bende.

"Git değiştir lan?" dedi Batu bende gözlerimi devirip.

"Boş yapma kanki." diyip ayakkabılarımı giymeye başladım. Selinde "Bi karışmasan olmuyo." dedi ve o da ayakkabılarını giydi. Batu da sinirle soluk verip ayakkabılarını giydi. Hep birlikte çıkıp Selin'in arabasına bindik.

"Nereye gençlik?" dedim. "Restauranta." dedi Batu "Garson olcam yani." dedim bende gözlerimi yere indirip ne istediniz benim eczanemden be.

Arabadan inip büyük, lüks restauratı inceledim sonra içeri girdim. Benimkilerde arkamdan didişerek geliyorlardı. Selin geldiğinde

"Takipe alın beni." dedi ve önüme geçip hızlıca yürümeye başladî. Bende of çekip onu takip ettim. Personel müd<rü yazan kapıyı çalmadan içeri girince arkama dönüp şaşkınca arkamdaki Batuya baktım o da bilmiyorum anlamında ellerini iki yana açtı.

Sonra Selin beni kolumdan tuttuğu gibi içeri soktu.

***

Sonuç olarak yarın işe başlıyordum sabah 8 akşam 6 harika.

Şimdide salonda boş boş tavana geçip hazırlansam mı diye düşünüyordum. Gitsin sevgilisyle be banane.

Kolumdaki saate baktım 7. Telefonumun çalmasıyla cebimden çıkarıp numaraya baktım. Yabancı numara.

"Alo?"

"Hazırlanmadın değil mi?" dedi. Uygardı sesinden anlamamak mümkün değildi.

"Sevgilinle git ya banane." diyip telefonu suratına kapattım. Numarayı da engelledim. Bu kalp atışları kızarmalar hayra alamet değildi. En iyisi görmemek görüşmemek. Bunları düşünürken çalan kapıyla içimden küfür edip kapıyı açtım.

Karşımda tüm heybeti ve yakışıklılığıyla duran Uygar bana mimiksiz bir şekilde bakıyordu. Üstünde takım elbise yoktu hayret. Lacivert kot pantolon ve tişört üstündede ceket. Çok cool duruyordu.

En sonunda aklımı başıma kapıyı hızlıca kapatmaya yeltendim. Ama Uygar kapıyı hemen tuttu.

"******" dedim. Uygar içeriye girip.

"Çok ayıp." dedi kaşlarını şirince çatıp.

"****** git." dedim bi kere ağzımı bozmuştum napim.

"***** gideyim." dedi ben ağzımı 2 metre açıp dediklerine şaşırırken koluna yumruk attım.

"Vay elin de ağır demek." dedi. Kolunu ovuşturup.

Etrafa bakıp dudağımı yapmacık bir şekilde büzerek.
"Imm bakıyım burada sevgilin yok gidebilirsin."

"Birincisi benim sevgilim yok ikincisi gitmeyeceğim üçüncüsü hazırlanmazsan ben seni hazırlayacağım." dedi gözlerimi devirip nefesimi gürültülü bir şekilde dışa verdim.

"Gözlerini öyle yapma." dedi. Bende gülüp tekrar gözlerimi devirdim.

Sonrada odama girip gardroba baktım nereye gideceğimizi bilmiyordum ki. Kapıdan çıkıp fotoğraflarıma bakan Uygara bağırdım.

"Nereye gidioz?" dedim. "Süpriz." gözlerimi devirip odama girdim. Üstümü çıkarıp yatağa fırlattığım an kapı açıldı.

"Sana gözl-" cümlesini bitirememişti çünkü üstümde birtek sütyen vardı.

Çığlık atarak ellerimi üstüme tuttum. Ağzı açık bir şekilde arsızca gözlerini üstümde gezdiriyordu. Yataktaki yastığı alıp ona fırlattım.

"Çıksana pis sapık." kapıyı kapattığı için yastık ona değil kapıya gelmişti.

Gardrobumdan her ortama uyum sağlayan mavi elbisemi alıp giydim. Dizlerimin 1.5 karış falan üstündeydi. Makyaj masamın karşısına oturup göz rengimi ortaya çıkaracak siyah tonlarındaki göz malyajımı yaptım. Kırmızı rujumu da sürdükten sonra saçımı saldım topukluları giydikten sonra kapıyı açtım.

Uygar başını telefonundan kaldırıp baştan aşağı bana baktı.

"Fazla kısa git değiştir." kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Bok değiştiririm." dedim. "Güzellikle ya da zorla." dedi. Bu sefer ona istediğini vermeyecektim. "Değiştirmiyorum Uygar efendi." Telefonu koltuğa koyup ayağa kalktı ve bileğimden tutup beni odaya sürükledi.

Gardrobumu açıp karıştırmaya başladı. Hayır hayır orayı açma. İç çamaşırlarımın olduğu yeri açacakken.

"Açma!" diye bağırdım. Bırakıp şaşkınca bana baktı.

"Neden?" dedi. "Katilimde cesed saklıyorum orada." kendime güldüm. O da fırsattan istifade edip çekmeceyi açtı.

İç çamaşırlarımı görünce yüzüne bir sırıtış yayıldı. Bende kızarmış yüzümü ellerimle sakladım. Eline baktığımda hayır hayır eline birini aldı. Turuncu sütyenim. Şuan utançtan domatese dönmüştüm.

"Bunu bana hediye etsene."








Gör BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin