4. Bölüm Uygar Mumcuoğlu

3.8K 87 3
                                    

Aydan kaçıp geceye sığındım. Çok aptaldım bu mafya bozuntusuyla neden uğraştın be kızım sen kim o kim. Adam trilyoner be trilyoner. Benim hayatımı milyon kere satın alır herif.

Önüme çıkan arabadan Uygar denen herifin indiğini görünce kalakaldım. Yanıma yaklaşıp kokusunu burnuma burnuma soktu. Bileğimi tutup elimin üstüne bakıp kaşlarını çattı.

"Serumun nerede." bu adamın beyninden zoru var bence.

"Aa bir düşüneyim bakayım burada değilmiş." Bileğimi daha çok sıkmaya başladı.

"Bırak be kolumu." diyip bileğimi çektim.

"Senin yüzünden kafamı vurdum. Başım dönmeseydi seni çok pis benzetirdim." Sinirlendiğim için yumruğumu sıkıp dudağımı ısırdım.

"Eminim benzetirdin." lan insan biraz pişman olur be bune pişkinlik.

"Sen hala benim yüzüme bakabiliyor musun?." parmağımı suratına sallayarak devam ettim.

"Birdaha sakın ama sakın karşıma çıkma senin gibi iğrenç birini görmek istemiyorum buna tahammülüm yok artık."
Diyip gözlerine son kez baktım pişmanmış gibi bakıyordu. Gözleri ve dudakları aynı şeyleri söylemiyordu. Dudakları, gözleri ne derse tersini söylüyordu.

Uygar'ı kenara itip yoluma devam ettim. Caddeye doğru yürüdüm. Böyleleri de hep beni bulur zaten. Geçen bir taksiyi durdurup bindim.
Evimin adresini verdim.
Gelince cebimde para olmadığını fark ettim.

"1dk beklerseniz parayı getiriyim."
dedim. Arabadan inip eve gittim. Anahtar falan hiçbirşeyim yoktu. Neyseki saksının altına koyuyordum. Oradan alıp evi açtım. Odamdan para alıp dışarıda bekleyen taksiciye götürdüm. Verdikten sonra eve girdim.

Hâlâ biraz başım dönüyordu. Banyoya girip duşa girdim. Ilık bir duş iyi gelecektir.
Duştan sonra bornozumu giyip herzamanki gibi televizyonun başına oturup netflix'i açtım. Esrarengiz kasabayı açtım. Ayaklarımı uzatıp izlemeye başladım. Mutfaktan cips alıp keyfime devam ettim. Bölüm bitincede odama girip vücut spreyimi sıktım. Herkes bu kokunun nereden geldiğini soruyor küçüklüğümden beri hep bu kokuyu kullanırım. Üstüme de sarı bir şortla tişört geçirdim. Banyoya girip saç spreyimi sıkıp saçlarımı taradım. Hâlâ dalinle yıkananlar var mıdır acaba? Ben dalinle yıkanîyorum. Tabi saçımın uzaması için arada başka bir şampuan daha kullanıyorum.

Saçlarımla işim bitince kafamı iki yana salladım. Aklıma birden telefon işi geldi. Ama benim kredi kartlarım falan hep orada kaldı. Allah kahretsin be böyle işin içine tavuklar pislesin.

Hızlıca bir bel çantası aldım. İçine yedek anahtarımla biraz para katıp evden çıktım. Parmak arası sandaletlerimi giydim. Uygar'ın şirketinin ismini biliyordum oraya gidecektim. İleride bir taksi durağı vardı. Oraya gittim. Bir taksinin içine atlayıp.

"Mumcuoğlu Holdinge." dedim. Adam başıyla onayladı. Adama bir daha karşıma çıkma diyip de kendi giden de ne bileyim. O kadar laf edip kendim gidiyorum ya. Gelince taksiciye parayı uzattım. Arabadan inip şöyle bir baktım.

"Vay anasını be." randevu falan filandır uğraşamıycam genelde patronlar en üst katta olur. İçeriye girince direk en üst kata bastım. 50 kat vardı iki saat bekle şimdi. Bekle....Bekle...Bekle oh sonunda geldik. İnip etrafa bakmaya başladım. Egoiste bak ismini büyük büyük yazdırmış. O yöne gidip kapıya dokunacakken sekreteri sandığım bir kız tarafından durduruldum. Kıza şöylece bir baktım. Siyah saçlı güzel bir kızdı. Yüzüğü var iyi bari. Nediyorum ben ya kendine gel Rosa.

"Randevunuz var mı acaba?" dedi kibarca.

"Yok ama haber verirseniz sevinirim."

"Malesef Uygar Bey rahatsız edilmek istemediğini söy-" cümlesini tamamlatmadan içeri daldım. Ben konuşmadan Uygar söze girdi.

Gör BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin