17. Bölüm Kaldırım

2.2K 47 10
                                    

00Eien00 adlı kişiye ithaf edildi.

Dış kapıdan hızlı adımlarla çıkarken önümde duran Kayanın bodyguard larına gözlerimi diktim.

"Bir yere mi gideceksiniz Rosa hanım." dedi içlerinden en uzun boylu olanı. Burnumu çekerek.

"Kaya'nın haberi var." dedim ve aralarından sıyrılıp bahçeden çıkış kapısı olan görkemli ve motifli siyah kapıdan çıktım.

Çıkar çıkmaz da gözlerimi sildim. Tekrar aynı hızlı tempoyla yürüdüm. Karşıma çıkan taksi durağını görünce sarı arabalardan birine bindim. Ve ardından kapı açıldı ve bi adam oturdu.

"Nereye ablam?" dediğinde Selinin adresini verdim. Yolu izlerken bir yandan da sessizce gözyaşlarımı akıtıyordum.

Kendime inanamıyordum. İç sesim bana sürekli bağırıyordu.

"Gurursuz!"

Araba sert bir frenle durduğunda daldığım yerden başımı kaldırdım ve etrafa baktım buranın Selinin eviyle ve çevresiyle alakası bile yok.

"Niye durdunuz?" dediğimde orta yaşta  olan sakkalı adam endişeli bir surat ifadesiyle konuştu.

"3 araba yolu kesti." sözleriyle kaşlarım çatılırken aklıma kaçırılma olayı ve Uygarın vurulması geldiğinde başımı iki yana sallayarak kötü anılardan sıyrılmaya çalıştım.

Kapıyı açıp inerken şöför arkamdan bağırıyordu.

"Dur abla bunl-" sözünü bitirmesine izin vermeden kapıyı kapattım. Taksinin önündeki lüks siyah mersedese yoğunlaştım. Taksinin önüne geçip kollarımı bağladım.

Arabanın sürücü kapısı benim izleyişime göre yavaş çekimde açıldı. Heybeti ve yakışıklılığla içimi havaya kaldıran o adam arabadan indi. Sol omzunu eliyle hafif hafif vurduktan sonra bana döndü ve siyah güneş gözlüğünü havalı bir şekilde çıkardı.

Uçma hissi dört bir yanımı sararken içimdeki Rosa geldi ve onları kovdu kulağımada

"Göster kendini bebeğim." dedi. Gülmek istesem de olmuyordu.

"Ne istiyorsun." diye bağırdım. Kahve harelerini üstümde gezdirdikten sonra dudağının kenarı kıvrıldı.

"Seni." dediğinde kaşlarımı çattım. Bana doğru gelirken arkamdaki taksinin kaportasına vurup bağırdım.

"Polisi ara aptal oğlu aptal." dedim ve tabanları yağlayıp taksinin yanından geçip hızlıca koşmaya başladım. Şanslıydım koşu ayakkabısı giymiştim ahaha. Ve lisede atlettim.

Dar sokaklarda koşarken kafamı arkaya çevirip baktım. Yoktu tam bunu düşünürken sert bir cüsseye çarpmamla geriye sendelerken belimde hissettiğim ellerle gözlerimi Uygara diktim. Nasıl? Benim önüme geçmesi imkansızdı.

"Nasıl?" dediğimde hafifçe gülüp zaten dipdipe olan bedenlerimizi birleştirdi. Ateşe dokunmuş gibi geri çekilmeye çalışırken bir eliyle ensemi tutup kendisine başımı kendine yaklaştırırken kafamı aksi yönde itmeye çalışırken güçlü eli buna engel oluyordu. Dudaklarımız inanılmaz şekilde yakınken onun gözleri kapanıyordu gözlerimi onun dudaklarına çevirdiğimde aralanmıştı bile. Sağ bacağımdaki tüm gücü topladım. Derin bir nefes alıp Uygarın anladınız işte..

Tekmeyi geçirdikten sonra yüzü buruşup ellerini benden çekerken ondan uzaklaşıp

"Bu Kaya içindi." dedim. Ve arkamı hızlıca dönerken koruma ordusuyla gözlerim ardına kadar açıldı.

Gör BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin