"Hangi mal bu havalı dövmeyi gizler ki?"

32 5 2
                                    

Eda ve Emir hariç herkes çökmüştü. Sanki kalbine saplanan bir şey var ve bu dizlerinin bağlarını çözüyör gibiydi.
Eda ve Emir sanki alışkınmış gibi soğukkanlıydı. Buna sinir olan 'biz', yani 'çökmüş biz' onlara bağırdık. Erkekler tabii biraz ağzından küfür çıkarmış olabilir;

"Hadi lan yardım etsenize!"
"Hass, bu ne lan!?"
"Lan ne bön bön bakıyonuz!? Yardım etsenize!"
Diye diye bağırıyorduk ve onlar sadece gülüyordu!
Daha sonra Eda kendini toparladı ve konuşmaya başladı.
"Sadece bileklerinize bakın." Demişti sakince Eda.

Her birimizin bileğinde garip garip şekiller vardı. Ardından Berkay bağırdı.

"Lan salak Mert! Gece gece gittin bana dövme mi yaptırdın, gevşek!" Dedi Berkay.
Eda sadece elini alnına vurdu ve Emir'de sırıttı.

Mert'de sanki gerek varmış gibi cevap verdi.
"Lan yok!" Dedi Mert.

Biz hala acı çekerek gülüyorduk ve acımızda hafiflemişti zaten. Yani en azından benim ki. Ama diğeleri de güldüğüne göre onların acısıda hafiflemişti. Hepimizin acısı yavaş yavaş giderken bileklerimizdeki dövme gibi şeylere bakıyorduk. Daha sonra farkettim de Emir ve Eda'nın da bileğinde bizimkine benzer şekiller vardı.

Acımız hafifledikçe şekiller netleşiyordu. Benimki grimsi dalgalardan oluşmuş garip bir şekildi. Tam netde değildi. Aslında kimsenin şekli hala net değildi ama acılarımız geçmişti. -Eda ve Emir'in ki hariç, onlarınki net-

Sinem'de hafif morlarla oluşmuş çiçek gibi bir şey vardı ama bıçak şeklindeydi. Küçük çiceklerde o bıçağı çevrelemişti.

Yağmur'da ise ismi gibi mavi mavi yağmur damlaları vardı, yağmur damlalarının altında ise bir iki tane ok benzeri bir şekil vardı.

Eda'da dümdüz bir silah vardı ve etrafında kırmızı renkte sarmallar vardı. Bir kanı andırıyordu. Daha doğrusu kanlı bir silahı.

Helin'de ise bordo renklerde bir kılıç şekli vardı.

Erkeklere bakınca cidden şaşırdım.

Çünkü Emir'de Sinem'in şekliyle aynı şekil vardı, tek farkı onun şekli yeşil renkteydi.

Berkay'da da Eda'nın şekli ile aynı şekil vardı ve onun rengi de siyahtı. Cidden havalıydı yalan yok.

Yavuz'da, Yağmur ile aynı şekile sahipti. Rengi ise lacivert gibiydi. Çok koyu bir lacivert.

Ve tabii Mert'de de, Helin ile aynı şekil vardı ve rengi pembeydi.

Herkes Mert ile dalga geçmeye başlayınca Emir son bir kez daha gülüp parmağını şıklattı ve rengi turuncuya döndü. O az önce ne yaptı? Mert sevinç çığlıkları atarken herkesin gözüne "Zaa, bak bak, sende bak koca durmuş. Zaaaa." Diye diye gözlerine sokuyordu.

Sıra geldi bu şeylerin gizemine. Hepimiz yere oturduk ve Eda konuşmaya başladı.

"Öncelikle, bu şekiller siz daha doğar doğmaz oluşmuş şekiller. Ama bazı nedenlerden dolayı gizlendiler..." derken Berkay sözünü kesti.

"Hangi mal bu havalı dövmeyi gizler ki?" Dedi Berkay.

Eda elini alnına vurarak devam etti;
"Bilmiyoruz işte Berkay! Neyse ben bu olayı kendim üzerinden anlatayım. Ben ve Emir'in dedeleri çok eski arkadaşlar. Bildiğiniz gibi de biz çocukluk arkadaşıyız. Biz bu tarz yaratıklarla tam beş yaşında tanıştık ve ailemin Gizli Cadı Avcıları olduğunu öğrendim. Emir'in de dedesi eski Cadı Avcıları'nın liderlerinden birisi. Neyse işte o zamandan beri eğitim alıyoruz ve on iki yaşından beri cadılarla karşılaşmaya başladık.  Beş yaşında sizin gibi işaretlerimiz göründü ve her ölen cadıda parladı. Emir'in farklı bir silahı da kamuflaj. Ama sadece renk değişimi. O da zaten dedesinden gelen bir özellik. Böyle işte. Şimdi sizin de işaretleriniz göründüğüne göre size eğitim vermemiz gerekiyor. Ha, bu arada işaretleri aynı olan kişiler ister kabul edin ister etmeyin ama ruhları bir bütündür. İşaretlerinizdeki şekiller usta olduğunuz yada olacağınız silahlardır. Sanırım şimdilik bu kadar yeter. Ağzım kurudu. Berkay bana su getirir misin?"

Dedi ve her şey normalmiş gibi yerdeki minderlerden birine oturdu. Ben ve diğerleri ağzımız bir karış açık Eda ve Emir'e bakarken Mert ve Berkay'ın ağzının çok daha fazla açık kaldığını farkettik. Emir sırıttı ve mutfağa gidip iki bardak buzlu su getirdi. Suyun yarısını Berkay'ın ağzına boşalttı ve Berkay sırılsıklam bir halde uzun saçlarını salladı ve kendine geldi. Ardından bardağın diğer yarısını Mert'e boşaltırken Mert kocaman ağzını açtı ve tüm suyu ağzı ile içti. Ayı.

Diğer su bardağını hepimize doğru atarken ben "Hayır" diyerek elimle kendimi savunurken bana su gelmeyince şaşırdım. Kapalı olan gözlerimi açtığımda herkesin bana şaşkınlıkla baktığını gördüm ve kafamı yukarı kaldırdığımda suyun havada asılı durduğunu gördüm.

Wtf?

Herkes sessiz bir küfür mırıldanırken Mert yüksek seste beklemediğim bir şey söyledi.

"Lannn kankam su bükücü çıktı, ohaaa... Emir, kanka birde ateş atsana belki Avatar falan çıkar!" Dedi Mert.

Şimdi ben ne söyleyebilirim ki?

"Emiiiirr ateş yolla lann!" Dedim. Kızların ve artı olarak Yavuz ve Emir'in  'ciddi misin?' Bakışları altında konuştum.

"Ne yani belki Avatar çıkıcam?" Dediğim anda havada duran soğuk su birden bire üzerime bocalandı. Daha sonra Berkay konuştu.

"Sena, sanırım su bükücüsün baksana darıldı sana." Dedi Berkay.

Gözlerimi kısarak Berkay'a baktım. Bence Mert ve Berkay ruh ikizi çıkmalıydı.

[CADI AVCILARI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin