0.9

984 127 150
                                    


Matematik öğretmenimiz Kim Hyuna dersi anlatmaktayken kolumdan dürtülmemle dikkatimi dersten çektim ve Jisoo'ya verdim.

"Jennie neden gelmedi haberin var mı?"

Jisoo'nun konuşmasıyla gözlerimi devirme isteğim baş göstermişti.
Hem bizi bara götürüyordu hem de yalnız bırakıyordu. Sabah Jennie ile konuşmuştuk ve bana olanları anlatmıştı. Jisoo'nun yaptığı sorumsuzluğu görmezden gelemeyecektim.

"Umrunda mı Jisoo?"

Jisoo bunu söylememle kaşlarını çatmıştı.

"Ne demek istiyorsun?"

Woo bin ile yiyişmek için Jennie'yi yalnız bıraktın.

Demek istediklerim bunlardı fakat ağzımdan çıkan bambaşkaydı. Bu konuyu burada konuşamazdık.

"Demek istediğim unnie giderek sorumsuz biri oluyorsun. Dün Jennie sarhoştu ve sen onu bırakıp gittin. Aradığında da yüzüne kapatmışsın. Dün nerede olduğunu sormaya kalkışmıyorum bile. Zirâ cevap vermeyeceksin! "

"Lisa, bak ben-"

"Kızlar konuşmanız bittiyse derse devam edelim ne dersiniz?!"

Bayan Kim sert çıkan sesiyle cümlesi yarım kalmıştı.

"Özür dileriz Bayan Kim. Bir daha olmayacak."demiştim.
Jisoo da aynı şekilde özür dilemişti.

"Çocuklar size bir haftalık  proje ödevi vereceğim ve ödev eşleriniz olacak."

Tanrım birde bu çıkmıştı. Eminim bir haftam bu ödevi bitirmeye çalışmakla geçecekti. Verdiği ödevler gerçekten zor oluyordu.

Sana el kaldırdığında Bayan Kim favori öğrencisine hemen söz hakkı verdi.

"Bayan Kim ödev eşlerimizi biz mi seçeceğiz?"

Bayan Kim gülümseyerek cevap verdi.

"Hayır, kura ile ben seçeceğim. Birazdan açıklarım."deyip masasına oturmuştu.

Jisoo, Bayan Kim'in dersi bıraktığını görünce tekrar konuşmaya başlamıştı fakat ona engel olmuştum. Onun saçma ve gerçeği barındırmayan bahanelerini dinlemek istemiyordum.
Bana yalan söyledikçe gözümde daha da küçülecekti.

Öğretmenimiz konuşmaya başladığında dikkatimi ona verdim. Umarım anlaşabildiğim birisiyle eş olurdum.

"Bang Chan ve Sung Hae."

"Sehun, Jennie."

"Jisoo ve Hanbin."

"Jungkook ve Yeri."

İsimlerini duymamla kaşlarımı çatmam eş zamanlı olmuştu. Bu ikisinin eş olması demek beraber vakit geçirmeleri demekti. Ve bu durum benim sinir kat sayılarımı arttırıyordu.
Jungkook'a hâlâ onu sevdiğimi itiraf etmiştim. Yapmamam gereken bir şeydi fakat pişmanlık duymuyordum. Tam tersi rahatlamış gibiydim. Onunla uyuduğum gece erken kalkıp okula gelmiştim. Ve bir daha da konuşmamıştım. Yaptığım itiraftan sonra gelip benimle konuşmaması da kalbimi kırmamış değildi. Ona her ne kadar kızgın ve kırgın olsamda onu sevmemi ve kıskanmamı önleyemiyordum.
Sıkıntıyla nefes alıp dinlemeye devam ettim.

"Mark ve Lalisa."

Ödev arkadaşımı öğrendikten sonra Bayan Kim'i dinlemeyi bırakmıştım.
Mark ile eş olmam beni sevindirmişti. Hem iyi anlaştığım bir arkadaşımdı hem de matematiği çok iyiydi. İşimiz baya kolay olacaktı. Bir haftamı harcayacağım ödevi iki günde bitirebilirdim. Tabii Mark'ın yardımıyla.
Mark'a dönüp baktığımda onunda bana bakıp gülümsediğini gördüm. Gülüşüne samimiyetle karşılık verdim.
O sırada kafama fırlatılan kağıtla gülüşüm solmuştu.
Kimin yaptığına bakmak için etrafa baktığımda şüpheli kimse yoktu.
Sıranın üzerine düşen kağıdı elime alıp okuduğumda kimden geldiğini anlamıştım. Jeon Jungkook.

BLOODY ROSE| ROSÈ  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin