~ f i n a l ~

1.3K 116 206
                                    

                          
8 ay sonra

Taksiciye parayı uzattıktan sonra aşağı inmiştim. Önümdeki mezarlığa baktığımda iç çektim. İki can emanet etmiştim oraya.
İlerlemeye başladığımda  beni gören bekçi gülümsemişti. Her gün buraya geldiğim için tanıyordu beni. Gülümsemesine karşılık vermeye çalıştım. Fakat garip bir yüz ifadesinden başka bir şey edinememiştim.
Bu geçen sekiz ayda gülümsemeyi unutmuştum.
Gülümsediğimde aklıma o geliyordu,

Oh Sehun..

Kafamı iki yana sallayarak onun gülen yüzünü zihnimden uzaklaştırdım. Düşündükçe acı çekiyordum.

Mezarın başına geldiğimde kenardaki su ibliğini aldım ve kırmızı gülleri suladım. Gülleri çok severdi.
Onları buraya ben ekmiştim ve çok güzel açmışlardı.

"Ben geldim Chae. Umarım çok bekletmemişimdir."

Cevap gelmeyeceğini bile bile bekledim.O güzel sesini duymayı bekledim.

"Bugün buraya son gelişim. Bir daha bu topraklara adımımı atmayacağım. Amerika'ya gidiyorum Chae. Bir korkak gibi kaçıyorum. Belki sizi kaybetmenin acısı biraz olsun azalır diye gidiyorum. Çektiğim vicdan azabı azalır diye."

Derin bir nefes aldıktan sonra devam ettim. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Daha güçlü bir insan olmaya çalışıyordum fakat bu çok zordu.

"Ben herkesin kendi masalı olduğuna inanırdım. Bunu saçma bulurdun fakat belli etmezdin bana. Üzülüp kırılmayayım diye. Benim de masalım seninki gibi kötü sonla bitti Chae. Evet, ölmedim ama bu yaşadığım anlamına gelmiyor. Solmuş bir gül gibi düşün beni."

Mezar taşına bir öpücük kondurdum.

"Sana bunu yapanlar cezalarını çekti Chae. Huzurla uyuyabilirsin."

Bunu ona her gelişimde söylüyordum fakat bu sözler kendimeydi. Kendi vicdanımı rahat ettirmek içindi.

Gitme vaktim gelmişti fakat gözüm hep az ilerideki mezara kayıyordu.
Oraya hiç gitmemiştim. Yüzüm yoktu. Benim yüzümden gencecik bir hayat solmuştu.
O kendimi suçlamamı istememişti. O kadar yüce gönüllü birisiydi fakat ben hep suçlamıştım. Hâlâ suçluyordum.

İlk ve son kez gidecektim.
Adımlarım sanki bu kararımı bekliyormuş gibi hızla yol alıyordu.

Sonunda hayatımı kurtaran ve beni acıya  mahkum eden adamın mezarına geldiğimde omuzlarını düşürüp oturdum yere.

Ellerimi mezar taşının üzerinde yazılı olan isminde gezdirdim.

"Sehun.."

"Benim kahramanım."

Kahramanımdı o benim. Masalımın kahramanı..

"Özür dilerim. Yaşayamadığın anlar için, nefes alamadığın anlar için özür dilerim Sehun."

Kendime güçlü olacağım  diye söz vermiştim fakat bu mezarın başına ilk geldiğim anda bozmuştum sözümü.

Gözyaşlarım onun için akıyordu.

Her şey onun içindi.
Şuan hâlâ nefes alıyorsam onun içindi. O böyle olmasını isterdi.
Benim için canını feda etmişse benim doya doya yaşamamı istediği içindi.

"Bana hep geçeceğini söylüyorlar. Gün geçtikçe çektiğim acının azalacağını.. Ama öyle olmuyor. Gün geçtikçe içim daha çok yanıyor benim!"

Ağlıyordum. Hıçkırıklarla.

"Gidiyorum ben Sehun. Bir daha mezarına gelemeyeceğim. Affet beni bunun için. Ama bil ki her zaman kalbimde olacaksın."

BLOODY ROSE| ROSÈ  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin