1.2

919 126 92
                                    

Kim Jongin soğumuş kahvesini çöpe atarak sorgu odasına doğru ilerledi.
Yanından geçen çaylak polisi durdurarak merakını giderdi.

"İçeride mi?"

"Evet, efendim."

Jongin polisin omzunu sıvazlayarak sorgu odasına girdi.
Karşısında tedirgin bir şekilde etrafa bakan şüpheli duruyordu.
Böyleleri genellikle en çabuk çözülenlerdi.

Şüphelinin karşısındaki yerini aldıktan sonra dinleme cihazını aktif etti.

"Merhaba Mark ben bu vakanın dedektifi Kim Jongin."

Mark hiçbir şey demedi. Sadece buradan çıkıp gitmek istiyordu. Fakat bunun kolay olmayacağının da farkındaydı.

"Yaptığımız araştırma sonucunda Chaeyoung'un yakın arkadaşlarından biriymişsin."

"Evet, bu doğru."

Kim Jongin yanında getirdiği dosyayı Mark'a doğru itekledi.
"Az önce kan sonuçların geldi Mark. Kanında yüksek oranda uyuşturucu bulundu."

Mark itiraz etmedi çünkü boşuna olduğunu biliyordu.

"Uyuşturucu bağımlısı olmamın Chaeyoung ile ne alakası var? Anlamadım."

Kim Jongin karşısındakinin bu tavırlarına göz devirdi. Bir dedektifi kandırabileceğini mi zannediyordu?

"Boşa kıvırmaya çalışma. Her şeyden haberimiz var."

Mark bir an endişeye kapıldı 'Her şeyden mi?' diye düşündü.

"Ne dediğinizi anlamıyorum."

Kim Jongin ayağa kalkıp masanın etrafına dönmeye başladı.

"Sorgu boyunca anladığım tek şey hiçbir boktan anlamadığın Mark Tuan."
Dedektif olduğu yerde durup gözlerini  Mark'a dikti ve devam etti.

"Tüm yaz Chaeyoung ile beraber olduğunu biliyorum. Ona uyuşturucuya senin başlattığını da. Satıcınız Young Hee her şeyi itiraf etti."

"Hayır! Onu uyuşturucuya ben başlatmadım. Kendisi başladı."

Kim Jongin eski yerini alıp, alayla sırıttı.

"Varsayalım ki sen başlatmadın. Gittiğiniz barda onu sürekli taciz ediyormuşsun görgü tanıkları var."

"O benim flörtümdü. O yüzden birbirimize yakın davranıyorduk."

Dedektif elini sertçe masaya vurdu.

"İşte burada tosladın! Park Chaeyoung  Jimin'e takıntılı derecede aşıktı. Seninle işi olacağını sanmıyorum. Ayrıca Jimin ile mesajlaşmalarında sadece ona ait olduğuna dair tonla mesaj var."

"Chaeyoung'un nasıl bir kız olduğunu biliyorsunuz. Yalan söylüyor!"

"Onun yalancı olup olmadığını öğrenemem fakat senin ne kadar dürüst olduğunu öğrenebilirim."

Mark, dedektifin her konuşmasında gözlerini ondan kaçırıyordu. Fazla endişeliydi. Ve bu onun uyuşturucuya olan ihtiyacını arttırıyordu. Şimdiden nabzının hızlandığını hissedebiliyordu.

Kim Jongin, Mark'a doğru yaklaşıp fısıldayarak konuştu.

"Mark bu tavırlarından bile yalan söylediğini anlayabiliyorum."

Mark gözlerini sıkıca yumdu ve elleri titremeye başladı. Gözlerini açtığında ise mavi lensli gözlerinde kırmızı çanaklar yer edinmişti. Gittikçe titremesi artıyordu.

"BEN BİR ŞEY YAPMADIM. ÇIKAR BENİ BURADAN!"

"Neyin var Mark? Yoksa kriz mi geçiriyorsun?"

Mark kendini kontrol etmeye çalışıyordu fakat başarılı olamıyordu. Krizlerinde onu sakinleştiren iki şey vardı. Chaeyoung ve uyuşturucu. Şuan ikisi de yoktu.

BLOODY ROSE| ROSÈ  ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin