•13

982 70 55
                                    



Elena, Tahran Ulusal Mücevher Müzesi'ne girmek için kapıdan geçti.

Kulaklığı kulağındaydı ve Lush Life dinliyordu.

"Bir günümü, son günümmüş gibi yaşıyorum. Günümü, geçmişim yokmuş gibi yaşıyorum."

Genç kız müzeyi şöyle bir dolaştıktan sonra telefonunu çıkardı ve ekrandaki taç şekline tıkladı. Tıklamasıyla güvenliklerin telsizlerine sarılmaları bir oldu. Birkaç saniye sonra ise insanları dışarı çıkarmaya başladılar.

Elena, müzenin daha tenha bir yerinde olduğundan onu bulmaları birkaç dakika almıştı.

"Hanımefendi, dışarı çıkmanız ge-"

Genç kızın omzuna dokunan koruma, yüzüne CL'in yaptığı özel bayıltıcının sıkılmasıyla sözünü bitiremeden yere yığıldı. Şimdi içerideki tek kişi Elena'ydı. Genç kız sallana sallana Farah Pehlevi'nin Tacı'nı aldı ve eski tahtlardan birinin önüne geldi.

Telefonunu çıkarıp, para işareti olan butona bastı.

Çantasından çıkardığı kalem ile cama bir şeyler karaladı, daha sonra çiğnediği sakızı alıp cama yapıştırdı. Cebinden çıkardığı pırlanta parçasını ise sakızın üzerine yerleştirdi.

Kalemi çantasına geri atıp birkaç metre ilerideki yangın tüpünü eline aldı ve sallanak gidip, pırlantanın üzerine sertçe vurdu. Bu, kırılmaz camı kırabilmesi için tek yoldu. Cam kırıldıktan sonra, yere bıraktığı tacı eline alıp, telefonundan hapishane işaretine basıp, elindeki taçla tahta oturdu. Tacı kafasına yerleştirdi ve beklemeye başladı.

Birkaç dakika sonra, içeri polisler doluştuğunda ise ağzından tek bir cümle çıktı.
"Acele etmeyin."

-

Suho, odasında polis telsizini dinliyordu. Onun görevi adamlara hakim olmak ve polislerden bilgi edinmekti. Bunun telsizi dinlemekten daha iyi bir yolu olabilir miydi?

Ulusal Mücevher Müzesi'nde soygun olduğunu duyduğunda, bunu Kris'e söylemesi gerektiğini düşündü.

Elinde telsizle onun odasına çıktığında, Kris kağıt işleriyle uğraşıyordu.

"Yifan, Tahran'daki Mücevher Müzesi'nde soygun varmış."

Kris kafasını kağıtlardan kaldırıp kaşları çatık biçimde Suho'ya baktı.
"Ne? Orayı biz koruyoruz, nasıl olabilir? Tahran'daki ekibi ara hemen!"

O sırada ise Suho, telsizden gelen başka bir bilgiye dikkat kesilmişti.

"Şimdi ne var?" Kris sorunca Suho, şaşkınlıkla başını ona çevirdi.
"Kore Merkez Bankası!"
"Orayı da biz korumuyor muyuz? Hükümetlerle antlaşmamız yok mu? Hemen bir ekip gönder!"

Suho ise istemeyerek de olsa telsize dikkat kesilmişti.
"Pentonville Hapishanesi!"
"Biri bizim koruduğumuz yerlere saldırıyor, kimin yaptığını bulun yoksa antlaşmalarımız feshedilir."

"Elbette." Suho hızlıca odasına geçerken, Kris ise alnını ovuşturuyordu.

Birkaç saat sonra, sıkılarak televizyonu açtığında karşısına çıkan haber ise, şaşırtıcıydı.

"Bu gün yapılan 3 soygun, ülkeleri ateşe verdi. Elena Wu adlı kızın yaptığı soygunlar, dudak uçuklatacak yerlerdi. Genç kızın, dünyanın en iyi korunan yerlerinin güvenliğini nasıl hacklediği bilinmiyor ama yarın yapılacak olan duruşmasında hapise atılmasına kesin gözüyle bakılıyor."

Lovely But Dangerous |PCY OC|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin