Geldiğimiz restoranda karşılıklı oturuyorduk .Söylediği kırmızı şarap ve biftekler önümüzde ki yerini almıştı ,buraya gelene kadar pek konuşmamıştık asansörün önünde onu onayladığım da beni corvetteine bindirip daha önce gelmediğim şık ve lezizi biftek yapan yere ,getirmişti .Şarabımdan bir yudum alıp bardağı masaya usulca bıraktım, siyah irisleri yine gözlerime kitlenmişti '' Seni daha iyi tanımak istiyorum Jimin'' naif sesi kulaklarıma ulaştığında sessizce yutkundum '' Hakkımda pek merak edilecek bir şey yok Bay Jeon '' onu yanıtlayıp bardağıma uzandım '' Jungkook'' dikkatimi yeniden ona verdiğimde ne dediğini anlamamıştım '' İş dışında sadece Jungkook de '' kafamı onaylar biçimde salladım '' Bana hoşlandığın şeyleri anlat '' afallamıştım neden beni merak ediyordu ki '' Genelde dans etmeyi seviyorum , yalnız kalmayı ve kitaplarla vakit geçirmeyi severim , ingiliz edebiyatı beni kitaplara aşık eden tek şey '' cümlemi bitirdiğimde başımı önüme eydim.Tanrım!! beni utandırıyordu gözlerini benden hiç ayırmıyordu
'' Seni ingiliz edebiyatına bağlayan yazar kim ? '' derin bir nefes çekip hafifçe gülümsedim '' Henry Fielding '' kıkırtısı kulaklarıma ulaştığında dudaklarımı ısırdım '' George Orwell diye tahmin etmiştim'' aslında o yazarın kitaplarına da tutkundum ama Henry bambaşkaydı benim için '' Yanlış tahmin '' onun gibi bende kıkırdadım '' Bana ailenden bahset '' şarabımdan bir yudum daha alıp irislerimi ona kitledim,neyi merak ediyordu ki '' Babam ben yedi yaşımdayken ölmüş ,üvey babam Dong-wook beni o büyüttü ,annemle birlikte Seattle de yaşıyorlar .Annem iflah olmaz bir romantiktir '' gülümseyip arkama yaslandım .'' Peki ya sen ,sende romantikmisin' dedi.'' İngiliz edebiyatı seviyorum olmak zorundayım '' bir şeyleri tartıyormuş gibi kafasını sağ yatırdı ve yüzümü inceledi '' Peki siz '' kafasını sağ sola salladı '' Romantizim pek bana göre değildir'' kafamı yavaşça salladım .'' Artık kalksak olur mu? Arkadaşıma bir şeyler içmek için söz vermiştim de '' başını onaylar şekilde salladı, cebinden çıkardığı haddinden fazla parayı masanın üzerine bıraktı ve ayaklandı onunla birlikte ayağı kalkıp yanında ilerlemeye başladım. Dışarı çıktığımızda valenin çoktan getirdiği corvette adımladık . Arabaya yerleştiğimde gözlerimi yanımdaki bedende gezdirdim koyu kahve tutamları anlını kapatıyor ve siyah irislerini gölgeliyordu , kalemle çizilmiş gibi olan burnu ve sert yüz hatları nefesimi hızlandırdı ,kiraz kırmızısı ince dudaklarının altındaki küçük beni onu öpme istediğimi tetikliyordu beyaz tenini ve fit fiziği giydiği takımın altından bile belli oluyordu. Mitolojik bir tanrı olduğundan şüphelenmeye başlamıştım.Uzun sürmeyen bir araba yolculuğundan sonra şirketin önüne gelmiştik ,ona doğru dönüp '' yemek için teşekkür ederim Jungkook'' dedim dudaklarımı dişleyerek odağı dudaklarıma kaydığında yutkundum yavaşça bakışlarını gözlerime çıkardığında '' Benim teşekkür etmem gerek bana eşlik eden sendin '' hafif bir tonda kıkırdadım '' artık gitmeliyim ,yeniden teşekkürler '' kafasını sağladığında arabadan inip nefesimi düzenlemeye çalışarak Jeepime ilerledim ,arabaya yerleşip hızlıca çalıştırdım .Onda faklı bir şeyler vardı.Telefonumu alıp Taeye konum için mesaj attım,birkaç dakika sonra yanıt gelince buraya çokta uzak olmayan mekana doğru sürdüm .
.............
Mekandan içeri girdiğimde yoğun alkol ve sigara kokusu genzimi yaktı .İleride bulanan bar taburelerinden birine oturdum ,barmen yavaşça bana yaklaştığında da '' coruba rom'' değip arka cebimdeki böğürtlen aromalı sigaramı çıkartım , dalı dudağıma götürüp çakmağımla ucunu ateşledim ciğerlerime inen zehirli dumanla gevşemiş hissediyordum , önüme konulan bardağı dudaklarıma götürüp acı sıvıdan bir yudum aldım birkaç dakikadan sonra yanıma yaklaşan bedene gülümsedim ,bana sıcak bir sarılma verip barmene '' Sangria '' dedi . '' Civcivim ilk iş günün nasıl geçti dökül hemen '' neşeyle şakıdığında kıkırdadım '' Kaplanım pek birşey yok ,ımmm sadece '' lafı dolandırmaya çalıştığım da çığırdı '' ANLAT LAN !! '' işte sevimliliği buraya kadardı '' tae sadece ımmhh '' kaşlarını çatıp yüzünü yüzüme yaklaştırdığında gözlerimi devirip '' patronumla yemeğe çıktım '' tek nefeste söyleyip bardaktaki kehribar renkli sıvıyı dikledim gözleri hayretle büyürken '' Yattınız mı yoksa '' fısıldayarak söylediği şeyle kafasına birtane geçirdim '' aptal!! hayır sadece yemek yedik '' vurduğum yeri okşarken '' eee!! yatmadınızmı civcivim hala rahibemi yani '' gözlerimi birkez daha devirip konuyu kapatmasıyla ilgili birşeyler mırıldandım bakir olmamı bukadar abartmasını sevmiyordum . Bir saat kadar ettiğimiz sohbetten sonra eve gelmiştim hızlı bir duş alıp yatağıma yerleştim.Hala aklımda konuşmalarımız dönüp duruyordu her çalışanıyla yemeğe çıkarmıydı yada onlarla ilgili şeyler soramıydı yoksa ben farklımıydım aklıma dolanan soruları kovalayıp gözlerimi kapadım .Buna zaman karar göstericekti.
(UMARIM SEVERSİNİZ 🍥😚)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Be The Boss
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar.Şiddetle son bulur.Ölümleri olur zaferleri.Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.