Silahlar ve güller
Şeytana aşık olmak. Nehrin ferahlatıcı suyundan çıkıp, dağ evine dönmemizin ardından Jungkook'un aldığı telefonla apar topar yola koyulmuştuk . İş hakkında olduğunu söyleyip geçiştirmişti beni.
Şimdiyse yolcu koltuğunda son sürat gittiğimiz yolu izliyordum. Aklımda dönüp dolaşan nehirdeki anlatığı şeyler sularımı bulanıklaştırmıştı. Çünkü kalbimdeki ve kafamdaki düşünceler birbirinden tamamen zıttı. Söylediklerini geri alamazdı bende onun acılarını ondan alamazdım.
Telefonumdan yükselen bildirim sesiyle , elimi cebime attım. Ekranımda gördüğüm bilinmeyen numaradan gelen mesajla kaşlarım çatıldı. Ekran kilidini hızlıca açıp gelen mesaja tıkladım.
Bilinmeyen: Jungkook dan uzak dur . Kendi iyiliğin için.
Ben: Kimsin ve ne saçmalıyorsun ?
Bilinmeyen: O bir katil !
Ben: Ne, ne dedin!!
'' Kiminle konuşuyorsun ? ''
Sesi kulaklarıma geldiğinde hızlıca telefonumu göğüsüme bastırdım. Yüzümün bebem beyaz kesildiğine emindim. Siktir!! O mesaj bir saçmalıktı öyle değil mi?
'' H-hiç s-sadece Taehyung ''
Bana garip garip bakıp yola geri döndü.
'' İyi misin? Korkmuş görünüyorsun.''
Evet! Korktum seni götten bacak , bir katil olduğun hakkında aptal bir mesaj aldım çünkü.
'' Taehyung aptal bir şaka yaptı sadece iyiyim .''
Onaylar bir mırıltı çıkarıp dikkatini tamamen yola verdi. Telefonumu göğüsümden çekip tekrar eden mesajı okudum.
Bilinmeyen: Ondan uzak dur. Kendi iyiliğin için.
İşler daha garipleşiyordu ve ben yoldan çıkmış bir kamyon gibiydim. Sadece onu istemiştim ama sanırım asla benim olamayacaktı şimdiyse hayatımda ilk kez bir ikilemle karşı karşıyaydım.
***************************************
Arabayı iki katlı evimin önünde durdurdu. Nerdeyse bir kaç kelime dışında hiç konuşmamıştım yol boyunca. Korku değildi içimdeki huzursuzluğun nedeni sadece merak , küçük , azıcık bir miktar merak.
'' İşim uzun sürmez. Seni almaya gelmeli miyim?''
'' Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. ''
Kafasını salladı ve dudaklarıma doğru uzandı, bir kaç dakikada olsa bende güzel bir öpücük aldı.
'' Seni seviyorum.'' dedim. Dudaklarımdan ayrıldığında.
'' Öyleyse çok özle beni.''
Buruk bir kıkırdama bırakıp arabadan indim. Arabanın ara sokakta yok oluşunu izlerken aklımdaki sorulara küçük yanıtlar arıyordum kendi çapımda. Eve geçip kendimi odama attım hızlıca. Aklımdaki soruları cevaplamak için bir gerekti bana ama kim ?
İzlediğim bir dizide şeytana aşık olan kadın aklıma geldi.Peki şimdi o kadını neden daha iyi anlıyormuşum gibi hissediyordum. Lucifer , eğer beni duyuyorsan lütfen kanatlarını Jungkook'un üzerine örtmeyi kes.
Telefonumu alıp sosyal medya mecralarında gezinmeye başladım. Yatakta cenin pozisyonunu almış önüme gelen fotorafları inceliyordum.Sayfada gördüğüm Jin hyung ve eşi kadraja gülümsemişlerdi. Bir dakika!!!! Tabi ya !! Jin hyung ondan yardım isteye bilirdim.
Hızlıca yatakta doğrulup numarayı tuşladım. Bir kaç saniye sonra Jin hyung telefonu açmıştı.
-Selam chim!
-Hyung yardımına ihtiyacım var.
Kısa olduğu için üzgünüm 😔
🕯Çokça sevin 🕯
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Be The Boss
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar.Şiddetle son bulur.Ölümleri olur zaferleri.Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.