Alarmın sesiyle gözlerimi araladım ,yataktan doğrulup çıplak ayaklarımı soğuk parkeyle buluşturdum.Yumruk yaptığım ellerimle gözlerimi ovuştururken hala çalmakta olan alarmı susturup banyoya adımladım hızlıca günlük rutinimi tamamladım , banyodan ayrılıp şifonyerdeki telefonuma uzandım . Gelen bildirimlere göz gezdirirken mutfağa doğru yürüdüm. Tae ye ilk günü için şans mesajı atıp , kahve makinasını çalıştırdım .Birkaç dakikada hazırladığım atıştırmalıklarla ,kahvemi çabucak yiyip odama geri çıktım . Bu gün Jungkook 'un evine gidiceğimiz için günlük kıyafetler giymeyi planlamıştım .Dolabımın karşısına geçip kapakları araladım gözüme ilk çarpan buz mavisi kotla , siyah sweatshirtü üzerime geçirip ,saatimi ve bir kaç takımla kendimi kısıca süsleyip telefonumu ve araba anahtarımı ceplerime sıkıştırdım . Çizim çantamı da omzuma geçirdiğimde sanırım hazırdım . Evden çıkıp ,arabama yerleştim. Minanın gönderdiği adrese göre yol alırken müzik çalardan yükselen şarkıyı mırıldandım. Yaklaşık olarak bir saat sonra ev olduğu söylenen ama tamamen şağeseri andıran yapının önünde durdum . Yapının karşısında nutkum tutulmuştu böyle bir evde oturmam için kıçımı bir milyon insana satmam gerekirdi sanırım.
Bahçeden içeri girip geniş havuza göz gezdirdim. Jungkook un bu havuzda yüzdüğü sahneler gözümde canlanırken , vücudumdaki kanın yanaklarıma hucum ettiğinin hissediyordum. Büyük bahçeyi kat edip zile bastım çok geçmeden kapıyı açan orta yaşlı kadınına gülümseyip içeri adımladım . Orta yaşlı kadın beni tasarımcıların ve jungkook un buluduğu odaya kadar getirdi ve yanımdan uzaklaştı , kapıyı aralayıp içeri girdiğimde gözlerin bana çevrilmesi bir oldu . Kısık bir ' 'merhaba ' fısıldadıktan sonra boş koltuklardan birine oturup çantamdan çizim tahta mı ve kalemlerimi çıkardım .Dün tanıştığım tasarımcılardan biri olan Heychan yanıma gelip sevimlice gülümsedi '' Jimin , nasılsın ?'' şirince şakıdığında kıkırdadım '' iyiyim Heychan , Bay Jeon nerde '' dedim.'' Sen gelmeden önce telefonu çaldı ve konuşmak için çıkmıştı '' anladığım belirtmek için kafamı salladım .Bana konuştukları ve akıllarında olan taslakları anlattı o sırada açılan kapıyla kafamı oraya çevirdim.Spor kıyafetlerinin içinden fit olduğu belli olan fiziğiyle içeriye giren bir adet jungkookla yutkundum .Kim ne derse desin o bir tanrıydı , bir kaç adımda odanın ortasında durup yapmamız gereken iş bölümlerini anlattı.Bu işte kendininde çizim yapıcağını söyleyip duvar kenarındaki masaya yerleşti . Herkes işe gömüldüğünde ben hala gözlerimi ondan almaya çalışıyordum .Masaya doğru eyilmiş , dirseklerini yasladığı için gerilen tişötü ve ortaya çıkan kasları nefes kesici bir ortam sunmuştu bana , elinde tutuğu kalemi beyaz kağıtta kaydırıyor ellerinindeki damarları göz şölenine davet ediyordu . Dikkatini kağıda verdiğini belli edercesine kıstığı gözleri ve uzun kirpikleri , iyice uzamış kahvenin en koyu tonu saçlarıyla dudaklarımı ısrmama neden oluyordu.Kafasını aniden kaldırdığında göz göze geldik .Başımı hızlıca önümdeki tahtaya çevirdim , yanaklarımın kızardığından emindim bir daha yüzüne bakamıyacağıma emin olduğum gibi .Önümdeki kağıda odaklanıp Heychanla fikir alışverişi yaparak geçirdiğim iki saatin ardından tuvalete gitmem gerektiğiyle ilgili bir kaç şey fısıldayıp yeni arkadaşımın yanından yavaşça kalktım . Jungkook 'un bana baktığını biliyordum ama onu öyle süzdükten sonra birdaha onunla gözgöze gelme ihtimallerinden kaçınıyordum. Kapıyı açıp dışarıya çıktım gözlerim hizmetli olduğunu düşündüğüm kadını aradı ama onu görememiştim. Üst kata çıkan merdivenleri gözüme kestirip oraya doğru yürüdüm , üst kata çıktığımda bu evin cidden kocaman olduğunu bir kere daha anlamıştım . İlk gördüğüm kapıya gelip araladım , burası bir misafir odasıydı kapıyı geri kapatıp yanındaki kapıya irelledim ve kapıyı açtım tanrım burasıda değildi . Kolidorda ki bütün kapılara bakmıştım spor malzemeleriyle dolu odadan tut kütüphanesine kadar hepsini görmüştüm ama tuvalet yoktu . Bir üst kata çıkan merdivenleri gördüğümde hızlıca oraya ilerledim umarım aradığım yeri orda bulurdum . Merdivenleri tırmanmayı bitirdiğimde bu katta sadece iki oda olduğunu gördüm siyah mat bir kapıyla bordo kapı bana göz kırpıyordu . Siyah odanın kapısını açtığımda buranın onun odası olduğunu anlamıştım havada asılı kalmış onun kokusuyla kapıyı hızlıca geri kapadım. Bordo kapıya yöneldiğimde içimdeki huzursuzluk yüzünden hızlıca kulbunu kavrayıp kapıyı sonuna kadar araladım. Gördüklerimle gözlerim büyüdü .Tanrım !!! kırmızı duvarlarda asılı olan aletlere ve odanın ortasında bulunan büyük siyah örtülü yatakla yutkundum. İstemzice, kocaman olan odanın içine doğru adımladım .Duvardaki demirli yerden sarkan deri ve püskülleri olan şeye bakarken ne olduğunu merak eden tarafımla ona doğru yöneldim . Parmakları deri püsküllerde gezdirdim nutkum tutulmuştu ve ne düşüneceğimi bilemiyordum diğer duvarlarda asılı duran işkence ağletlerine bezeyen şeylere bakarken kollarımı bedenime sardım .Yatağanın yanındaki kırmızı şifonyere benzeyen şeyin üstünde duran göz bağlarına yaklaştım .Siyah olanı elime alıp gözlerimi üzerinde gezdirdim .O bu şeylerle ne yapıyordu , sadistmiydi yoksa yada işkenceci . ''Aradığın şeyi buldun mu ?'' arkamda duyduğum sesle yerimden sıçrayıp , göz bağını elimden düşürdüm. Titreyen bedenimle yavaşça ona doğru döndüm girişteki duvara yaslanmış kollarını göğüsünde birleştirip çattığı kaşlarıyla bana bakıyordu.Korkudan dolan gözlerimle sesimi bulmaya çalışıyordum . Bana doğru yürümeye başladığında titreyen dudaklarımla '' B-ben tuv-tuvaleti arı-arıyordum '' kekelemekten kuramadığım cümlenin sonunda dibime kadar girmişti . Başımı aşağı eymiştim aradaki boy farkından göğüsüne geliyordum zaten elini kaldırıp çenimi kavradı ve başımı sertçe kaldırdığında yanağıma süzülen göz yaşımı kontrol edememiştim . Bakışları yanağımdan süzüle göz yaşına kaydığında çenesinin kasıldığını gördüm .Çenemi daha çok sıkıp bana daha çok yaklaştığında nefesimi tutum, sanırım altıma kaçırmıştım. '' Eğer burda gördüklerini başkasından duyarsam ölmek için bana yalvarırsın'' kurduğu cümleyle dudaklarımdan kaçan hıçkırığı durduramamıştım.'' Beni duydunmu Jimin '' çenemi daha çok sıkıp diğer eliylede bileğimı sertçe kavradı'' Ca-canımı yakıyorah-sun '' inlemeyle çıkan cümlemle gözlerini kıstı, tek tek akan yaşlar yanaklarımı ıslatmıştı. Tutuşunu gevşetip yanağıma hafif bir öpücük bıraktı dudaklarını sakince dudaklarıma kaydırıp silik bir öpücükte oraya bıraktı , dudaklarını yeniden hareketlendirip kulağıma kadar geldi fısıltı gibi çıkan sesiyle ''Jimin-ah daha hiçbirşey yapmadım '' sertçe yutkundum '' Gitmek mi istiyorsun '' dudaklarından dökülen kelimelerle başımı salladım '' Ozaman küçük sırrımızı kimseye söylememelisin anlaştıkmı '' başımı yine onaylar bir şekilde salladığımda beni bıraktı ve geriye doğru çekildi. Hızlıca yanından geçip kapıya yaklaştım arkama baktığımda hala orda öylece duruyordu '' Sen ne-nesin... sadist mi ?'' .Omzunun üzerinden bana baktı. '' Ben dominantım ''
(öldüm)
(🍥Sevmeniz dileğiyle 🍥)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Be The Boss
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar.Şiddetle son bulur.Ölümleri olur zaferleri.Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.