Jin hyung yanıma geleli yarım saati aşmıştı ve şuan bana anonimden gelen mesajları okuyordu. Yüzündeki hareketsiz mimiklerden onun bu olay hakkında bilgi sahibi olduğunu anlamıştım lakin şimdi bana ne söylerse söylesin içimdeki bu kaygıyı yok edemeyecekti.
'' Jimin düşündüğün gibi değil ''
Telefondan yansıyan ışık yüzünün yarısını daha çok aydınlatmıştı ama odaya çöken karanlık auraya engel olmadı bu aydınlık . Gözleri dolmuş ve dudakları hafif aralıktı.
'' Bak sana her şeyi anlatırım ama lütfen ondan ayrılma. Onun haberi yok ama ona iyi geliyorsun.O aptal bunu anlayamaz Lütfen..Jimin lütfenn .''
Donuk bakışlarımı ondan hiç çekmedim. Saçmalık, o herif kendi başına mükemmeldi zaten bana ihtiyacı yoktu , ondan ayrılamazdım onun bana değil benim ona ihtiyacım vardı.
'' Anlat lütfen ''
Derin bir soluk çekti içine , sanki anlatacaklarının ağırlığını bana yüklemek istemiyor gibi kaygılıydı tavırları. Telefonu önündeki masaya yavaşça bırakıp ellerini birbirine kenetledi.
'' Onu evlat edinildiğini biliyormusun yada o sikik yerde yaşadıklarını ''
Onaylar şekilde başımı salladım. Gözlerine bir kaç pırıltı geldi ve bana güzelce gülümsedi.
'' Demek ki sana güveniyor. Yoksa kimseye anlatmaz, ben bile Namjoon'dan öğrenmiştim. Aramızda kalsın sanırım Jungkook benden pek haz etmiyor.''
Ufak bir gülümsemenin yüzümde belirdiğini sonradan fark ettim. Bana güvenmesini umuyordum belkide çoktan başarmıştım.
'' Jimin ben Namjoon' la evlenmeden önce Jungkook kolay şeyler atlatmadı. Bayan Kim öldükten sonra öyle kötü şeyler yaptı ki Bay Kim onu çokça hapishaneye girmekten kurtardı ama son yaptığı şey herkesi derinden etkiledi Jimin. ''
Jin hyungun sesi gece cama çarpan ve sizi korkutan kuru ağaç dalları gibi titretiyordu içimi , söyleyeceklerindenmi yoksa duyduklarımdan sonra o adam hala aitmiş gibi hissedeceğimden mi korkuyordum bilmiyordum. Bir soluk çekti nefesi tükenmiş ciğerlerine ve devam etti.
'' Onu küçükken tecavüz eden adamı aramaya başladı. Avının peşine düşen bir avcı gibi araştırdı onu ve sonunda buldu. Adamın senin yaşlarında bir kızı vardı ve eşi bir trafik kazağasına kurban gitmişti. Son zamanlarda bize sürekli bir şeyler söylüyordu '' Ruhum ve kalbim savaşta ama her ikisi de galip gelemiyor.'' O zaman öyle tedirgindik ki Bay Kim ona evden çıkmama yasağı koymuştu bir süreliğine . O gün hala hatırımda Jimin. Aralık ayının en soğuk günüydü Jungkook arkadaşlarıyla dışarıya çıkmıştı........yani biz öyle sanıyorduk . Geç saatlerde eve döndüğünde beyaz göleği kanla kırmızıya boyanmıştı . Yüzündeyse sadist bir gülümseme vardı içimi hala ürperten bir şey söyledi '' Onu becerdim '' . Bay Kim arkasını yine temizledi ve onu yut dışına yatılı bir okula gönderdi. Bunları benden duymamalıydın üzgünüm.''
Hiç bir şey söylemedim..... söyleyemedim. Jin hyung bir süre daha yanımda oturduktan sonra yanımdan ayrıldı. Ağır adımlarla arka bahçedeki verandaya çıktım. Rüzgarın uğultusu dallarla buluşurken ağaçlar geceyi boyayan fırçalar gibiydi. Kanla dolu damarları anımsatan kuru dallar ay ışığında simsiyah görünüyordu.
Geceye bir nefes bıraktım , bıraktığım sıcak nefes küçük bir bulut gibi önümde birikti. Havalar git gide soğuyordu. Dudaklarımı yavaşça yalayıp , aklımdaki fikirle soğuk verandayı terk edip salona geçtim. Masada duran telefonumu alıp kendimi koltuğa bıraktım üzerimdeki ağırlık sanki nefesimi kesiyordu , telefonumun tuş kilidini hızlıca açıp mesaj kutusunu geçtim. Bilinmeyenden gelen mesaj bölümüne geçip klavyede parmaklarımı hızlıca gezdirdim.
Ben: Ölen adamın kızı sensin değil mi?
Çok geçmeden içimi sızlatan kısa bir geri bildirim aldım.
Bilnmeyen : Evet!! Benim..
Terk edilmiş bir kasabada geceler kimsesizdi , güneş yok oldu , ay sabah olunca doğdu. Boş bir arazide bir yer değirmeni döndü, döndü , döndü.......
Ve düştüğünde kimse seni fark ediyor gibi görünmüyordu........
DÜŞÜNCELERİNİZ BENİM İÇİN ÖNEMLİ🧨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Can Be The Boss
FanfictionŞiddetle başlayan hazlar.Şiddetle son bulur.Ölümleri olur zaferleri.Öpüşürken yok olan ateşle barut gibi.