8

1.8K 151 47
                                    

Harry'nin gözleri yatakta uyuklamakta olan çocuğun odaya giren ışıkla birlikte güzelleşen kıvrımlarında gezindi. Bu kadar sessiz ve savunmasız olduğundan mı bilmiyordu ama mükemmel görünüyordu. Kapalı göz kapakları,uzun kirpikleri,dağılmış saçları,kırmızılaşmış dudakları,inip kalkan göğsü...Her bir detayını doyana kadar izlemek sonsuza dek sürebilirmiş gibi geliyordu.

Louis'nin gözleri kıpırdadığında Harry geri çekilerek yataktan biraz uzaklaştı. Onu izliyor olduğunu düşünmesini istemiyordu. Gözleri tamamen açılan Louis üzerinde tek bir kıyafet olmadığını ve ellerinin kelepçelendiğini fark ettiğinde kararsızca baktı. Bir süre önce giydiği külot yerde duruyordu. Islak ve yırtılmış.

"Dördüncü orgazmdan sonra uyuya kaldın. Bir saate yakın süreden beri uyuyorsun." Louis cevap vermeden Harry'ye bakmak için kaldırdığı boynunu geri yatırdı. Tükenmiş hissediyordu. "Duş?"

"Kalkabileceğimi zannetmiyorum. Her tarafım ağrıyor."

"Küveti doldurabilirim."

"Belki. Kelepçe?"

Harry gülerek ayağa kalktıktan sonra banyoya girdi. Louis suyun açılma sesini duymuştu. Biraz sonra Harry tekrar içeriye gelerek çantasını kurcalamaya başladı.

"Aslında seni bütün bir hafta böyle tutabilirim." Louis'ye yaklaşarak bulduğu anahtarla kelepçeyi açmayı başarmıştı.

Louis en basit hareketi bile bir saatte yapacak kadar yorgun,halsiz ve de tembelken birden onu taşıyan güçlü kollarla beraber havalandığını hissetti. Ona sıkıca sarılması düşeceğinden korkarak yaptığı hızlı bir refleksti. "Merak etme düşürmem." Harry onu küvete kadar taşıyıp bıraktıktan sonra kendi üstünü çıkararak arkasına yerleşti.

"Yani böyle mi duracağız?"diye sordu Louis. Harry'nin göğsüne iyice yaslanmışken halinden oldukça memnun görünüyordu oysaki.

"Nasıl?"

"Sarılır gibi bu tuhaf. Fazla yakın."

"Bir saat kadar önce içindeydim Louis."

"Aynı şey değil." Harry onu susturmayı umarak kollarını etrafına sararak kendine çekti. Aleti Louis'nin kalçalarına değerken herhangi bir konuşmayı sürdürmek zordu.

"Beni boğuyorsun."dedi Louis. Suyun içine biraz daha gömülmüştü.

"Huysuzlanmayı bırak. Yoksa seni gerçekten boğarım." Dişlerini Louis'nin boynunda gezdirdi. "Aşağıya inmek ister misin? Pizza söylemişler. Belki film de izleriz."

"Asla. Herkesin sesimi duyduğuna eminim. Bir daha kimsenin yüzüne bakamam. Belki de şimdi buradan gitmeliyiz."

"Ana fikir buydu zaten."

"Rezil olup buradan gitmek istemem mi?"

"Hayır. Bahsettiğim şeyi gayet iyi biliyorsun." Harry bunun tuhaf bir sahiplenme olayı olmadığını elbette biliyordu. Bir tür heyecan ya da fanteziydi.

"İncinmiş zavallı egonu onarmaya çalışman mı?"

Harry'nin kucağındaki çocuğun saçlarında gezinen elleri bir saç tutamını sıkıca kavrayarak başını zorla geri yatırmasını sağladı.

"Özür dile."

"Dilemezsem ne olur?" Sertçe çekilen saçları konuşmasını kolaylaştırmıyordu.

crazy to love youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin