11

1.4K 143 154
                                    




Harry onu mutfaktaki üst raflardan birine ulaşmaya çalışır halde gördüğünde yanına giderek onu belinden kavradı ve yukarıya kaldırdı. Louis kaşlarını çatarak homurdansa da istediği kahvaltı gevreğine ulaşmıştı.

"Bunlar hep senin başının altından çıkıyor öyle değil mi? Sanki aşağıda yeterince yer yokmuş gibi. Bir daha bir şeyleri yukarıda görürsem seni öldürürüm." Louis ciddi bir sinirle onu tehdit ederken Harry iki elini teslim olduğunu gösterir gibi kaldırdı. Sürpriz yaparak bir adımla Louis'yi tezgahla arasına sıkıştırdığında kolları arasındaki çocuk tereddütle etrafına baktı.

"Zayn görecek."

"Görsün. Zaten her şeyi biliyor." Harry onu ikna edebileceği umuduyla sıcak nefesini yaklaştığı boynuna üfledi. Louis hareketsiz bir şekilde durmaya devam ediyordu.

"İstemiyorum."

"Bana ne yaptığını görmüyor musun?"dedi Harry. Pantolonunun ön kısmını gözleriyle işaret ederken.

"Birazcık beklemekten zarar gelmez Harry." Birazcık mı? Harry geri çekildiğinde ona sinsi gözleriyle bakarak önünden çekilen Louis'ye karşı bir kere daha iç çekti. Bunu da o kazanmıştı. Her zamanki gibi. Bir şeyler o istediğinde olur,o istemediğinde ise olmazdı.

Yine de onu gördüğü nadir zamanlardan biriydi. Zamanı kaçmasına engel olabilecekmiş gibi beyninde yakalamaya çalışıyordu. Onun her bir mimiğini,gözlerini,bakışlarını,yüz hatlarını,çizgilerini,yüzüne düşen gölgeleri zihninde tekrarlayıp duruyor ve hiç silinmeyecek bir anıya dönüştürmeye çalışıyordu. Belki de başından beri yaptığı buydu sadece şimdi bilinçli bir şekilde yapmaya başlamıştı.

"Neye bakıyorsun?"

"Hiç." Harry fark edildiğini anladığında başka yerlere bakmaya çalıştı.

"Bana öyle bakma. Sana istediğini bir süre vermezsem bir dahakine daha istekli ve azgın olursun. Bu da benim hoşuma gider." Dediği her kahvaltıda söylenen basit bir şeymiş gibi ardından bir kaşık dolusu gevreği ağzına tıkayarak yanaklarının şişmesine neden oldu.

"Senin için her zaman fazlasıyla istekliyim." Harry ona yaklaşarak fısıldadı. Louis karşılığında ona gülümseyerek çantasını omzuna atmış ve özel şöforünün-bu kişi Harry'nin ta kendisiydi-arkasından gelmesini beklemişti.

Akşam olduğunda ve Harry eve vardığında her yer yine sessizdi. Huzurlu sessizliğin bu kadar rahatsız edici olabildiğine inanamıyordu. Onun sesini istiyordu. Agresif cümlelerini,alaylı bakışlarını,kahkahalarını istiyordu.

Zayn bile onun bu durumuna acımış olacak ki akşam dışarı çıkmayı teklif etmişti. Harry dışarıdan hissettiklerinin bu kadar görünür olmasından nefret ediyordu. Gürültüyle düşüncelerini bastırmanın pek işe yarayacağına inanmıyordu. Yine de denemeye değerdi. Zayn'in ısrarları ve ikna etme çabalarının da buna katkısı olmuştu. Bir yerde bir şeyler içmek ve belki de birileriyle konuşmaya çalışmak iyi bir fikir olabilirdi.

"Şuradakine ne dersin? Buraya geldiğimizden beri sana bakıyor." Harry Zayn'in gösterdiği tarafa baktıktan sonra yüzünü buruşturdu,başını hafifçe iki yana sallayarak öne eğdi ve elindeki şeffaf içkiye baktı.

"Hadi ama deneyeceğini söylemiştin. Bu kadar çekingen olma."

Harry hiçbir zaman çekingen olmamıştı ki. Fakat her yeri kaplayan mavi ışıklar ona tek bir şeyi hatırlatabilirdi. Bu geçici,diye düşündü. Biraz sürecekti ve sonra geçecekti.

crazy to love youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin