Bölüm güzel geldi arkadaşlar. Hazır mıyız? Herkes kemerlerini bağlasın benden söylemesi.
-
Çağrı'dan;
Aşağı indiğimde Serhat beni bekliyordu. Az önce hissettiklerimin yanlış olduğuna karar verdikten sonra yüzüne baktım. Bu elektriği hissetmeme rağmen geri adım atmadığım için kendimi suçluyordum. Yaşanacak yanlış bir şey ikimizin arasına bir duvar çekebilirdi. Ve en yakın arkadaşıma bunu yapmaya niyetim yoktu.
Arabayla geldiğimiz için kısa süre süren yolculuktan sonra sahildeydik. Yürürken etrafta eğlenen insanlara bakıyorduk. Gülerek sohbet ederken hava çok iyi gelmişti.
"İtalya'ya gitmek istiyor musun hala?"
Omuz silkip "Sadece orada yaşamayı düşünüyordum ama gidip görünce evimin burada olmasını istediğime karar verdim. Mezun olunca işler nasıl gider bilemiyorum ama şimdilik yuvadan uçmuyorum." diye yanıtladım. Benim için onlardan uzaklaşmak çok zor olurdu.
"Bana sorarsan uçma zaten ama ister istemez hayal edemediğimiz yerlere sürükleniyoruz." Uzaklara bakarak konuşmuştu. Kim bilir neler geçiyordu aklından?
Kimler geldi, hayatımdan kimler geçti; hiçbirisi hasretini gidermedi.
"Ama iyi yanı da bu herhalde. Bitti sanıyorsun, bakıyorsun yeni başlamış. Sürüklenince boğulduğunu sanıyorsun, sonra kendini kıyıda buluyorsun." Onu ölçer gibi baktığımda kısa bir gülüş belirdi yüzünde. Tam olarak gülüyor gibi değildi aslında.
"Bazen de uçuyorsun, her şey yolunda gidiyor; bir bakıyorsun yere çakılmışsın." Hüzünle gülümsedim. Pilot olamayışından bahsediyordu. Askeri pilot olma ihtimalini düşününce bile göğsü sıkışan bana ise söyleyecek çok az şey kalıyordu. Ailesi de gönülsüz olmasına rağmen onu sürekli desteklemişti.
Bankta ona doğru biraz yaklaşıp bir elini ellerimin arasına aldım. Gözleri kısa bir süre beni bulup önüne döndü. Olabildiğince güçlü tutmaya çalıştığım sesimle "Ne var biliyor musun? Hep sanki en doğru şey buymuş gibi davrandım. Sen ne istiyorsan en güzeli oydu çünkü. Hala da öyle... Ama her şey çok farklı olurdu. Seninle burada oturup dertleşiyor olamazdık. Bizimkilerle konuşuyorsunuz ya, çocuklarımızla futbol takımı kuracağız, diye... Nasıl olacaktı ki? Çok üzülürdün Serhat, şimdi de üzülüyorsun ama diğer ihtimalden daha az üzülüyorsun." dedim.
Dalga sesleri içimi okşuyordu. Esen rüzgar onun saçlarını geri doğru ittiği için yüzünü kolayca seçebiliyordum. Bakışları konuşmamın sonlarına doğru yumuşamıştı. Söylediklerimin doğru olduğunu biliyordum uzun zamandır ama onu etkilememek için susmuştum. Şimdi pişmanlık yaşamasını engellemek zorunda hissediyordum.
Elini elimin arasından çekip vücudunu hafif bana çevirdi. Kolunu bankın sırt kısmından omuzlarıma doğru uzatıp hafifçe sarıldı. Bana dönünce gözlerimizi sabitlemişti. Bir elimi beline koyup devam ettim. "Bencilce olur belki ama biraz bencil olmak gerekiyor hayatta değil mi?" Soru sorar gibi bir süre onun sessizliğini dinledim. Merakla devam etmemi istediğinde "Seni hep yanı başımda istiyorum galiba. Azıcık gitsen dengelerim altüst oluyor. Eğer kazanırsan diye o kadar korktum ki Serhat, anlatamam. İyi ki yalnız kalmadım yani."diye sıkıntıyla itiraf ettim.
Kara gözlerinden tarif edemediğim duygular geçiyordu. Onu en son ne zaman bu konular konuşulmasına rağmen mutlu gördüğümü hatırlayamıyordum. Saçlarımı okşayıp "Bencil olmaya devam et ama çok belli ediyorsun. Yalnız kalma konusuna gelince; ben seni bırakamazdım zaten, bıraksam da Kutay ve Sergen vardı." diye şefkatle konuştu. Ona şefkat gösteren bendim şimdi neden rolleri değiştiriyordu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞ
Chick-Lit"Biraz daha dinlen ben elbisemi giyeceğim." İlk bakışta elbisemi bulamadığımı fark edip o da bakındı ve kum bulaşmış beyaz elbisemi alıp bana uzattı. Tek elimle göğsüme siper yapıp Serhat'a ıslak kedi gibi bakarken nemli bikinimi kenara bırakıp elbi...