Kahvaltının ardından yine konuşma yapılacak alanda toplanmıştık. Bizden sorumlu olan öğretmenimizin gelmesiyle ona ve söyleyeceklerine odaklandım.
"Bugün belirli gruplar halinde ormanın içinde gezintiye çıkacaksınız. Grupların nasıl olacağı konusuna gelirsek, çadırda birlikte kaldığınız kişi sizin takım arkadaşınız olacak. Dikkatlı olun..."
Gözlerimi devirdim. Jeon Jungkook'dan kurtulmam asla mümkün olmayak gibiydi.
Jungkook'un yanıma gelmesiyle kafamı kaldırarak ona baktım.
"Gidelim."
Kısaca konuştuğunda onu onaylayarak ormana doğru yürümeye başladık.
Issız ve oldukça korkutucu görünüyordu. Güneş ışınları ağaçlardan dolayı yere bile ulaşamıyordu. Çok olmasada karanlık görünüyordu.
Jungkookla aynı hizada yürürken karşıdaki yavru geyiği görmemle durdum.
"Jungkook baksanaaa. Ne kadar tatlıı"
Sevinçle konuştuğumda bana döndü. Gözleri parlak ve oldukça kırmızı duruyordu.
"Tatlı mı?"
Alaycı bir şekilde gülmesiyle bakışlarımı geyikten çekip ona çevirdim.
"Evet tatlı."
Sözlerimden sonra bakışlarını benden çekip yürümeye devam etti.
"Sen öyle diyorsan..."
Bende hızla yürüyerek onun hizasından yürümeye devam ettim.
Nereye gittiğini iyi biliyormuş gibi emin adımlarla yürüyordu.
"Daha önce buraya geldin mi?"
Ne diyorsun der gibi kaşlarını kaldırarak bana baktı.
"Nereye gittiğini iyi biliyormuşsun gibi yürüyorsun."
Kaşlarını eski haline getirerek yürümeye devam etti.
"Evet geldim. Ülkedeki çoğu ormana gittim."
Şaşkınlıkla ona baktım.
"Neden orman?"
Varla yok arasında gülümsedi. Hatta ben buna gülümseme bile diyemezdim. Sadece dudakları kıvrılmıştı.
"Neden olmasın Jimin?"
Üzerime doğru yaklaşıp arkamdaki ağaca ellerini yaslayıp beni ağaçla arasına sıkıştırdı.
Bütün kanımın yanağıma gittiğini hissetmemle kalp atışlarımın maratonda koşar gibi hızlanması bir oldu.
Ne yapıyordu bu?
Kalbimin bu kadar hızlı atmasına engel olmaya çalışırken bir yandanda beni bu durumdan kurtaracak bir şey arıyordum.
Ah kalbim, ne oluyor sana böyle?
"N-ne yapıyorsun?"
Sesim yeni bedenime geldiğinde zorlukla konuşmuştum.
O ise duymamış gibi bana yaklaşarak burnunu boynuma sürttü.
Sanki bir şeyi kokluyormuş gibi sık ve derin nefesler alıyordu. İç güdüsel olarak başımı geriye atıp ona daha büyük bir alan yarattım.
Bunu neden yaptığımı sorgularken Jungkook ise burnunu hala boynumda dolaştırıyordu.
Oldukça soğuk olan burnu her boynuma değdiğinde titrememi engelleyemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘋𝘌𝘈𝘙 𝘝𝘈𝘔𝘗İ𝘙𝘌🍷 |Jikook <tamamlandı>
Vampire"Kimsenin kanı bu kadar başımı döndürmemişti" "-... Ve kimsenin kanı için bu kadar direnmemiştim." -TAMAMLANDI-