11.bölüm

291 25 19
                                    

   "Ve sen , ben değirmenlere karşı..."

Kıvanç odaya girdiğinde sabahın ilk ışıkları pencereden içeri sızıyordu. Huzurla uyuyan Artemis ve Hasan'a baktı. İkisinin sımsıkı kenetlenmiş ellerine, uyurken birbirine dokunmak üzere olan ama dokunmayan alınlarına, kızın dağılan kızıl saçlarından birkaç telin oğlanın sakallarına takılışına baktı. Gülümsedi. Hem uzak hem yakın , hem birlikte hem ayrı. Belki bir gençlik romansından fırlamış gibiydi baktığı manzara. Kıvanç onları uyandırmalıydı ama o kadar derin ve huzurlu bir uykudaydılar ki içinden gelmedi uyandırmak. Odadan çıktı. Belki bir on dakika daha uyusalar bir şey olmaz,diye düşündü. Mutfağa gitti. Çay suyu koydu.

-Günaydın.

Kıvanç sese döndüğünde Artemis'in gülümseyen gözleriyle karşılaştı. O da genç kıza gülümsedi:

-Günaydın Artemis Sazak,dedi.

Artemis'in yüzü bir an bulutlansa da gülümsemeye devam etti:

-Kıvanç Hocam neden sürekli bana soy ismimi de söylüyorsunuz?,diye sordu.

Kıvanç tekrar tezgaha döndü ve dolaba uzanırken:

-Sanırım öğretmen hastalığı bu. Çocukları isim ve soy isimleri ile hatırlamak ya da zihnine kodlamak,dedi.

Artemis:

-Anlıyorum, dedi ve Kıvanç'ın yanına geldi. Sonra:

-Size yardım edeyim, ne yapıyoruz?,dedi.

Kıvanç genç kıza tabakların yerini gösterdi ve birlikte kahvaltı hazırlamaya başladılar. Kıvanç bir taraftan yumurta çırparken sordu:

-Anneni arıyor musun gerçekten? Yoksa derdin babandan mı kaçmak? Dün geceden sonra emin olamadım.

Artemis elindeki domates konservesinin kavanozunu açtı ve kavanozu tezgaha bıraktı:

-Derdim babamdan kaçmak değil gerçekten annemi bulmak için çıktım yola,dedi.

Kıvanç:

-Anneni nasıl kaybettin ki? O baba anneni kolay kaybetmez bence,dedi.

Artemis buz dolabından kahvaltılıkları çıkarırken sakince cevap verdi:

-Bilmiyorum,dedi.

Kıvanç şaşkın Artemis'e baktı:

-Anlamadım?

Artemis tek tek kayısı reçelini, tereyağını, iki çeşit peyniri masaya yerleştirirken konuştu:

-Babam ve annem sandığım Sazaklar beni evlat edinmiş,dedi.

-Dikkat et Kıvanç Hoca, ekmekle beraber parmaklarını da doğrayacaksın.

Hasan'ın gergin sesi bir anda mutfağı doldurmuştu. Artemis de Kıvanç da ona baktı. Kıvanç gülümsedi. Hasan'ın gözlerinde yanıp sönen duygu o kadar netti ki. Kıvanç kıskanarak , tüm gerginliğiyle söylese de Hasan'ın uyarısını haklı bularak dikkatini bıçağa odakladı:

-Haklısın Hasan , bıçak elindeyken dikkatin tam olarak bıçakta olmalı. Bu arada sana da günaydın,dedi. Hasan damarlarında dolaşan duygudan rahatsız, ona bakan Artemis'e bakarak:

-Günaydın. Artemis ne zaman uyandın?,dedi.

Artemis yeniden masaya döndü:

-Biraz önce uyandım ben de, dedi.

Genç kızın kendisinden çekilen ilgisi Hasan'ın rahatsızlığını arttırdı. Huzursuzdu. Artemis'e doğru seyirtti:

-Ben de yardım edeyim,dedi.

TAMAMLANMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin