16.bölüm

201 10 6
                                    

                                                                "Gidiyor musun? Gitme..."

Şahende'nin evinden el ele çıktılar. Hasan elini tuttuğu kızın artık sevgilisi olduğunu biliyordu. Hayatında önceden olan her şeyin anlamı, yeri değişmişti. Artemis, az önce annesinin hikayesini öğrenen bu kız, Hasan'ın hayatının tam kalbine yerleşmişti. Genç adam içindeki duygunun güçlü akışını hissediyor ama buna bir tanım hala bulamıyordu. Artemis ise, duyguları tanımlamada Hasan'dan daha antrenmanlı olsa da içindeki kargaşa o kadar yoğundu ki Hasan'a dair duygularını çözümlemek için düşünmeye, henüz fırsat bulamıyordu. Yürüdüler. Motorun yanına geldiler. Hasan kasklardan birine uzanıp aldı. Artemis'e uzattı. Kız o kadar dalgındı ki uzatılan kaskı görmedi. Hasan Artemis'in elini bıraktı kaskı genç kızın başına geçirdi ve onu daldığı kuyudan çıkartmak için:

-Şimdi ne olacak Artemis? Ne yapacağız?,diye sordu.

Artemis gözlerini kaldırdı. Hasan'a baktı:

-Bilmiyorum, Hasan. Gerçekten ne yapmalıyım bilmiyorum. Düşünüyorum,dedi.

Hasan:

-Benimle konuşabilirsin biliyorsun,dedi.

Artemis başını salladı:

-Biliyorum ama şimdi değil. Çok yeni her şey. Gidelim mi?,dedi.

Hasan da olumlu anlamda başını salladı. Uzanıp kaskını aldı ve kendi başına geçirdi. İki genç motora bindi ve Ankara'ya dönmek için yola çıktı. Artemis sımsıkı sarılarak başını Hasan'ın sırtına yasladı. Hiç konuşmadan ve durmadan yol almaya devam ettiler. Birkaç saat sonra Özcan'ın kapısındaydılar. Özcan kapıyı açınca karşısında gördüğü iki gencin Çorum'a gitmek üzere evinden ayrılan kişiler olmadığını hemen anladı. İkisi de yorgun, karmaşık görünüyordu. Kapıda yana çekildi ve:

-Hadi içeri girin ,dedi.

Önce Artemis sonra Hasan içeri girdi. Bir süre sonra Özcan elinde iki fincan çayla odaya geldi. Önce Artemis'e sonra onun hemen yanında oturan Hasan'a uzattı fincaları. Odadaki kesif sessizlik Özcan'ı germişti. İkisinin tam karşısına oturdu ve:

-İyi görünmüyorsunuz, bir şey mi oldu?,dedi.

Hasan önce Özcan'a sonra da Artemis'e baktı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Ne kadar konuşabileceğini de bilemiyordu. Sözcüklerin hepsi Artemis'e ait gibi geliyordu ona. Neyi , ne kadar söylemeleri gerektiğine o karar verebilirdi. Artemis titreyen parmaklarında çevirdiği fincanı dudaklarına götürdü ve bir yudum aldı. Sonra Özcan'a:

-Aslında hem çok şey oldu hem hiçbir şey olmadı. Aradığım bazı cevaplar vardı. Onlardan bir kısmını buldum ama sorun şu ki şimdi daha büyük sorularım var, dedi.

Özcan:

-Anlıyorum,dedi.

Bir süre sustular. Sonra yine Artemis:

-Sana bir şey sormak istiyorum Özcan?,dedi.

Özcan sakince başını olumlu anlamda salladı. Artemis derin bir soluk aldı:

-İstemezsen cevap vermezsin oldu mu?,dedi.

Özcan gülümsedi:

-Merak etme, bu konuya ilişkin her tip senaryoyu kafamda oynadım ben. En kötüden en iyiye kadar teoride cevaplarım var. Bende sorun pratik, dedi.

Artemis peki anlamında başını sallayıp:

-Annenin değil babanın seni istemediğini öğrenseydin, hatta babanın anneni istemediğini annenin sadece seni korumak için seni bıraktığını öğrenseydin ne yapardın? Ne hissederdin?, dedi.

TAMAMLANMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin