17.bölüm

215 5 7
                                    

"Özlemek diye bir şey yok, o anda kalmak var."

-Hoca geliyor,diye bir ses yükseldi amfinin önünden ve birkaç saniye sonra da kapıdan giren ders hocasının sert bakışlarıyla öğrenciler yerlerine oturdu. Kısa bir fısıldaşmanın ardından okulun en sert hocalarından biri kabul edilen Meryem Hoca'nın bakışlarıyla ortama derin bir sessizlik çöktü. Meryem Hoca:

-Çocuklar en son bir hikaye nasıl anlatılır sorusu üzerine tartışıyorduk sanıyorum,dedi.

-Evet hocam, diye cevap verdi ön sıralardan bir öğrenci. Meryem Hoca:

-Unutmayın aslolan hikayedir, sonra onu nasıl anlatacağınız , kadraja nasıl sığdıracağınız önemli hale gelir. Örneğin Afred Hitchcock der ki...

Aninden açılan kapıya döndü herkes. Kapıda duran delikanlı kapıyı iyice açtıktan sonra Meryem Hoca'ya bakarak :

-Girebilir miyim hocam,dedi.

Yine hafif bir fısıldaşma oldu. Meryem Hoca'nın dersine geç girmeye cesaret eden bu salak kim olabilirdi? Daha önce geç kalan öğrencileri ne hale getirdiğini bilen herhangi bir öğrenci onun dersine geç kalmaktansa girmemeyi yeğlerdi. Mavi kot pantolonu, siyah tişörtün üstüne giydiği siyah deri ceketi ve elindeki kaskla kapıda dikilen bu çocuğa hocanın yapacaklarını görmek eğlenceli olacaktı. Meryem Hoca:

-Hasan dönmüşsün, dedi.

Hasan'ın dudaklarından bir gülümseme geçti:

-Evet hocam, döndüm. Bitene kadar da buradayım artık. Kusura bakmayın, sabah geldim ve programım yoktu. Sizin dersiniz olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim,dedi.

Meryem Hoca da gülümsedi:

-Sevindim dönmene. Umarım ilk seferdeki sıkıntılar aşılmıştır. İkincisi olursa başına geleceği biliyorsun, değil mi?

Hasan:

-İkincisi olursa hak ettim demektir hocam elinizden geleni ardınıza koymayın, dedi.

Meryem Hoca'nın bir öğrenciyle bu tonda konuştuğuna hiç şahit olmayan öğrenciler şaşkınlıkla bakıyordu. Meryem Hoca:

-Hadi geç bakalım, Hasan Seymen, dedi.

O an amfi mırıltılarla dalgalandı. Hasan Seymen'di demek bu çocuk. Sinema televizyon bölümünün dahi çocuğu. Birinci sınıfta arkadaşlarıyla çektiği bir belgeselle ödül alan, herkesin geleceğin belgesel film yönetmeni dediği ama üçüncü sınıfta hocasına vurduğu için atılan öğrenci. Demek bu çocuk oydu. Meryem Hoca geçip oturan Hasan'ın yarattığı etkiyi kırmak için despot maskesini hemen taktı ve bir iki soru ile çocukların ilgisini toparladı. Hasan ise sakince cebinden çıkardığı küçük not defterine yazmaya başladı.

....

Suna:

-Hey Özge , yarım saattir oğlanı yedin gözlerinle. Yeter bakma artık hoca görecek,dedi.

Hasan Seymen'in iki sıra arkasında oturan Özge ise arkadaşı Suna'yı umursamaktan çok uzaktı. Kimseyi takmayan badboylar genellikle ilgisini çekerdi. Asi, vurdumduymaz. Hoş Hasan Seymen'in Meryem Hoca ile konuşma tarzı asilikten uzaktı. Ama yine de okul koridorlarında konuşulan bu çocuğu tavlamak Özge için ilginç bir deneyim olabilirdi. Ders bitip Hasan toparlanmaya başlayınca:

-Hey, badboy, baksana biraz,diye seslendi.

Hasan başını arkaya çevirince de:

-Bizimle kahve içmek ister misin?,dedi.

Hasan genelde kendisinden çekinen tiplerin aksine meydan okuyan bu kıza daha dikkatli baktı. Sonra ayağa kalktı ve:

-Nazik davetin için teşekkür ederim ama daha önemli işlerim var, dedi.

TAMAMLANMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin