14.bölüm

197 16 10
                                    

"Ben delirmeyi seçmişim, ölümü seçtim sanarak"

-İnsanlar neden bu kadar çok avm yapıyor?

Hasan motorun üstünde ,kırmızı ışıkta beklerken omuzlarına tutunmuş Artemis'e baktı:

-Bilmem, insanlar tüketmeyi seviyor sanırım,dedi.

Artemis gülümsedi. Kaldırdığı başını yeniden Hasan'ın sırtına yasladı ve beline sımsıkı tutundu:

-Haklı olabilirsin de ben yine de her yere neden avm kondurduklarını anlamıyorum, dedi.

Hasan yanan yeşil ışıkla Ankara'nın caddelerinde yol almaya devam ederken son birkaç gündür yaşadıklarını düşünüyordu. Başını , sıcaklığını hissettiği kızın hayatına girişiyle Hasan'a göre tek düze giden hayatındaki değişimi düşünüyordu. Şimdi Ankara'da tanımadıkları bir adamın tanımadıkları arkadaşının evine giderken Artemis'in onu büyüten ailesine, kendisinin de öz be öz anne babasına olan güvensizliğini düşünüyordu. Saatlerle sınırlanan zamanlar geçirdikleri Kıvanç Hoca'nın ona verebildiği motoru, onları kurtarmak uğruna yaptıklarını düşünüyordu. Güvenmek, inanmak ve iyilik denen kavramları düşünüyordu. Şehirler, sokaklar , caddeler geçerken en çok Artemis'i düşünüyordu. Onunla geçen her anı düşünüyordu. Aralarında büyüdüğünü bildiği ama konuşmaya henüz hazır olmadığı duyguyu düşünüyordu. Aralarındaki duygunun hızla büyüyüşüne karşın onun başladığı noktayı düşünüyordu. Hasan Artemis'le ilk bağlandıkları duyguyu düşünüyordu. Artemis'in başından yayılan sıcaklığın kalbini ısıtmasından önceki duyguyu düşünüyordu. Cevap bulamasa da düşünüyordu. Artemis ve Hasan hangi duyguda bir olmuştu önce bulamıyordu. Sonunda, Kıvanç'ın arkadaşı Özcan'ın evinin olduğu sokağa girdiler. Ara sokakta beş katlı, çok da yeni olmayan bir apartmanın önünde durdular. Önce Artemis atladı motorun üstünden , sonra Hasan indi. Motoru kaldırımın üstüne çıkaran Hasan uzandı ve Artemis'in başındaki kaskı çıkarmasına yardım etti.. Kızın kızıl, kıvırcık saçları kaskın içinde hapsolmuş ve özgürlüğüne kavuşmuş gibi omuzlarına döküldü. Hasan Artemis'in ona bakışındaki duyguyu gördü. Öyle saf, öyle anlaşılırdı ki bu duygu anlamlandırmakta zorlanmadı. Artemis ona güvenle bakıyordu:

"Bütün hücreler ölüyorsa Cennet'in süregiden anlatımını nasıl açıklarsın? Önceleri bunu kafamda hallettim sanıyordum. Sonra bir şey oldu. Senden de benden de büyük bir şeyin olduğunu hissettim. Aşk. Adeta bir gökdelenden atlayıp yere çakılmak gibiydi. Acı verici ama güzel. Aşk kafa karıştırıcı, aşk tuhaf, aşk ya deliye çevirir ya ölüye. Ben delirmeyi seçmişim, ölümü seçtim sanarak."

Artemis yola çıkmadan önce defterinde yazdığı yazıyı hatırlamıştı Hasan'ın yıldızlar gibi ışıklanan karanlık gözlerine bakarken. Dedesi hep sözcüklerle arası iyi olan Artemis'e "Yaz, daima yaz."demişti. Artemis de yazıyordu. Hissettiğini, yaşadığını küçük pasajlar halinde yazıyordu defterlerine. Hasan'ın aldığını bildiği defterinde de yazdıkları vardı ama son birkaç gündür içindeki yazma isteğini bastıramıyordu. O defterin peşine düşmeyecekti. Yıldızlı bir gecede karşılaştığı şövalyesine hediye etmişti kalbinde, habersizce bizzat o şövalye tarafından alınan defteri. Hasan gülümsedi:

-Bana hep böyle bak olur mu?, dedi.

Artemis'in yanakları kızardı hemen. Gülümsedi. Hasan'ın çıkardığı kaskı genç adamın elinden alarak motorun arkasındaki kısma yerleştirdi. Hasan onun yüzüne yerleşen utançtan kaçtığını bildiği için ses çıkarmadı. Bekledi. Bekledi ki kız ona yeniden baksın. Artemis gözleri Hasan'ın gözlerinden kaçarak :

-Sana nasıl bakıyorum ki ben?,dedi.

Hasan uzandı Artemis'i yanaklarından tuttu. Avuçlarına sığan yüzüne baktı kızın:

TAMAMLANMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin