Kahverengi tahta masada yalnız oturan biri var.
Bana soracak olursanız İstanbul'dan değil, şairlerin yazarların kasabasından.
Siyah beyaz bi devri anlatıyor sanki dergisinin sayfaları.
Alışık olmadığı bir şeyler yudumluyor.
Öyle güzel ki, karşısındaki tahta tabureye çöküp , "Ben geldim diyesim var."
Ha birde kırlangıç kemiğinden gözlükleri var.
Yanı başındaki, ırak hanelerden bir bakirenin naftalin kokulu çeyizinden kalan yüklüğün camından şahsımı seyreden iki çift gözleri var.
Kadife sesler duyuyorum, bugün yanında olmayan ıslak bi müziği var.
Cam kadehte titreşen, ezeli bir şarap kadar sarhoş sesi var.
Masamdaki kuş burnu çayıma damlayan mahçup bakışları var.
Düşlerine kocaman sarılasım, göz kapaklarına lavta çalasım var.
Uzaklardaki aslanın yelesinden bitmiş saçları var.
Nemli dudakların için yaktığım yazgılar var.Göğsünde uyanmayı düşlediğim turkuaz sabahlarım var, tütsülerin var.
M.ERKEK
