19 / explain

1K 76 17
                                    

Sinirden ölüyordum. Kendimi direkt bahçeye attım ve geniş yürüme yolunda hızla ilerledim. Keşke şu anda buradan çekip gidebilseydim ama bu içerideki herkese açıklama yapmam anlamına geliyordu. Bunu asla istemiyordum.

Ceketimi almamıştım ama hava yine de çok soğuk değildi. Hala yaz akşamı gibiydi.

Kollarımı göğsümde kavuşturup yolda ilerlerken gördüklerimin saçmalığı hala aklımdan gitmiyordu. Lisa ve Rose mu? Rose'un ne denli bir sürtük olduğunu biliyordum. Ama Lisa? Lisa bunu bana nasıl yapmıştı anlayamıyordum. Beni sevmiyor muydu? Acaba tanıştıktan sonra Rose Lisa'yla görüşmeye mi başlamıştı? Hayır bunlar çok saçma şeylerdi.

Bunun mantıklı bir açıklaması olmasını umuyordum ama bir yandan da Lisa'yı görmek istemiyordum. Cidden Rose'u nasıl öpebilmişti?

Arkadan soluklanma sesleri duyunca istemsizce arkama baktım. Gelen Lisa'ydı. Ah hayır konuşmak istemiyorum.

"Jennie bekle."

Ben onu beklemeyip yürümeye devam ederken o peşimden son bir gayretle koşup koluma asıldı. Yüzünde pişmanlık ve utanç karışımı bir ifade vardı. Yüzüne ifadesiz bir şekilde bakmaya çalıştım. Onu çok seviyordum ama bunu asla kabul edemezdim.

"Jennie- Yemin ederim birden oldu bilmiyorum niye yaptı. Sana yemin ederim Rose'a karşı hiçbir şeyim yok." Sarılmaya çalıştı ama onu ittirdim. Sinirim geçmeyecekti. "Jennie, yapma lütfen. Rose yaptı bunu. Aranızda rekabet olduğunu söyledi ama seni sevdiğini de söyledi."

Lisa tam bir aptaldı. Buna inanmış mıydı gerçekten? Ah Lisa. Sana kızmak istiyorum yapma bunu.

"Sonra ben de düşündüm ki belki sizi barıştırırım."

"Buna inandın mı gerçekten Lisa?" Bir kez daha gitmek için çırpındım ama izin vermedi.

"Gerçekten inanmam tam bir aptallıktı farkındayım." Elimi tutunca geri çekmedim. Aslında anlattıkları mantıklı gibiydi fakat bu Rose'u öpmüş olması gerçeğini değiştirmiyordu. "Jennie... Lütfen. Biri geldiği sırada aniden öptü beni. O da sendin. Ben daha ne olduğunu anlayamadan çıkıp gitmiştin."

"Lisa, bu Rose'u öpmüş olman gerçeğini değiştirmiyor."

Beni kendine inandırmak için karşımda ağlayan bu güzel kızın görüntüsü beni mahvetmişti. Ona dayanamıyordum.

"Jennie... İnanmalısın." Elimi tutup sıktı bir tepki vermem için. Ben ise sadece tüm gururumu bir kenara bırakarak onu kendime çekerek öptüm. Onun karşımda ağlamasını istemiyordum. Hele Rose yüzünden. Rose çizgiyi bu sefer çok aşmıştı ve bedelini ödeyecekti.

Ayrıldığımızda Lisa gözlerini kapatarak alnını alnıma dayadı ve elimi bırakıp kollarını belime attı. Ben de kollarımı onun boynuna doladım. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı. En azından az önceki kadar sinirli hissetmiyordum. Lisa hakkında birden bu kadar farklı düşünmeye başladığım için hala kendime kızıyordum gerçi. Nasıl olmuştu da ondan şüphe edebilmiştim anlamıyordum.

Gözlerinin içine bakarken tek istediğim onunla evimde oturup bir şeyler izlemekti. Lisa'yla yalnız kalmak istiyordum biraz. Rose'dan alacağım intikam bekleyebilirdi.

Alnımı geri çekip ellerimi yüzüne götürdüm. Baş parmaklarımla yanaklarındaki yaşları sildim ve gülümsemeye çalıştım. Ardından dudaklarına son küçük bir öpücük kondurdum.

"Bize gidelim mi? Buradakinden daha çok eğleneceğimize eminim."

Lisa yumuşamama sevinirken rahatladığını gösteren bir kahkaha atmıştı. Kafasını sallayıp hıçkırırken elimi tuttu ve eve geri yürümeye başladık. Buradan bir an önce gitmek istiyordum.

*

Saat gece üçtü ve Lisa çoktan uyumuştu. Bense uyku tutmadığından mutfağa inip belki rahatlarım diye bitki çayı yapmıştım kendime. Annemlerden erken döndüğümüz için gerilmiştim. Bir de tabi Rose vardı. Biz giderken nasıl da zevkten kıvranıyordu öyle.

Çayımı sessizce komodine bırakıp yatağa girdim. Lisa bana dönük bir şekilde yatıyordu. Yüzünün etrafında dağılmış saçları ona çok tatlı bir hava katmıştı.

Onunla karşı karşıya duracağım bir pozisyon aldım ve elimi saçlarına götürdüm. Yüzüne düşen ince bir saç tutamını alıp geri attım ve yüzünü incelemeye devam ettim. Onu her şeyden çok seviyordum. Bunu bugün kesinlikle daha iyi anlamıştım. Bu yüzden onu kaybetmek gibi bir düşünce bile beni derinden sarsıyordu.

Uyandırmamaya çalıştığım halde yavaşça gözlerini açtı. Yanağındaki elimi tutup şaşkınca bana baktı.

"Jennie?"

"Üzgünüm. Çok tatlıydın." Gözlerini açamadan güldü. "Hadi tekrardan yatmaya."

Dediğime itiraz etmeden sanki hiç uyanmamış gibi uyumaya devam etti. Ben de yataktan kalkmadan önce onu son bir kez öptüm. Ardından yavaşça yorganı üstümden attım. Ayağa kalkarken mırıldanıyordum.

"Kimse seni benden alamaz."

*

Bölüm geciktiği için üzgünüm bir yandan Addicted'a yeni bölüm yazmaya çalışıyordum ama sanırım şu aralar onu yazacak havada değilim sırf Blackpink'le ilgili bir şeyler yazmak istiyorum ve onunla uğraşmam da bölümü geciktirdi üzgünüm. Umarım beğenmişsinizdir ^^

2,17K okuma için teşekkür ederim :)

angel / jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin