chapter 3

2.4K 85 25
                                    



Güvenlik görevlisi arkadaşlarım ile yeni bir işe gidiyorduk, tam olarak ne hakkında olduğunu bilmiyordum. Açıkçası dün olanları düşünmeden duramıyordum bu yüzden de aklım doluydu, haliyle dolu aklıma başka bir şey sokamıyordum. Sadece parmağım şakağımda öylece akıp giden yolu izliyordum düşünceli bir halde.

"Hafta sonu bir şey mi oldu?"

"Gerçekten bir şey yok. Ekibimiz bugün dışarıda mı çalışıyor?"

"Beni dinlemiyor musun? Bize elli beşinci caddedeki binada bir etkinlikte çalışacağımızı söylediler."

"Anlıyorum." Anlıyormuş gibi yapıyorum daha doğrusu. Üzerime durduk yere bir bıkkınlık gelmişti, belki de çok düşündüğümden dolayıydı. Porno videosunu çektikten sonra hala güvenlik görevlisi olarak çalışıyorum, hayatımda değişen önemli bir şey yok.

"İlk seksini ne zaman yaptın?" Bu tarz bir soru bana ilk kez soruluyordu, dürüst ve açık bir cevap için yalvarılabilecek bir soruydu. Evet, soluğu tekrar Kim Kai'nin yanında almıştım. Pek şaşırtıcı olmasa gerek.

"On yedi yaşımda kız arkadaşımla evimde içmiştik ve o zaman üzerime saldırdığını hatırlıyorum. Ertesi gün ayıkken tekrar seks yapmıştık."

Etraftaki insanların yorumları gecikmemişti, hepsi bir ağızdan, "Kız arkadaşı tarafından yenilmiş resmen." diye söylendiler. Kai bundan memnun olmamış gibiydi, boş konuşmaları sevmiyordu sanırım.

"Röportajı burada bitirelim. Tişörtünü çıkartabilir misin?" Başımı olumlu anlamda sallayarak oturduğum rahat koltuktan kalktım. Ellerim siyah tişörtümün eteklerine doğru inip yukarıya çekiştirirken, spor salonunda geçirdiğim uzun zamanların meyvesini gözler önüne serdim. İşim gereği vücuduma iyi bakmam gerekiyordu. Ayrıca sağ göğsümün altında da bir dövmem vardı.

Kai yüzündeki o değişmeyen sırıtışla beni baştan aşağı süzdükten sonra, "Gayet iyi bir vücudun var." dedi.

"Şey, işim için fiziksel güç harcamam gerekiyor." diye yanıtladım onu.

"Bu dövme karmaşık görünüyor, bir anlamı var mı?" Elim hızlıca dövmemin üzerine gitmişti.

"Liseden mezun olduktan sonra bir rüyaya dayanarak çizdim ve daha sonra tasarım bir şeyler daha eklendi."

Bakışları bedenimde durmadan dolanırken, "Anladım, karın kasların harika görünüyor." dedi. Bakışları keskindi, "Ve göğüslerin çok belirgin yapışık ama hoş duruyor." Tam anlamıyla kızarmıştım, Tanrım! Neden böyle şeyler diyordu? "Güzel bir renge sahipler... Emilmek için yalvarıyor gibi duruyorlar." Ve işte yine! Yüzündeki keskin bakış yok olmuş, yerine o sırıtış geri gelmişti.

"Şimdi lütfen pantolonunu ve iç çamaşırını çıkart."

Dediğini ikiletmeden ilk olarak pantolondan kurtulup bir kenara bırakmıştım. Yüzünde memnun bir sırıtış, eli çenesinde beni incelerken iç çamaşırımdan da kurtuldum, aynı zamanda bir hayli savunması hissediyordum.

"Çok az vücut kılım var, hah!" Yalandan öksürdüm.

"Hun, arkanı dönüp koltukta dizlerinin üzerinde durabilir misin?"

Tamam, tamam sakin ol dostum. Buna da tamamdı çünkü bunu sen seçmiştim, bunu yapmayı ben seçtim ve şimdi mızıkçılık yapamazdım bu yüzden az önce kalktığım koltuğa geri çıktım ve tüm arka bedenimi söylediği şekilde ona sergiledim.

"Kıçını iki yana ayırmak için ellerini kullan, onları ayır ve deliğini bize göster." Tamam bu son derece beni ürpertmiş ve dişlerimi sıkmamı sağlamıştı. Altta olmak için gelmedim ben buraya?

"Şimdi lütfen..." Emir verdiği sırada kamera çalışmaya başlamıştı. Tereddüt etsem dahi, seçim için sadece iki seçenek var; bu durumdan kurtul, kameradan görüntüleri silmelerini iste sonra da bırakıp kaç ya da... Diğer insanların cinsel fantezilerini ve ona göre hareket et, sonra elinde para ile dışarı çıkarak kaç. Sanki bunu düşünecek durumdaymışım gibi...

Alnım koltuğun başlığındayken ellerim dolgun kalçalarıma gitmişti, yavaşça iki yana ayırdım. Utanıyordum ve o bok çuvalının sırıttığını hissedebiliyorum!

"Bunu al." Sesiyle ona doğru döndüm, kayganlaştırıcı? Tanrım, kendimi parmaklamayacağım değil mi?

Elimdeki kayganlaştırıcıyla bakışırken, "Hadi başka bir yere gidelim." dedi.

"Haa... Hnngh!" Çatıda bir yüzme havuzu olduğuna bile inanamıyorum, milyonları olan bir şirket için hiçbir şey değil sanırım. Ve ben bu şirketin havuzunda çok güzel bir şekilde, güneşin altında kendimi çekiyordum. Bir an önce boşalmak ve şu işi bitirmek istiyorum. Aniden duyduğum fotoğraf makinesi sesi ile yarı baygın bacaklarımın üzerine çıkmış, elinde kamera ile dibime girmiş adama baktım.

Kim Kai.

Ve o kibirli gözlerle bana baktı, sanki tüm vücudumu bakarken yaladı. Bu sırada uzun üyemin etrafındaki ellerimi daha da hızlandırdım, nefes alışverişlerim iyice düzensizleşmişti. Hassaslaşan ve kıpkırmızı olduğuna emin olduğum üyemin etrafında elimin pürüzlü derisini her hissedişim beni bitiriyor, Kai'nin erotik bakışları beni daha da mahvediyordu.

"Geliyorum... Ugh." Alt dudağımı sertçe ısırarak üyemi sıktım, sonsuz boşluk. Kendi göğüsümü yoğun bir şekilde kirlettiğimden dolayı, "Bir havlu alabilir miyim?" demiştim.

"Harikaydın, Hun."

"Bu fotoğraf oldukça iyi."

"Gözlerine baksana, seksi."

"Kai, bir kopyasını alabilir miyim? Hun, çekimlere bakmak ister misin?"

Herkes oturmuş Kai'nin çektiği fotoğraflara bakıp beni övmekle meşguldü maalesef.

"Hayır, böyle iyiyim." diye yanıtladım onları saçlarımı kurularken.

Çok geçmeden Seulgi elinde para dolu bir zarf ile gelmişti, onu takip ederek masaya tam karşısına oturdum. Manikürlü parmaklarıyla zarfı önüme doğru ittirip, "Bir dahaki sefere farklı şeyler denemeliyiz, ödeme iki katına çıkacak." demişti.

"Düşüneceğim." diye yanıtladım.

"Kai bugün harika bir şey yaptığını söyledi ve seninle tekrar temasa geçtiğimizde çağrılarımızı görmezden gelmemeni söylemem gerektiğini söyledi. Ve acaba bu parayı ne için kullanacağını sorabilir miyim?"

Onu dinlerken ya da dinliyormuş gibi yaparken dikkatli bir şekilde paraları sayıyor, sayarken çıkarttığı sesleri dinliyordum.

"Borçlarımı ödemek için kullanacağım."

Oradan doğru hızlıca gecikmiş faiz tutarım için bir ödeme yapmıştım, bunu belirten bir mesajı da ona yollamayı ihmal etmemiştim. Yavaş yavaş borcumdan kurtulacağımı bilmek belki bu işi daha çekilir yapabilirdi.

Message — Sehun;

Gecikmiş faiz tutarı için bir ödeme yaptım.

Çok çalışıyorsun değil mi, Sehun?

suyun üzerinde yürümek ー sekai.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin