chapter 15-18 (m)

3.4K 83 57
                                    




Dışarıda yağmakta olan yağmur delice stüdyonun camlarına çarparken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. İlk defa böyle oluyordu ve açıkçası ben bu durumdan gerçekten korkuyordum, ne yapacaktık biz şimdi? Duştan çıkmış bir halde ıslak saçlarını kurulayan Kim Kai öylece banyonun kapısında durup, ''Saçımı kurutmak zorunda değilim, değil mi?'' derken boğazımın kuruduğunu hissediyordum. Saçlarındaki sular esmer ve üstsüz bedenine bir bir damlayarak bedeninden aşağılara doğru akıyordu, hızlıca başımı diğer yöne çevirdim.

''Unut gitsin! Sadece acele et ve başlayalım çünkü gözlerimi zar zor açabiliyorum.''

Gözlerim benden habersiz ona doğru dönüyordu, neler oluyordu bana? Havluyu bir kenara fırlatmış, ıslak omuzlarının üzerinden bana doğru bakarak, ''Tamamdır, hadi en iyisini yapalım.'' demişti. Altında kot pantolon varken üst tarafı çıplaktı, yavaş yavaş yanıma doğru yaklaşırken yatakta öylece oturuyordum. Yatağın gıcırdamasıyla beraber elini omzuma atarak yanıma oturmuş, ''Hadi, hemen başlayalım.'' demişti.

Jongdae profesyonel bir şekilde çenesine yerleştirdiği parmaklarıyla beraber kendinden emin bir şekilde kameranın arkasında konuşuyordu.

''Ah... Gerçekten çok yağmur yağıyor. Bundan dolayı programı ayarlamak zorunda kaldık, ha?''

Kai omzumdaki elini yavaşça gömleğimin üzerinden göğüs ucuma doğru kaydırırken basık ama güzel burnunun ucunu boynuma sürtüyordu. Kısaca, ''Evet.'' dedim.

Jongdae devam ederek, ''Pekala, teşekkürler! Kai ne kadar şanslı değil mi? Oradan nasıl görünür bilmem ama kendi kötü arzularını yerine getirmek için planlayan patronumuz gibi duruyorsun.'' dedi.

Jongin ise abartmamasını söyleyerek göğüsümde olan elini yavaşça karnıma doğru indirerek belime sarmıştı.

''Bunun Shownu ile bir çekim olması gerekiyordu ama uçuşu geciktiği için yerini doldurmaya karar verdim.'' Nefesi her yerimdeydi sanki, ensemden doğru her yere dağılıyordu aynı şu anki kahkahası gibi. ''Kötü arzular diyorsun... Böyle söylersen insanlar yanlış anlayabilir.''

''Yani Kai, hoşnut değil misin?''

Kai, Jongdae'nin bu sorusuyla beraber gözlerini kapatmış ve dudaklarını yanağıma sürterken, ''Asla.'' demişti. Buradan pek öyle gözükmüyordu, fazla erotikti. ''Burada olsaydın hoşnut değilim diyebilir miydin? diye sormuştu bu sefer.

''Peki o halde... Bu çekimin konsepti ne olacak Kai?''

Gerçekten bana soracak olursanız aklımı şimdiden kaybetmiş gibiydim, düşünemiyor ve içerisinde olduğum durumu kavrayamıyordum. Kai'nin elleri bedenimi komple sararak kendine çekerken, dudakları beyaz boynumu öperek, ''Aşıklar?'' derken hiç bir şey bilmiyordum. Gözlerim olabildiğince açılmıştı şaşkınlıktan, ne demişti o? Aşıklar mı demişti? Bedenim resmen kas katı kesilmişti bir anda.

''Hun'un yüzü onun için çok fazla olduğunu söylüyor.''

Tüm stüdyo gülmekten yarılırken ve Kai boynumu sömürürken gergin olup olmadığımı sormuştu. Elleri yavaşça gömleğimin eteğini sıyırarak çıplak tenimle buluşmuş, ''Rahatla...'' demişti.

''Öhöm... Röpörtajı henüz bitirmedik. Hun, tercih ettiğin bir seks pozisyonu var mı?''

Kai'nin bedeni her bir yanımdayken düşünmek ve konuşmak çok zordu. Zorlukla, ''Misyoner pozisyonunu çok severim.'' dediğim an Kai, ''Misyoner önemli değil... Bunu birkaç yüz kere sanırım yapmıştım.'' dedi. Hadi ya? Bak şu an çok rahatladım ya.

''Ah, kendinden emin görünüyorsun.''

Kai çenesini omzuma yasladı.

''Eh, bu sadece benim görüşüm ama bu evrende en iyisi olduğumu düşünüyorum... Konu bu olduğunda.

suyun üzerinde yürümek ー sekai.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin