''Benimle çalışmaya ne dersin?'' Neyden bahsediyordu? Gerçekten böyle bir şeyi yapacağımı, yani onunla çalışacağımı düşünüyor muydu? Onca şeyden sonra böyle bir şey mümkün olmayacağından tek kelimede, ''Hayır.'' dedim. Bir kere bunu uzun zaman önce demesi gerekirdi, asıl tutar çok büyük olduğu zamanlarda yani. Bu cevabı beklemiyor gibi kaşları çatılmıştı, sinirlendiği her halinden belli oluyordu ama ne yapmamı bekliyordu gerçekten?''Bir güvenlik görevlisi olarak her şeyin ücretini asla ödeyemeyeceğini biliyorsun, değil mi?'' Başımı eğerek, ''Hyung!'' diye bağırdım ve ''Asıl tutar uzun zaman önce ödendi, bu yüzden bana ödediğim faiz olduğu zaman bunu söylememelisin.'' diyerek devam ettim ancak gerçekten sinirlenmiştim... Bu yüzden hızımı alamayarak bağırdım, ''Sana borcumu ödemek için ne yaparsam yapayım, seni ilgilendirmez!''
Söylediklerim yüzünden başını eğmiş ve morali bozulmuştu, sanırsam benden böyle bir çıkış beklemiyordu. O her zaman uysal Sehun'a alışmıştı.
''Haklısın. O zaman her şeyi bir defada ödemek için çok çalış.'' O arkasını dönüp öylece giderken sinirden ellerimi sıkıp arkamı döndüm, onun gibi öylece ilerledim. Arkama bakmadan.
Alarm çaldığında bıkkınlıkla kapattım, saat sabahın altısıydı ve dışarıda şiddetli bir yağmur vardı. Yataktan doğrulurken yanıma kıvrılmış olan Vivi'nin başını okşamıştım, bana karşılık olarak gerinmişti. Ardından spor kıyafetlerimi giymiş ve kulaklığımı kulağıma takarak bu yağmurda koşuya çıkmıştım. Şehir öylece arkamda kalırken tek düşünebildiğim dün olanlardı;
''Borç yardımı başvurun reddedildi, kalan borçları en kısa sürede ödemen gerekir.''
Derin derin nefesler alıyordum.
''Sana e-postayla diğer kişinin fotoğrafını gönderirim. Ona bir bak ve düşünürsen villaya gel.''
Alnımdan yağmurla karışık terler yüzüme doğru akarken ellerimi dizlerime koyup eğildim, sonuç olarak başka bir şansımın olduğunu zannetmiyordum. Evet, fazlasıyla ürkektim bu konuda ama...
Karşımda büyük ve görkemli villa vardı, saat de oldukça erkendi. Merdivenleri yavaş ve isteksiz tırmanırken, ''Sseul?'' diyerek bir ümit Seulgi'ye seslendim. Tek aldığım cevap koca bir sessizlikti çünkü büyük ihtimal bu saat onlar için çok erkendi. Öylece etrafa bakınırken kenardan yüzüme doğru süzülen ışığa dönüp, merdivenlerden çıkarak o ışığı takip ettim. Kapı biraz aralıktı ve sesler geliyordu;
''Bilmiyorsan kimseye sorma.''
''Onlara bizden bahsettin mi?''
''Hayır, kimse bilmiyor.''
''Kimse bilmese daha iyi olur, anladın mı?''
Merdivenleri tamamladığımda aralık kısma gözlerimi dikmiştim ve aslında hiç beklemediğim birisi ile karşı karşıyaydım; Kim Kai! Koltukta öylece uzanmış sesin geldiği şeyi izliyordu ama bu saatte burada ne arıyordu? Birden aklıma konuşmalar gelmişti ve Seulgi daha önce de söyledi, Kim Kai erkeklerde şehvet uyandırmada yeteneklidir. Eşsiz bir aura saçıyor ve onun etrafındaki hava farklı...
''Çekmeye başlıyorum, bize deliğini göster.'' Ve kaba saba bir haydut gibi kaba sözler söylemekte tereddüt etmiyor. Bu onu çok sayıda erkek fahişe ile büyük bir iş yerini işleten büyük bir pezevenkten başka bir şey yapar mı? Onu bu kadar düşük bir tarzda düşünmek... Kendimi biraz daha iyi hissettirirdi. İstemsizce kapıyı sıkarken Kim Kai'nin gözleri yavaşça bana doğru dönmüştü, işte o yakalanmışlık hissi berbattı. Küçük bir çocuğun suçu işledikten sonra hatasını bilmesi gibi bir şeydi.
''Ne zamandan beri orada olduğunu söylemelisin.'' Gözlerimiz aynı anda fal taşı gibi açılmış, yerinden fırlayacakmış gibiydi.
''Ah, yeni geldim.'' Yutkunarak içeriye doğru ilerlemiş ve suçlu psikolojisini bir kenara atmaya çalışarak çantamı köşeye koymuştum. Başım eğik, Kai'nin yanında otururken, ''Görünüşe göre çok erken geldim.'' dedim. O ise bunu önemsemeyerek, ''İyi uyudun mu?'' demeyi seçmiş ve ardından devam etmişti, ''Bunu duydun mu bilmiyorum ama Baekhyun ile çektiğiniz bölüm iyi bir tepki aldı.''
Utangaçça, ''Evet.'' olarak cevap verdim.
''Hala birkaç kelimeden oluşan bir adam, ha?'' Yüzümü kaldırıp onun yüzüne baktığımda o eskimeyen sırıtış hakimdi. Bu adamla yalnız kalmak... Oldukça garipti bu yüzden, ''Seulgi ne zaman geliyor?''
''Bir aksiyon aktörü olmak istiyordun, değil mi?'' Tanrım! Resmen sorumu es geçmişti.
''Ah, evet.''
Elini yanıma koyarak kalçalarını kaldırdı ve iyice bana yakınlaşırken, ''Çanta aktörlük hakkında bir kitap bile taşıyorsun.'' demiş ve hiç gecikmeden yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı. İşte şimdi çok yakındık, burunlarımızın birbirine değmesi an meselesiydi. Gözlerimiz birbirine odaklanmışken, ''Bu konuda oldukça tutkulu olmalısın.'' dedi erotik bir ses tonuyla. Hızlıca başımı diğer yana çevirdim, yoksa o auradan mı etkileniyordum? HAH! Ben, Oh Sehun. Asla ve asla! O ise aynı yakınlıktaydı, yüzümü her bir yanını gülümsemeyle incelerken konuşmasına devam ediyordu, ''Bende Stainslavski'nin tam bir seti var, ''Bir aktör hazırlanıyor.'' eğer ilgileniyorsan ödünç alman yeterli. İzlemek istediğin bir DVD varsa, sadece onu da alabilirsin. Onları geri vermezsen...'' Nefesini boynumda hissediyordum! ''Benim için önemli değil.''
Onun gibi bir adam arkadaşça olmaya çalıştığında nasıl karşılığı olacağını bilemiyorum. ''Sadece görüşme sırasında bahsetmiştim ama hatırladın.'' Eşcinsel olduğu için mi?
''Sadece şaşırdım. Aksiyon oyuncularının genelde sahip olduğu maço heyecanlara sahip değilsin.'' Gözlerini yumarak ve gülümseyerek devam etti, ''Daha çok bir tiyatro oyuncusu gibi görünüyorsun.''
Hayır, onun eşcinsel olmasıyla ilgisi yok. Bunu yine anladım sadece gıcıktı.
''Ne demek istiyorsun?'' Daha da yakınıma gelirken bir ayak sesi duyuldu, ikimizin de ilgisi o yöne doğru kaymıştı.
''Karanlıkta ne yapıyorsunuz? Kai?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
suyun üzerinde yürümek ー sekai.
Hayran KurguPara kazanmak için Sehun pornografik video şirketine girmeye karar verir. Gizlice "Hun" takma adıyla çalışmaya başlar. Bir gün aniden "Üstte olmak." yerine "Altta." olarak videonun çekileceğine karar verilince... Sehun ve ortağı Kai neler yapacak? *...