( NEW YORK'TA REKOR KIRAN YAĞMUR - CANLI )''New York'ta son birkaç haftadır güneşli havalar oldukça nadir görülmeye başladı.''
''Şiddetli yağmurlardan çok uzun sürdü. Hava muhabirimizden neler olup bittiğini duyalım!''
''New York'un her yerinde şiddetli yağmur uyarıları yapıldı. Uçuşlar ertelendi ve havaalanları kızgın yolcularla dolu. Yollar da kötü durumda, bu yüzden sürücülere çok dikkatli olmaları tavsiye edilir.''
''Bunun için teşekkürler! Sıradaki haberimiz, ABD hükümeti...''
*
''Yarın bu çekim için İngiltere'ye uçuyoruz, bu yüzden ayrılmadan önce haftalık iki bölüm yayınını bitirmeliyiz!''
''Tamam, tamam... Hadi acele edin!''
Merdivenleri tamamladığımda içeriden baya bir koşuşturma sesi geliyordu, Suho çıldırmış gibiydi... Gözüme ilk kestirdiğim kişi Seulgi olmuş ve selam vermişti.
''SEHUN! Selam... Pardon, gördüğün gibi herkes sabah sabah meşgul. Umarım ikinci kata çıkıp bizi orada beklemenin sakıncası yoktur?''
İkinci kat, pekala.
''Tabii, gidip beklerim.''
Açıkçası gergindim... Bu gerginliğim bedenime de yansıyordu ve merdivenleri aşan bacaklarım neredeyse bir jöle gibi titremeye başlamıştı. Görüş açıma giren kapı ile derin bir nefes verip aralıktan başımı uzattım. Uzattığım an gördüğüm görüntüyle ne hissetmem gerektiğini bilememiş, dudaklarımdan bir, ''Ah...'' sesi çıkmıştı. Karşımdaki koltukta Kim Kai uzanıyordu, tüm insanlar arasında en çok rahatsız olduğum kişi olmalıydı. Kai... Muhtemelen yorgundur. Ve ben bir sebepten dolayı rahatsız ediyormuşum gibi hissediyorum. Yavaşça yanına yaklaşırken şunu fark ettim ki; normalde sert yüzü ve çatık kaşları, uyurken daha düz ve çocuksuydu. Eşcinsel olmadan bile, onu iyi göründüğünü kabul ediyorum. Yakışıklı olmaktan çok onun hakkında tarifsiz bir şey var ve ben şu an onun uyurken ki masum yüzüne dokunmaktan çekinmiyordum. Parmak uçlarımı göz kapaklarında hafifçe gezdirirken garip bir hissiyat veriyordu.
''Sehun, ne zaman geldin?''
Ne! Ne zaman uyanmıştı bu adam? Hızlıca geri çekilerek başımı çevirdiğimde, ''İnsanlara gizlice yaklaşmak gibi bir alışkanlığın var mı?'' diye sormuştu gülerek.
Arkamı döndüm ve düz bir ses tonuyla, ''Sadece... Geldim işte.'' dedim.
''Bütün gece ayakta kaldım, bu yüzden biraz uyumaya çalışıyordum. Shownu'dan bir kulüpte tanıştığınızı duydum.''
Demek Mızraklı Süvarinin adı Shownu'ymuş.
''Evet, tesadüfen.''
''Yakışıklı, değil mi?''
Ürpermemi engelleyemeden, ''Şey... Evet, öyle.'' dedim. Konudan konuya atlaması aklımı karıştırırken yattığı yerden doğrulmuş ve bedenimi süzüyordu, gözleri yağmurdan dolayı ıslanmış ayakkabılarıma takıldığımda, ''Dolapta terlik var, onları giyebilirsin.'' demişti. Teşekkür ettiğimi mırıldanarak yan tarafta bulunan terlik dolabından bir çift terlik alacağım sırada Suho'nun, ''Sehun, içeride misin? Sehun orada mısın?'' sesi duyulmuştu. Ardından açılan kapıyla beraber cilveli bir şekilde, ''Buldum seni! Biraz benimle gelebilir misin? Hazırlanacak çok şey var.'' demişti. Elinde bir kutu vardı ve hiç iyi bakmıyordu bu adam.
Bunun hakkında bir fikrim var ve... Seulgi bana lavman yollamış?
''Hmm... Shownu az önce uçağa binmiş. Buna göre, saat beşe kadar filme başlayamayacağız.'' Elini önündeki kutuya uzatarak, ''Beklemek sıkıcı olduğundan, pratik yapmak ister misin?'' dedi.
Pratik... Bana doğru büyük bir hız ile döndüğünde, elindeki yapay penise gözleri parıldayarak bakıyordu.
''İlk kez altta olduğunu ve Shownu'nun ortalama çük boyutunun üstünde olduğunu düşünürsek... Direkt onu alırsan kıçın kesinlikle acır. O yüzden önce bu oyuncakla pratik yapmalısın. Eğer önceden bir tat almazsan... Senin için cehennem olacak. Tamam! İşte prezervatif ve sihirli yağ.''
İşte kesinlikle dünyam başıma yıkılıyordu ve evet, sanırım cehennem gibi acıtmaktan iyidir.
''Prezervatifi takmamı ister misin?''
''Nasıl takıldığını biliyorum, sağol.''
''Pratik yapmaya devam et. Bir şeye ihtiyacın olursa sadece sor.''
Çıkması için kapıyı hızlıca yüzüne kapattım ve kapıya yaslanıp derin bir nefes verdim. Bu öyle bir şey değil, tahmin etmiştim. Bu yüzden... Bir an önce elimi çabuk tutmalıyım. Olduğum yerde pantolonumu ve iç çamaşırımı aynı anda çıkarıp, yan taraftaki yağ ile beraber prezervatifi ve yapay penisi sıkıca tutarak koltuğa geçtim. Yağın kapağını açtığımda hoş bir koku odaya yayılmıştı bile... Yağı penise boca ederek cıvık cıvık hale gelene kadar ovmuş ardından arkama yaslanarak deliğime konumlandırmış. Pekala, başlıyorduk işte. Bacaklarımı tamamen iki yana ayırıp başını ittirmeye başlamıştım, şöyle bir şey vardı ki gerçekten sıkıydım ve bu zorluyordu. Başını zorlukla aldığımda acıyla tıslayarak ürpermemi engelleyemedim, Baekhyun bu duyguyla nasıl başa çıktı? İçime daha fazla almaya başladığımda acıyla dudaklarımdan dökülen, ''Ah...'' kelimelerini engelleyemiyordum. Resmen içime bir şey giriyordu be ! Hatta tamamını almış sayılırdım bile, asıl konu bunu tekrar etmekti ancak bir süre sonra elim kendiliğinden alışmış gibi ileri ve geri yapıyor, sürdüğüm yağın bacaklarımın arasından akmasını bile sağlıyordu. İçimdeki hissi tarif edemiyordum, ancak kıçımda bir şeyin olması sanki... Neyse.
Elimin hareketini hızlandırarak daha da derine almaya başladığımda gözlerim kapanmaya başlamış, ayak parmaklarım içeriye doğru kıvrılır bir vaziyette zevkten inliyordum.
Y/N: Bu bölüm 2.75 astigmat ve miyopuma rağmen gözlüksüz, kör bir şekilde yazılmıştır. Yazım hatası varsa kusura bakmayın ve bir oyunuzu alırım. İyi okumalar. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
suyun üzerinde yürümek ー sekai.
FanfictionPara kazanmak için Sehun pornografik video şirketine girmeye karar verir. Gizlice "Hun" takma adıyla çalışmaya başlar. Bir gün aniden "Üstte olmak." yerine "Altta." olarak videonun çekileceğine karar verilince... Sehun ve ortağı Kai neler yapacak? *...