İçimin titrediğini hissettiğim bir anda, ağlamamak için tanrıya yalvarışlarımı sunarken, Elicia kıkırdadı ve dudaklarını Zayn'in dudaklarından ayırarak ayağa kalktı. Zayn'in elini tutarken onu da kaldırmaya çalıştı. "Arkadaşların yanında ayıp oluyor, hayatım." Şirince sırıtmaya çalıştı. "Geri kalanına odada devam ederiz."
Zayn yine bana bakıp Elicia'ya döndüğü sırada ayağa kalktı ve Elicia'yı odasına kadar bıraktıktan sonra geri salona döndü. Ayakta durur vaziyette kalçasını kapıya yasladı ve bize baktı. "Ee, Luke. Gitmiyor musun?"
Luke'un bir şey demesine zaman tanımadan lafa girdim. "Seni ilgilendiren kısım ne tam olarak?"
"Burası benim evim ya, o bakımdan."
Luke çenesini sıkarak, "Zayn," dedi. "Senin canın iyice dayak yemek mi istiyor? Benim ellerim kaşınmaya başladı da."
Zayn alayla sırıttı. "Evet. Dayak yemek istiyorum. Lütfen döver misin beni?"
Ortamın gerginliği ve az önce gördüğüm şey oldukça canımı yakarken Luke ayağa kalktı. Sanırım burası kavga başlamadan ikisini ayırmam gereken kısımdı ve ben bundan çok sıkılmıştım.
Luke'u elinden tutup koltuğa oturttum. Zayn ellerimize bakıp tekrar uslanmaz bakışlarla, evden gitmesini ister gibi bize baktı. "Burası benim de evim, Zayn. Luke'da benim misafirim ve ben ne zaman gitmesini istersem o zaman gider. Ya da kendisi ne zaman gitmek isterse." Yavaşça solumdaki Luke'a baktım. "Senin süs köpeğin gibi değil yani o, anladın mı?" Luke bana gülümseyince bende ona gülümsedim ve ayağa kalktım. Yavaşça Zayn'e adımlarken, damarlarımın içine kadar öfkeyle dolduğumu hissediyordum. "Bir daha," dedim, kelimeleri bastırarak. "Benim misafirime laf edersen, bu evden geri dönmemek üzere giderim ve laf edebileceğin bir misafirim olmaz. Anladın mı?"
Zayn'in beklemediği bu cümleler, onu oldukça şaşırtmış ve şaşkınlığı belli olan gözleriyle bana bakmasını sağlamıştı. Ama sanırım daha sonra onu Luke için azarladığımı idrak edince oldukça çok sinirlendi ve yumruk yaptığı elleri ve kendisini sıkmaktan dolayı boynundaki damarlarıyla birlikte salonu terketti ve odasına girdi. Ben de arkamı döndüm ve Luke'a doğru adımladım. "Özür dilerim, her şey için."
"Sıkıntı yapma," içtenlikle gülümsedi. "Çocuk gözüyle bakıyorum ona."
İçimin biraz da olsa rahatladığını hissettiğim anda Luke ayaklandı. "Çok yorgun görünüyorsun. Biraz dinlensen iyi olacak."
"Kalsan olmaz mı?"
Bu sorumu beklemiyordu. Şaşkınlıkla kalktığı koltuğa geri oturdu. Kalçamla biraz kayıp ona daha çok yaklaştım. "Bugünlerde her şey üst üste geliyormuş gibi hissediyorum."
"İşle ilgili sorunların mı var?" Loş ışığın altında yüzü çok güzel görünüyordu.
"İşle değil.." Gözyaşlarım dayanamayıp akmaya başlamış, sesim içime doğru kaçıyordu. Luke ağladığımı görüp şaşırdı ama beni kendisine daha da yakınlaştırarak sırtımı sıvazlamaya başladı. "Hani yüreğine oturur ya böyle bir şey. Ne olduğunu anlayamazsın." Ne olduğunu biliyordum aslında.
Luke sırtımı sıvazlamayı bırakıp başımı okşamaya başladı. "İçini dökmek ister misin?"
"Bende kalsalar daha iyi," dedim sümüğümü içime çekerek.
Luke'un dudakları yukarıya doğru kıvrıldı ve yüzüme düşen saçlarımı yüzümden çekip derin bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Ne kadar güçlü olduğun hakkında bir bilgin yok. Sadece bunu bil, tamam mı? Ha bir de uyuman lazım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in love w you//zm
Fanfiction"Juliet'le ben arkadaşız. Yani bu imkansız, anlıyor musunuz?" #1 in zayn//#1 in malik//#1 in zaynmalik