Aptalın Dünyası (Bölüm - 8)

32 1 0
                                    

           ARADIĞINI BULMAK AMA GÖREMEMEK    

   Kendimi ‘Saçma Sapan’ ile buluşmaya hazırlanırken yakaladım aynada. Son kez kendime bakıyor ve emin olmaya çalışıyordum, iyi görünüp görünmediğimden. Saçma Sapan, bizim evden baya uzakta oturmasından dolayı annem ile anlaşmış, beni bırakması için ikna etmiştim.

   Arabadan en güzel şekilde inmeye çalışırken burkulan ayak rezilliği ile hayatımdaki her an gibi bununda içine bir şeyler doldurmayı başarmıştım. Garantisini veririm ki hayatımın, bok çukurundan tek farkı adının “Hayat” olmasıdır. Bir boku daha çukura salladıktan sonra Saçma Sapan’ın yanına geldim. Her zaman yapılan, iyi olmasan da, “İyiyim”ler ile dolu konuşmamızı bitirdik. Yapacak pek bir şey yoktu ama o zamanlar birbirimize sahiptik. Beraber olmamız bile yetiyordu küçük kevaşe ile. Sevgilisi ile mesajlaşmalarını, daha doğrusu sevdiğim çocuk ile mesajlaşmalarını okumaya koyuldum. O kadar çok “Oy conom bon sono yorom.” Konuşması yapmışlardı ki elimi ekrana ışık hızı ile sürtüp, hakkımda bir şey var mı diye geçmekten alamadım. İşte o küçük an “Betty Boop” yazısını görünce, elim bok görmüş küçük çocuk gibi “Zırank” ederek durdu. Yavaş yavaş başa aldım konuşmayı. Adım… Adım geçiyordu da ne boka geçmişti iki sevgili arasında adım. Lan, sanki ben de kendi adımı bulmak için bakmıyordum daha demin. Buldun işte. Şimdi en değişti. Ne daha götlük yapıyorsun. Hakkın var mıydı götlük yapmaya? diye sorarsanız, “Becertmeyin yedi sülalenizi!” diye kalkmadığıma dua ediniz derim. Konuşma önceleri sadece bir geyik muhabbeti ile başlamışken birden Öküz’ün “O kız iyi biri değil.” Demesinden sonra, boğazımda oluşan yumruyu yutarak:

“Ne demek şimdi bu!?” kıvamına gelmişti.

“Ne, ne demek? Bakıyım…”

   Telefonu elimden alıp konuştuğu haltlara bakmaya başladı.

“Haa… Demiştim ya geçen sefer kavga ettiğimizi. İşte bu yüzdendi.”

“Benim yüzümden?”

“Evet…”

“Neden bunu direk bana söylemedin?”

“Yaa… Öyle işte…”

“Ayrıca neden ona göre ‘iyi’ biri değilmişim.”

“Bilmiyorum. Öküzlüğü tuttu herhalde.” (Heh… Bu arada ‘Öküz’ ismi nereden geliyor hepiniz öğrendiniz.)

“Öküz yetmez buna… Ökıüzün önde gideni! Hayvan! Öküz!”

   Saçma Sapan gülmeye başladı. Dolayısı ile o zamanlar “Oy son bonom conomson.” Zamanlarımız olduğu için ben de gülmeye başladım. İkimiz de kıkırdaşmalarımız arasında unutup gitmiştik her şeyi. Şimdi olsa saçını başını yolarım sürtüğün, o ayrı konu. Daha çok var ama geliyorum yavaş yavaş.

   Canımız sıkılmaya başladığından alışveriş merkezine gitme kararı aldık. Hemen sevgilisini aradı. (Aman aramazsan götünden eksilir, sevgilin artık sana bakmaz.)

   Ben de Salak Çocuk’a haber verdim. İki sevgili yanımda yiyişirken biz de “Dostum, o yeee adamım!” ayaklarında takılırız dedim. Tabii daha ergeniz.  Salak Çocuk kabul edip geleceğini fakat Öküz’ün de olma şartı ile kabul etti. Telefonları kapatınca beraberce şehre giden bir araca atladık. Bizim evin oraya gelince indik ve Salak Çocuk’u aradım. Saçma Sapan da kendi sevgilisini aradı.

   Kendi konuşmam bitince, baktım bunlar almış baya tartışıyorlar. Telefonu elinden çektim:

“Ne oluyor?”

“Beni alacağınız yeri geçmişsiniz! Ben gelmiyorum!...” kendi çapı kadar bir şeyler geveledi ama ben katlanamayıp telefonu aşağıya doğru tuttum. Konuşması bitince geri aldım kulağıma:

“Gelecek misin, gelmeyecek misin?”

“Gelmiyorum.”

“İyi, tamam.”

   Yüzüne telefonu kapattıktan sonra hırsla yürümeye başladım. Saçma Sapan kolumdan tutup, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Aynı anda Öküz hıncını alamamış şeklide geri arayıp, Saçma Sapanı tekrar azarlamaya başladı. Benim küçük beyinli kızım, niye açıyorsun o telefonu? Resmen kız, kendini ilişkide paspas yapıyor. Stres topu gibi de kullandırıyordu Öküz ile ilişkisinde. Salak Çocuk2u arayıp haber verdim.

   Kalmıştık birebir, yalnız. Kız kıza ne yapılır? Alışveriş tabii ki de. (Aklından fesat fesat fikirler geçirenler, kukunuza/çükünüze sahip olun.)

  

   Gidene kadar Saçma Sapan, Öküz’ün bütün dediği hakaretleri teker teker boğazına diziyor sonradan da onları bir güzel yutuyordu. Birkaç kez telefonu elinden alıp Öküz’ün yüzüne kapattığımda oluyordu. Dolayısı ile beni telefona isteyip:

“Betty Boop, ne yaptığını sanıyorsun?”  sorusu ile karşı karşıya bırakıp

“Sus artık, çok olmaya başladın!” cevabını alıyordu.

   Hayatımdaki en stresli alışverişi o gün yapmışımdır paşam… Diğerleri hep stres atmak içindir. Ertesi gün okul olduğu içinde içimde stres vardı. Ne yalan söyleyeyim…

   Hem Öküz, hem de yarım kalmış veya başlayacak olayların stresi…

Aptalın DünyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin