5. Bölüm: [Seul]

2K 182 20
                                    

Bölümün Yayınlanma Tarihi: 06/12/2019

Jeon Jungkook

Hea Jung fazla yorgun göründüğü için bu sefer şoför koltuğuna ben geçmiştim. Hea Jung bunun defalarca kötü bir fikir olduğunu, yakalanırsak işimizin çok zor olacağını söyleyip dursa da sonunda kendini uykunun kollarına teslim etmişti. Açtığı navigasyon ile beraber dümdüz ilerliyordum, arabanın içinde sadece navigasyonun sesi yankılanıyordu, o da çoğunlukla sustuğu için büyük bir sessizlik hakimdi. 

Ve onun nefes alış-verişleriyle sakin kalbinin atışları kulaklarımı dolduruyordu. Garip görünse de, kulağa garip gelse de onun kalp atışlarını duymak gerçekten güzel. Yavaş yavaş ilerlerken navigasyonun: '500 metre sonra çevirme' demesi üzerine sağ taraftaki yola girip, arabayı kenara çekip motoru ve ışıkları kapattım. 

Başımı direksiyona yaslayıp, gözlerimi kapattım. Çevirmenin yanından rahatça geçebilirdim, sabit bir yüz ifadesi takınabilirdim ama yan koltukta mışıl mışıl uyuyan kadının başını derde sokmak istemiyordum. Başımı kaldırıp, sol yanağımı direksiyona yaslayarak onu arabanın içini aydınlatan ay ışığı sayesinde incelemeye başladım. Her defasında o beni inceliyordu, o beni incelediği sürece bende onu incelemeye çekindiğim için incelemiyordum lakin şu anda uyuduğu için incelememin bir zararı olmazdı değil mi?

Hoş o beni bu kadar incelerken, benimde bir o kadar inceleme hakkım var değil mi? Kusursuz bir yüzü vardı, kusursuz bir gülümsemesi, huzur veren bakışları ve dokunuşlardı vardı. Bana dokunduğu her anda ona sıkı sıkı sarılıp, her şeyi unutmak istiyordum. Daha bir kaç gündür tanıdığım bir kadına bu denli bağlanmak saçma ve hızlı olsa da yıllardır sevgisiz büyüyen, birilerine bağlanmaya, birilerin kendisine bağlanmasını isteyen bir genç olarak bu çok normal bir şeydi. Gözlerimi kapattığımda gördüğüm son şey nefret dolu bakışlardı, gözlerimi açtığımda ise gördüğüm ilk şey şefkat dolu bir bakıştı.

Ve bu şefkat geçmişimde unuttuğum bir şeylerin kalbimde filizlenmesine neden olmuştu. Bir kaç gün içinde filizlenmelere büyümüş ve kalbimi tamamen sarmıştı, hissetmeyi unuttuğum o duyguları tekrar hissediyordum ve gülebiliyordum. Gülmeyi unutmuş bir insan olarak gülmeyi tekrar yaşamak vücudumu sıcacık yapıyordu ve bunları sağlayan tek kişi şu anda hiçbir şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyan bir güneyliydi. 

''Teşekkür ederim Hea Jung'' diye fısıldadım. Beni korumak için can atan bu güneyliyi korumak için elimden geleni yapacaktım ama ya Seul'e vardığımızda beni arkasında bırakıp giderse? O zaman ne yapacaktım? Belki güneyli asker beni arasına bile almayı kabul etmeyecekti, o zaman ne olacaktı? Teslim olup, ölümü göze mi almalıydım? Yoksa bir sahtekar olarak yaşamaya mı çalışacaktım?

''Beni bırakmazsın değil mi Hea Jung?'' hafif kıpırdanıp başını iki yana sallayarak: ''Seni bırakmayacağım, merak etme'' diye fısıldadı. Gözleri hala kapalıydı, rüyasında mı konuşuyordu? Yüzüme tekrar bir gülümseme yayılırken: ''Eğer bırakman gerekiyorsa bırak, ama öyle bir durum yoksa ne olursa olsun bana verdiğin o sözü koruman gerek'' dedim. Başını aşağı-yukarı sallayıp, elini sallayarak: ''Söz'' diye fısıldadı. 

''Sanırım kalbim doğru kişi tarafından filizlenmiş'' bakışlarımı ondan çekip, kapıların kilitli olduğundan emin olduktan sonra arkama yaslanıp, gözlerimi kapattım.

Kim Hea Jung

Kuş sesleri yavaş yavaş kulaklarımı doldururken yüzüme doğru değen sıcak güneş ışınlarıyla gözlerimi aralayıp, ellerimi gözlerimin önüne siper ederek doğruldum. Gözlerim yavaş yavaş aralandığında karşılaştığım ilk şey kocaman bir ağacın gövdesi olmuştu, bir kaç saniye olanları idrak ettikten sonra korkuyla bakışlarımı sol tarafıma çevirdim. Güneş ışığı uyuyan Jungkook'un yüzüne vurarak onu huzursuz ediyordu, rahat bir nefes vererek elimi kaldırıp yüzünün biraz uzağına koydum, güneş ışığı şimdi onu huzursuz etmiyordu. 

North Soldier | Jeon Jungkook | ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin