1.Bölüm (Giriş)

448 31 19
                                    



-Büyük bir yok oluşun arasında yolumu kaybettim. 



Yüzüme çarpan tokatla sarsıldığımda karşımdaki ağlamamak için direniyordu. 

"Sen.. baban gibisin. Onunla aynısın!" 

Sürekli dinlediğim sözleri yeniden işitiyor olmak artık mimiklerimin bile oynamasını etkilemiyordu. 

Yıllar önce babam tarafından terk edilmiştik. Uzun yıllar önce.. Küçüktüm, bilirsiniz o yaşta oyun oynanır. Ben ise annemi sakinleştirmek ve onu bir kez olsun mutlu etmek için uğraşıyordum. Onun istediği her şeyi yaptım. İstediği okulu kazandım, mezun oldum. Üniversite sınavına girdim, yüksek bir puan yaptım. Kendi ruh halime bir kez olsun dönüp bakamadım. Acımasızca geliyordu o zamanlar. Ama artık düşünüyorum da, değil. Acımasızca değil. Babasız büyümek yeterince zorken bir de anne sevgisini kazanmak için uğraşıp durmak bana ağır geldi. 

Bir insan eğer bir sevgi için bir çaba veriyorsa, o şey sevgi değildir. Evet kolay değil, onu anlıyorum. Ama ben de çocuğuyum değil mi? Bana sarılıp ağlaması gerekmez mi?

Elini yeniden kaldırdığında yanağıma çarpacakken tuttum.

"Bu kadar yeter." Şaşkınlıkla bana baktı.

"Şimdi de karşı çıkışların başladı. Yakında evi de terk edersin!" Elini nazikçe yana bıraktım.

"Bir yere gitmeyeceğim anne. Sadece.. biraz hava almama izin ver. Yalnız kalmak istiyorum. Gecikmem." 

Bir şey demesini dinlemeden hızlıca ceketimi giyip evden çıktım. Kapıyı arkadan kapattığımda derin bir nefes aldım. 

Kimsesiz değilsin...Sadece biraz, kayıp.

Merdivenleri inerken aklımdaki tek düşünce kumsala gidip bir kola içmekti. Adımlarımı hızlı tutup sokağımızın başındaki bakkaldan bir şişe kola aldım. Bu bile bir insanı gülümsetmeye yetiyorsa, bazı şeyler o kadar da karmaşık değil.

Yüzümdeki gülümseme çok sürmeden kaybolmuştu. Bulutlar birden kararmaya başlamıştı. Yakında fırtına geleceği belliydi. Omuz silkip kumlara doğru ilerledim. Kumlara oturma fikrindense biraz yürümek daha cazip gelmişti o an. Kolayı açtığımda çıkan gaz sesi ve dalgalardan başka tek bir çıt bile yoktu. 

Dakikalarca kumsalda yürüdüm. Kolam çoktan bitmişti. Boş şişeye baktığımda burukça gülümsedim.

"Mektup yazacak birisi olsaydı belki eskiden yaptıkları gibi içine bir not bırakıp seni denize verirdim. O seni götürürdü gideceğin yere. "

Bazen ne kadar acımasızca olsa da babamı anladığım anlar oluyordu. Benim o an gidecek bir yerim yoktu ama bir an kaybolmak istedim. Kayalıklara çıkıp bağırmak istedim. Hatta o kadar istedim ki çıktım. 

Ben yüksekten korkarım. Ama oraya çıktım. Kocaman bir kayaydı, tırmandıkça tırmandım. Başım dönene kadar tırmandım. Ta ki artık çıkacak yerim kalmayıncaya kadar. 

"Çok ufaktım baba.. En azından güçlenmemi beklemeliydin! Bir kere gelip görmen gerekirdi!" Avazım çıktığı kadar bağırdığımda gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Ağlıyordum. Uzun zamandır akmayan o ılık sıvı tüm yüzüme yayılıyordu. Rahatladığıma kanaat getirdiğimde kolumla yüzümü kuruladım. Hava açmıştı. Sanki hiç kara bulutlar gelmemiş gibi berraktı. 

Ama bir şeyler garipti.Dehşetle etrafıma baktım. 

"Burası neresi?" 







Merhaba, bu fice ne zaman vakit ayırırım bilemiyorum ancak fantasktik bir şeyler var aklımda. Umarım seveceğiniz bir şeyler ortaya çıkar. Kendinize iyi bakın güzel melodilerim

GÜMÜŞSERVİ - HunHan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin