11. Bölüm-Yangın

101 10 24
                                    

Not: Belki bölüm bekleyen vardı bu süreçte, belki beni merak eden, ulaşmaya çalışan. Çok teşekkür ederim. Sizden bir şey gizlemeyeceğim çünkü bütün kelimelerimi görüyorsunuz. Pek iyi bir dönem geçirmedim. Hatta hayatımın en acı verici dönemiydi diyebilirim. Şuan ilaç kullanıyorum. Ama ilacın faydasının çok ufak olduğunu ancak bu dönemde anladım. Çünkü eğer ben kendimi ayağa kaldırmasam ilacın hiç bir etkisi olmayacaktı. Gün gelir de siz de ilaç alma durumunda kalırsanız beni hatırlayın. Ve diyin ki, hüner şu küçük kapsülde değil. Tam olarak bağrımın içindeki kocaman yürekte. Tüm kalbinizle kendinizi kucaklayın. Şimdi iyi olduğumu söyleyebilirim. Yapısal olarak melankolik bir insan olduğumu inkar edemem. Beni bu duruma düşüren en büyük unsur bu hatta. Ama şikayet etmiyorum bundan. Çünkü beni oradan çıkaran da buydu. Biri değil, siz. Kendiniz. Oradan çıkacak tek kişi sizsiniz. Birinin elinizi tutmasını beklemenize gerek yok. Haberiniz olmasa da o güç sizde de var. Yüzmek gibi. Eğer korkmazsanız bir günde bile yüzmeyi öğrenebilirsiniz. Deneyin. Hatta size yemin edebilirim eğer korkmazsanız birkaç dakikada yüzdüğünüzü farkedersiniz. Havuz ya da deniz. Suyun önemi çok değil. Siz önemlisiniz ama. Bu fici bitirmek istiyorum çünkü ben sizleri, yazmayı çok seviyorum. Sevdiğim şeylerden vazgeçmek bana göre değil. Daha iyi bir versiyonum için hala çaba içerisindeyim. Ama artık çok daha iyi olduğumu ve geri döndüğümü söylemek istedim. Teşekkürler...














Kan ter içinde uyandığımda bir yataktaydım. Sanki korkunç bir rüya görmüştüm. Bütün bedenim acı içerisindeydi. Sanki sağlam bir dayak yemiştim.

Aylardır yatmış gibi hissettiğim yatakta doğruldum. Saçlarım çok terliydi ve alnıma yapışmışlardı. Onları alnımdan uzaklaştırdığım sırada kapı sesi duydum.

"Sehun.. uyanmışsın."

Gözlerimi kısıp kapının ardındaki ışıktan dolayı net göremediğim kişiye baktım.

"Siz kimsiniz?"

IIçerigirip kapıyı kapattığında kim olduğunu anlamış yutkunmuştum.

"Ben Luhan'ın annesi. Luhan ve seni bir uçurumun kenarında bulduk. Uyanman çok uzun sürse de başardın evlat. Nasıl hissediyorsun?"

Karmaşık.

"Yorgunum.. Luhan nerede?"

Uzun bir sessizliğin ardından konuştu.

"Şuan kitap okuyor. Öğlen ameliyata alacaklar. Senin uyandığını henüz bilmiyor. Ona söylemek ister misin? Kalkabilecek misin?"

"Ameliyat mı? Neden, neyi var?" Hızla yerimden kalktığımda bütün omurgamın güçlü bir sesle çıtladığını, hatta Luhan'ın annesinin de bunu duyacağı kadar, hissettim.

"Kalp damarlarından biri tıkalı. Nedenini çözemediler. Üzmemeye çalışıyoruz. Tek bir kalp krizi bile onun için çok riskli olur. Çok dikkat etmemiz gerekiyor.."

Titreyen bacaklarıma tüm gücümle bastım. Yapabileceğime inandım ve acımıyormuş gibi adımlarımı attım.

"Beni ona götürün lütfen." Annesi üzgünce onayladı beni ve beraber odadan çıktık.

Sonunda ona kavuşacaktım. Sonunda ona sarılacaktım. Bacaklarım bile bunun heyecanıyla titrerken acısını unuttular. Resmen koşuyordum. Onun olduğunu bildiğim ama hiç görmediğim odanın önüne kadar koştum. Hiç düşünmeden kapıyı açtım. Çünkü o oda olduğuna emindim.

"Luhan.." onu aradı gözlerim. Yatakta değildi.

"Sehun!" Oturduğu koltukta aniden kalkmaya çalıştığında hızla yanına gidip onu durdurdum.

"Ben geldim sevgilim."

Ona tüm gücümle sarıldım. Kokusunu tüm hücrelerime çektim.

"Sehun.. hiç uyanmayacaksın diye çok korktum." Ağlıyordu.

"Geldim.. ağlama. Üzülmemen gerekiyormuş. Seni çok üzdüm değil mi? Affet beni sevgilim."

Yüzümü ellerinin arasına alıp okşadı.

"Dediğin şeye bak. Sen de üzülürdün benim yerimde olsan. Bugün sana kitap okumaya gelecektim ama önce güzel bir tane bulmak istedim." Annesine baktı.

"Anne bize biraz izin vermeni rica edebilir miyim?"

"Ah tabi.. istediğiniz bir şey olursa kapının önündeyim."

Annesine gülümsedi ve odadan çıktıktan sonra gözleri yeniden beni buldu. Dudakları beni buldu. Senelerdir özlemişiz gibi öptük birbirimizi. Nefesini soludum.

"Sehun.."

Dolu gözleriyle baktı gözlerime.

"Bak.. yalan söylemeyeceğim. Annem söylemiştir. Öğlen bir ameliyata gireceğim. Oldukça riskli bir ameliyat. Eğer bir şey olursa.." onu susturdum.

"Deme öyle şeyler."

"Dinle beni.."

Gözlerinden akan yaşları sildi.

"Bir şey olabilir ve bu durumda senden istediğim şeyler var. Eğer iyi geçerse beraber yaparız. Ama geçmezse onları kendin yapmanı istiyorum." Ben de ağlıyordum. Onu yeniden kaybetme fikri berbattı. Zaten yeterince acı çekmiştim onu bulana kadar. Bir daha onu yitiremezdim.

"Bir bahçe yapmanı istiyorum. Bir sürü bitki yetiştir. Görenler büyülensin. Sonra bir çocuk evlat edin. Ona şarkılar söyle. Beni anlat. Güzel bir aile olun. İkiniz. Başkasını sevmek istersen sev. Ama o çocuğa çok iyi bak tamam mı? Kimsenin üzmesine izin verme. "

"Luhan neler diyorsun? Ölecekmiş gibi konuşma." Yanağımı öptü.

"Ben sadece senin güvende olmanı istiyorum. Acı çekmeni istemiyorum. Ne olursa olsun seni bekleyeceğim. Bana demiştin ya bekle beni sevgilim diye. Bekleyeceğim seni. En güzel yerde. Tabi gerçekten o kadar iyi biriysem. Bana söz ver. Güvende olacaksın. Ağlama ve söz ver."

Nasıl dayanırdım onsuzluğa. Ama öyle bakıyordu ki gözlerime ümitle. Sözümü duymadan rahatlayacağa benzemiyordu.

"Söz veriyorum. Dayanacağım."

Ağlamaya başladı.

"Teşekkür ederim Sehun-ah.. Bana daha değerli bir hediye daha veremezdin. Gerçi verdin. Kalbin bende.." Ona sevgimi vermekten ötesini yapmak istedim. Kalbimi çıkarıp ona takmak ve onun yaşayacağından emin olmak istedim.

"Luhan seni yeniden kaybetmeme izin verme. Tamam mı? Sen de bana söz ver. Beni buradan tek yollama."

"Söz. Beni kaybetmeyeceksin." Elini kalbime koydu ve gülümsedi. Acı dolu bir gülüştü. Bu fikir beni o kadar yakmıştı ki. Onu yeniden kaybetme fikri.. buna dayanacak gücüm yoktu benim.

Saate baktı.

"İki saatim kalmış. Bana kitap okur musun? Sana okuduklarıma sayarsın hm?" Başımı sallayıp elindeki kitabı aldım nazikçe. Yanına oturup omzunu öptüm. Dizime koydu başını.

Ona iki saat boyunca kitap okudum. Unutturmuştu konuştuklarımızı. Bazı yerlerde gülmüştük beraber. Odaya kahkahalarımız dolmuştu. Parmaklarımız birbirine kilitlenmişti. Sonra odaya sedyeyle beraber doktorlar girdi. Yeniden gerçek yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı. Yüzümdeki mutluluk yerini karamsarlığa bırakmıştı. Luhan yavaşça dizimden kaldırdı kafasını. Bana baktı. Ensemi tutup öptü dudaklarımı uzunca.

"Beni bekle. Benim seni beklediğim gibi. Seni çok seviyorum ve hep seveceğim Sehun-ah.."

"Seni bekleyeceğim.. Ben bir tek seni sevdim, hep seni seveceğim Luhan." Gülümseyip ayağa kalktı.

Onu ameliyata hazırladılar. Her tarafına kablolar taktılar. En son elini tuttum. Onunla beraber ameliyat hanenin önüne kadar gittim. Bakışlarımız bir saniye bile ayrılmadı. Göz kapaklarımız bile kırpılmıyordu sanki. Dünya durmuştu ve sadece gözlerimiz vardı sanki ortada.

Sonra elimden eli kaydı. Onu ameliyathaneye aldıkları gibi gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Ameliyat bitinceye dek aynı yerde durdum. Ayaklarım acıdan renk değiştirse de kılım dahi kıpırdamadı. Sadece gözlerimi sıkıyordum. Onun geri gelmesini umuyordum.

Ama Luhan geri gelmedi.

GÜMÜŞSERVİ - HunHan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin