18.Bölüm
SELENA
Telefonumun sesiyle zaten hafif olan uykumdan hemen uyandım. Elimi uzatıp yere koyduğum telefonumu aldım ve kimin aradığına bakmadan açtım. ‘’Güzelim?’’ sesini duyduğumda gülümsemem suratımda yerini almıştı. ‘’Aşkım?’’ , ‘’Yeni mi uyandın?’’ onaylayan bir şekilde homurdandım. ‘’Yine sabaha karşı mı uyundun?’’ derin bir nefes aldım. ‘’Evet biliyorsun projeyi gitmeden önce teslim etmem lazım ve bu tek elle pek kolay olmuyor.’’ Karşı taraftan homurdandı. ‘’İki gündür kendini çok yoruyorsun, doğru düzgün uyumuyorsun ve yardım etmeme de izin vermiyorsun.’’ Gülümsedim. ‘’Zaten yeterince yardım ettin Zayn, geriye kalan ufak tefek şeyleri bırak da ben yapayım not alacağım sonuçta.’’ Güldüğünde devam ettim. ‘’Hem ayrıca bu gün elimdeki bu lanet alçıdan da kurtuluyorum.’’ , ‘’Evet, bu yüzden seni kaçta alayım bir tanem?’’ görmese de omuz silktim. ‘’Ben kendim gidebilirim.’’
Beni duymamazlıktan gelerek tekrar etti. ‘’Kaçta alayım?’’ derin bir nefes aldım. ‘’Bir gibi gel o zaman.’’ , ‘’Tamam sevgilim, seni seviyorum.’’ Gülümsedim. ‘’Bende seni seviyorum.’’ Telefonu kapadıktan sonra yatağın bir köşesine bırakıp birkaç dakika keyif yaptım.
Yarın İngiltere’ye gidiyorduk. Yani Zayn’in ailesi ile tanışacaktım. Oradayken neler olurdu bilmiyorum ama bunları düşünmeyi birkaç gün önce bıraktım. Her şeyi oluruna bıraktım. Tek umudum her şeyin iyi geçmesiydi. Yataktan kalkıp banyoma doğru ilerledim. Duş alsam iyi olacaktı iki gündür kendimi epey bir salmıştım.
Aynanın karşısına geçip saçlarıma baktım rengini kahve karamel ortası bir şey yapmıştım. Moru sevmiştim ama gene de pek benlik değildi. Arkamı dönüp küvete doğru yürüdüm. Suyu ayarladıktan sonra üzerimdekilerden kurutulup alçıya dikkat ederek yıkanmaya başladım.
Banyoda işlerimi bitirip zar zor üstümü giyindikten sonra dışarı çıktığımda Zayn’i yatağımda görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlıkla saate baktığımda yalnızca bir saattir banyodaymışım yani bu demek oluyor ki Zayn erken gelmişti. ‘’Ne zaman geldin?’’ gülerek omuz silkti. ‘’On dakika kadar önce.’’
Yanına gidip yanağını öptüm. ‘’Özledim seni.’’ İki gündür doğru düzgün görüşemiyorduk ve sevgilimi gerçekten özlemiştim. Beni kucağına çektiğinde itiraz etmeden oturdum. ‘’Bir de bana sor. Umarım bir daha böyle sikik bir ödev vermezler.’’ Güldüm ve saçlarıyla oynadım. ‘’Bilirsin üniversite hocaları biraz çatlak oluyor.’’ Gözlerini devirip suratını yaklaştırdı. ‘’Ben anlamam.’’ Dudaklarımız birleştiğinde o alışık olduğum heyecanı tekrar hissettim. Bu hissi seviyordum, kısa bir süreliğine de olsa beni gerçek dünyadan uzaklaştırıyordu. Ensesinde olan elimi uzamaya başlayan saçlarına götürdüm. Saçlarıyla oynamamı benim kadar o da seviyordu. Zorla ondan ayrıldığımda nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra elleri ıslak saçlarıma gitti. Kaşlarını çatıp konuşmaya başladı. ‘’Kurutmamışsın, hasta olacaksın.’’ Bir şey demeden omuz silktim. ‘’Hemen kurutuyoruz.’’ Beni kaldırıp makyaj masasının önüne oturttuktan sonra kurutma makinesini eline alıp kurutmaya başladı.
O saçlarımı kuruturken bende aynadan onun ciddi ifadesine bakıyordum. Tanrım, çok yakışıklı bir sevgilim var. Aynada göz göze geldiğimizde sırıtıp göz kırptı. Saçlarımın kuruduğuna emin olduktan sonra tarağı alıp yavaşça taramaya başladı. Bunu yapmasını seviyordum annem bile benimle böyle ilgilenmemişken onun böyle davranması içimi anlatılmaz bir sevgiyle kaplıyordu. İşi bitince saçlarıma bir öpücük kondurup tarağı yerine bıraktı. ‘’Teşekkür ederim.’’ Ayağa kalkıp ona döndüğümde dudağımı öpüp gülümsedi. ‘’Önemi yok bebeğim.’’
